Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2011/1516 Esas 2011/1634 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2011/ 1516
Karar No: 2011 / 1634
Karar Tarihi: 18.10.2011

(2709 S. K. m. 125)

Davacı vekili, 20.06.2011 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; astsubay olarak görev yapan müvekkilinin disiplinsizlik ve ahlaki durumu nedeniyle TSK'dan çıkarılmasına karar verilerek 14.05.2010 tarihinde ilişiğinin kesildiğini, statüden çıkarma işleminin iptali talebi ile açılan idari dava sonucunda AYİM 1'inci Dairesinin 29.03.2011 tarih ve 2010/2365-2011/735 E-K sayılı Kararı ile işlemin iptaline karar verildiğini dolayısıyla davalı idarenin davacıyı hukuka aykırı bir işlemle TSK'dan ayırdığının ve hizmet kusuru içinde olduğunun AYİM kararıyla tespit edildiğini, bu işlem nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların idarece giderilmesinin gerektiğini beyanla, müvekkiline alamadığı maaşları karşılığı olarak 40.000 TL maddi tazminatın ve duyduğu acı ve üzüntünün karşılığı 5.000 TL'nin de manevi tazminat olarak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Top. Kd.Uçvş rütbesi ile görev yapan davacının disiplinsizlik ve ahlaki durumu nedeniyle TSK'dan çıkarılması kararının MSB.lığının 27.04.2010 tarihli kararı ile onanarak ilişiğinin kesildiği, statüden çıkarma işleminin iptali talebi ile açılan idari dava sonucunda AYİM 1'inci Dairesinin 29.03.2011 tarih ve 2010/2365-2011/735 E-K sayılı Kararı ile işlemin iptaline karar verilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Maddi tazminat yönünden:

Bilindiği üzere Anayasanın 125'inci maddesine göre idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu açıdan idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ne var ki idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Genel kabule göre idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk esaslarına dayandırılmaktadır. Hangi esas üzerinde temellendirilirse temellendirilsin genel olarak idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için öncelikle bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin/işlemin idareye yüklenebilir olması, zararlı sonuç ile eylem veya işlem arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.

Somut olay bakımından da İdarenin tazmin sorumluluğunun doğabilmesi için benzer şekilde (herhangi kusursuz sorumluluk nedeni bulunmadığından); idarenin bir kusur içinde bulunması, gerçek bir zararın ve bu zarar ile idari işlem arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.

Davacının Disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma işlemi Dairemizin 29.03.2011 tarih ve 2010/2365-2011/735 E-K sayılı Kararı ile hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, hukuka aykırılığı mahkeme kararı ile tespit edilen bu işlem nedeniyle davalı idarenin hizmet kusuru içinde bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Diğer taraftan, söz konusu ayırma işlemi nedeniyle davacının bir süre statü dışında kalmakla bu süreye ilişkin aylık ve özlük haklarından mahrum kaldığı, diğer bir deyişle ortada idarenin hukuka aykırı işleminden kaynaklanan gerçek bir zararının bulunduğu açıktır. Bu veriler karşısında idarenin tazmin yükümlüğüne ilişkin koşulların gerçekleşmiş olduğu, ayırma işlemi tesis edilmesi nedeniyle davacının görevde iken son aldığı aylıktan itibaren iptal kararı sonrasında göreve katılığı tarihe kadar statü dışında kalması nedeniyle mahrum kaldığı aylık ve özlük hakları toplamının 40.000,0CTL'yi geçmemek üzere davacının maddi zararını oluşturması nedeniyle ödenmesi ve dava tarihinden itibaren(20.06.2011) ödemenin yapılacağı tarihe kadar aylıklara (dava tarihinden sonra göreve katılmış ise bu tarihten sonraki aylıklarının hak ediş tarihlerinden itibaren ödeme tarihine kadar ay ve ay hesaplanarak) yasal faiz işletilmesine karar verilmesi cihetine gidilmiştir.

Manevi tazminat yönünden:

Manevi zararın kişinin bedensel, ruhsal bütünlüğü yanı sıra kişilik haklarının konusuna giren kişisel onur, şeref ve saygınlık gibi değerlere saldırılar sonucu kişinin manevi varlığında oluşan zarara karşılık geldiği hukuki bir olgudur.

Davacının, hukuka aykırılığı mahkeme kararı ile tespit edilen ayırma işlemi nedeniyle üzüntüye kapılmış ve toplum nazarında itibarının zedelenmiş olması nedeniyle manen zarar gördüğü; işlemin tesisi yönünden hizmetin iyi işlememesi nedeniyle hizmet kusuru içinde bulunan davalı idarenin davacının bu zararını tazmin etmesi gerektiği açıktır. Bu itibarla tesis edilen işlemin mahiyeti, davacının statüsü, idarenin kusurunun derecesi nazara alınarak davacıya 2000 -TL. manevi tazminat ödenmesi ve dava tarihinden (20.06.2011) itibaren yasal faiz işletilmesi cihetine gidilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Hukuka aykırı olan ayırma işlemi nedeniyle davacının görevde iken son aldığı aylıktan itibaren iptal kararı sonrasında göreve katılığı tarihe kadar statü dışında kalması nedeniyle mahrum kaldığı aylıklarının toplamının davalı idare tarafından hesaplanarak 40.000,00TL'yi geçmemek üzere MADDİ TAZMİNAT ÖDENMESİNE,

2. Dava tarihinden itibaren (20.06.2011) ödemenin yapılacağı tarihe kadar 40.000,00TL'yi geçmemek üzere hesaplanacak aylıklarına (dava tarihinden sonra göreve katılmış ise bu tarihten sonraki aylıklarının hak ediş tarihlerinden itibaren ödeme tarihine kadar ay ve ay hesaplanarak) işletilecek yasal faizin davalı idare tarafından hesap edilip hükmen ÖDENMESİNE,

3. Davacının uğramış olduğu manevi zarara karşılık olmak üzere, davacıya 2.000-TL (İki bin Türk Lirası) MANEVİ TAZMİNAT ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

4. Hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden(20.06.2011) itibaren ödeme tarihine kadar YASAL FAİZ İŞLETİLMESİNE,

18 EKİM 2011 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy