Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2008/98 Esas 2008/836 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2008/ 98
Karar No: 2008 / 836
Karar Tarihi: 14.10.2008

(1632 S. K. m. 30) (926 S. K. m. 94) (765 S. K. m. 459) (Astsubay Sicil Yönetmeliği m. 60, 61)

Davacı vekili, 18 Aralık 2008 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sicil yolu ile ilişiğinin kesildiğini ancak hangi sebeplerle ilişiğinin kesildiğinin ortaya konulmadığını ve yazılı veya sözlü bilgi verilmediğini, bu durumun Anayasa, kanun ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, hukuk devletinde idarenin yaptığı işlem ve eylemler, kişileri ilgilendiriyorsa vatandaşı özellikle de ilgili kişiyi bilgilendirme, şeffaf ve açık olma yükümlülüğünün bulunduğunu ve idarenin açıklık ilkesini ihlal ettiğini, müvekkilinin Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinden rüşvet suçunu işlemiş olduğu gerekçesiyle netice olarak (6) yıl (3) ay hapis cezası ile cezalandırıldığını, söz konusu kararın temyiz aşamasında olduğunu, idarenin bu karara binaen ilişik kesme işlemini gerçekleştirdiği düşüncesinde olduğunu, henüz temyiz aşamasında olan bir kararın onanacağı kesin olmadığı gibi bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, sırf kesinleşmemiş bir mahkûmiyet hükmüne dayanılarak disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle verilen hükmün kesinleşmesini beklemeksizin TSK'den ilişik kesme işlemine tabi tutmanın hukuka uygun olmadığı gibi amacının da kamu yararı ile bağdaşmadığını, Anayasaya göre adil yargılanma hakkı ve suçluluğu sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz ilkesinin esas olduğunu, 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre mahkûmiyet hükümlerini kesinleşmesini... ve 353 sayılı kanun gereğince de askeri mahkemelerce verilen kararın kesinleşmedikçe yerine getirilemez şeklinde düzenlemeler bulunduğunu tüm bu hükümlerin dikkate alınmadan müvekkilinin ilişiğinin kesildiğini, As.CK'nın 30’uncu maddesinde öngörülen kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmünün de bulunmadığını, bu nedenle ilişik kesme işleminin hukuka aykırı olmasının yanında yargısız infaz yapılmanın tipik uygulaması olarak gözükmekte olduğunu, ayrıca 926 sayılı Kanunun 94/B maddesi ile ilgili Yönetmeliğin 60 ve 61’inci maddesinde öngörülmüş olan hususlardan hangisi ile ilişik kesilmiş olduğunun ortaya konmadığını, idare tarafından kesinleşmemiş bir hükme dayanılarak müvekkilinin ilişik kesilmesi işleminin As.CK'nun 30’uncu maddesine ve 926 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olduğunu ve yargısız infaz yapıldığını belirterek müvekkili hakkında tesis edilen ayırma işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.

Dava ve özlük dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; davacının 1994 yılında Uzman Jandarma Okulunu ve 1997 yılında da Jandarma Astsubay Sınıf Okulunu bitirdiği, 2006 yılı sicil döneminde hakkında sicil amirlerince değerlendirme yapılmış olup, bu sicil dönemlerinde menfi kanaatler belirtilmediği, Uzm.J.Çvş. rütbesinde iken, disiplin amirlerince işlemiş olduğu (2) disiplin tecavüzü nedeniyle toplam (6) gün oda hapsi disiplin cezası ile cezalandırıldığı; Astsb.Üçvş. rütbesinde iken, disiplin amirlerince işlemiş olduğu disiplin tecavüzü nedeniyle (1) kez ikaz yazısı ile uyarıldığı; Van-Baskale İlçe J.K.lığı emrinde görevli iken, 26 Haziran 1996 günü saat 13.00 sıralarında Köprüağzı J.Krk.K.lığı misafirhanesinde, daha önceden İlçe J.K.lığının bahçesinde bulduğu BTR aracına ait 14,5 mm.lik uçak savar silahı fişeği çekirdeğinin infilaklı tapalı olduğunu bilmeden boyasını kazımaya çalıştığı, kazıma işini başaramayınca çakmağı ile ısıtmaya başladığı, ısıtma işlemine çekirdeği pense ile tutarak devam ettiği, bu sırada mermi çekirdeğinin patlaması sonucu kendisiyle birlikte misafirhanede dinlenmekte olan ve yakınında oturan bir Uzm.J.Çvş.un yaralandığı, her ikisinin de (15) gün mutat iştigallerinden mahrum kalacak şekilde yaralandıklarının tespit edilmesi nedeniyle Tedbirsizlik ve Dikkatsizlik Sonucu Yaralamaya Sebebiyet Vermek suç isnadıyla, Van 21’inci iI J.Snr.Tüm.K.lığı Askeri Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; eyleminin TCK 459/1 maddesi gereğince ön ödeme kapsamında kalması ve zamanında gereken ödemeyi yapması nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına 16 Temmuz 1997 tarihinde karar verildiği, davacının meslek hayatı boyunca (6) adet takdirname ve Üstün Başarı Kıdemi Şerit Rozeti ile taltif edildiği; Şırnak İl Mrk.J.K.lıgı emrinde görevli iken, 26 Aralık 2005 tarihi ve öncesinde, Şırnak il merkezi ve ilçelerinden yurda kaçak yollarla sokulan akaryakıtların Diyarbakır, Mardin, Batman, Mersin vs. gibi batıda bulunan illere sevkinin yapıldığı, Cizre-Silopi-Habur arasında Irak devletine gidecek olan araçların oluşturdukları sıralara riayet edilmeksizin (sollama) geçişlerinin sağlandığı, sivil şahıslarla birlikte bir kısım kamu görevlilerinin de menfaat karşılığında söz konusu eylemlere iştirak ettikleri istihbaratı üzerine başlatılan soruşturma neticesinde; ……isimli şahsın, Uludere Silopi istikametinden gelen kaçak akaryakıtların batıda bulunan illere sevkiyatını yaptığını ve yanında çalışan bir şahsın aracılığı ile Silopi Botaş arama noktasında görev yapan J.Kd.Üçvş. ………., Uzm.J.I.Kad.Çvş. ………….., J.Bçvş. …, Şırnak merkez Kasrik J.Krk.nda görev yapan J.Bçvş. ………….., Cizre Kurumcu J.Krk.unda görev yapan Uzm.J.I.Kad.Çvş. ……., Uzm.J.III.Kad.Çvş. ……. ve ……ile irtibata geçerek kaçak akaryakıt taşıyan araçların arama noktalarından menfaat karşılığı geçişini yaptırdığının, araç geçişlerinden önce çay içelim şifresini telefon görüşmelerinde ve mesajlarda kullandıklarının, geçiş yapacak araçların plakalarını telefon görüşmesi ya da mesaj ile ilettiklerinin, Cizre'den Habur istikametine giden araçların kuyrukta beklememesi için Silopi Botaş yol noktasında görevli J.Kd.Üçvş. ……., Uzm.J.I.Kad.Çvş. ……… ile Silopi J.Trf.Tim.K. J.Bçvş. ………'la irtibata geçerek karşılığında araçların sollama yapmalarını sağladıklarının, Çetin AYAN isimli bir şahsın, Silopi-Botaş yol arama noktasına yakın bir yerde olay tarihinde resmen faaliyete geçememiş olan bir petrol istasyonuna sahip olduğunun, anılan şahsın petrol istasyonuna sırada bekleyen araçların girişini sağladıktan sonra, J.Kd.Üçvş. …… ve J.Bçvş. …… ile irtibata geçerek petrol istasyonunda bulunan ve sollama yapmak isteyen araç şoförlerinden alınan para karşılığında her grup araç için bir parola belirlenmesi suretiyle araçların sollama yapmasını sağladığının, toplanan paraları J.Kd.Üçvş. ……. ve J.Bçvş ….. ile paylaştıklarının, davacının Silopi İlçe J.Trf.Tim.K. olarak görev yaptığı esnada devamlı surette J.Kd.Üçvş. …… ile birlikte hareket ettiğinin ve onunla birilikte …..'a ait kaçak akaryakıt taşıyan tankerlerin geçişini sağladığının, ayrıca …… veya …… tarafından plakaları bildirilen ya da belirli bir parola verilen araçların menfaat karşılığında sırada beklemeksizin sollama yaparak Habur'a gitmelerini sağladığının, kamu görevlisi olan davacının diğer şüpheliler ile birlikte görevlerinin gereklerine aykırı olarak yapmaması gereken işleri menfaat karşılığında yaptığının, kaçakçılık suçunun birden fazla kez aynı kişiler tarafından işlenmesi sebebiyle teşekkül halinde kaçakçılık suçunun işlendiğinin, şüphelilerin alınan savunmalarında çelişkiler bulunduğunun, şüphelilerin Şırnak Sulh Ceza Mahkemesinde alınan karar doğrultusunda iletişimlerinin dinlenmesi neticesinde konuşmalarının ve mesajlarının tespit edildiğinin, iletişimin tespitindeki seslerin kendisine ait olmadığını beyan eden davacıya ait seslerin yapılan kriminal inceleme neticesinde kendisine şit olduğunun belirlendiğinin, davacı ve diğer şüphelilerin şüpheli olan sivil şahısları haber elemanı veya muhbir olarak kullandıklarını iddia ettiklerinin ancak haber elemanı veya muhbir olarak kullanılan şahıslara ilişkin birliklerine herhangi bir haber vermedikleri gibi özellikle telefon görüşmesi ya da mesaj ile sözde suça konu malzeme taşıyan araçların yakalanması için gönderilen araç plakaları ile ilgili hiçbir yasal işlem yapılmadığının tespit edildiği gerekçelerine dayanılarak, 21 Mart 2006 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı hakkında Teşekkül Halinde Kaçakçılık, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve Rüşvet Almak suç isnadı ile iddianame düzenlenmiş olduğu, anılan suçlardan Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda 05 Haziran 2007 tarihinde Teşekkül Halinde Kaçakçılık ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak suçundan delil yetersizliğinden beraatine, Rüşvet Almak suçundan ise (6) yıl (3) ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın davacının ilişiğinin kesildiği tarih itibariyle kesinleşmediği, davacının, söz konusu suçlardan 31 Aralık 2005 - 02 Mayıs 2006 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, 18 Mayıs 2006 tarihinde başlayan açık halinin ise ilişiğinin kesildiği tarihe kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 94 ve Astsubay Sicil Yönetmeliği'nin 60'ıncı maddesi (c ve e) fıkraları gereğince sıralı sicil amirlerince Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir sicil belgesi düzenlendiği, Astsubay Sicil Yönetmeliği'nin 61'inci maddesi gereğince J.Gn.K.lığı karargahında oluşturulan komisyon tarafından, düzenlenen sicilin kanun ve yönetmeliklere uygun, ekli belgelerin yeterli ve geçerli olduğu kanaatine varılarak, personel hakkında ayırma işlemi yapılmasına karar verildiği, bu kararın 08.08.2007 tarihinde Jandarma Genel Komutanı tarafından onaylandığı, onaylanan kararın Genelkurmay Başkanlığına sunulduğu, Genelkurmay Başkanı tarafından Jandarma Genel Komutanlığı kararı doğrultusunda işlem yapılmasının uygun görüldüğü, İçişleri Bakanlığının 01 Kasım 2007 tarihli ve 2007/16 sayılı kararı ile ilişiğinin kesildiği ve kararın kendisine 03 Aralık 2007 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 94ncü maddesinin Disiplinsizlik veya Ahlaki Durum Sebebiyle Ayırma başlıklı (b) bendinde; Disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalmaları uygun görülmeyen astsubayların hizmet sürelerine bakılmaksızın T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. hükmü düzenlenmiştir.

926 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 60’ncı maddesinde; Aşağıdaki sebeplerden biri ile disiplinsizlik veya ahlâki durumları gereği Türk Silâhlı Kuvvetlerinde kalmaları, bulunduğu rütbeye veya bir önceki rütbesine ait bir veya birkaç belge ile anlaşılıp uygun görülmeyenler hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılır. / a. Disiplin bozucu hareketlerde bulunması, ikaz veya cezalara rağmen ıslah olmaması, / b. Hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi, / c. (Değişik:13.6.2003-25137/1 md.) Aşırı derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olması, / d. (Ek:13.6.2003-25137/1 md.) Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk halleri hariç olmak üzere,

Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını zedeleyecek şekilde aşırı derecede borçlanmaya düşkün olması ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirmesi, / e. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlâk dışı hareketlerde bulunması, / f. Tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılanlar düzenlemesi mevcuttur.

Aynı Yönetmeliğin 61’nci maddesinde ise disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma sicil belgesinin düzenlenme ve uygulanacak usuller ile ayırma işleminin iki şekilde yapılabileceği ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınmıştır.

Kamu hizmetinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için araç olan idarenin bu hizmeti iyi yürütmesi için gerekli tedbirleri alma yetkisi ile donatılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle idarenin kamu hizmetini yürütecek olan ajanlarını statüye alırken birtakım özelliklere sahip olmasını araması ne kadar doğal ise statüye aldıktan sonra ajanlarını verimli biçimde kullanması, hizmeti aksatacak, kendisinden artık verim alınması imkanı kalmamış, aksine idarenin mekanizmasına ve kamu hizmetinin yürütülmesine zarar veren ajanlarını bünye dışına çıkarması da o kadar doğaldır. İşte, bu bağlamda idareye Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma yetkisi tanınmıştır.

Davacı hakkında Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 05 Haziran 2007 gün ve E:2006/96, K:2007/733 sayılı kararı ile Teşekkül Halinde Kaçakçılık ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak suçlarından dolayı, yeterli şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden Beraatine ve Rüşvet Almak suçundan dolayı ise Altı Yıl Üç Ay Hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği verilen kararın temyiz edilmesi nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.

Davalı idare tarafından, davacının mahkumiyetine ve delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesine neden olan eylemler içinde bulunması sonucunda, 926 sayılı TSK. Personel Kanununun 94’üncü maddesi ve Astsubay Sicil Yönetmeliğinin, 60’ıncı maddesi (c) ve (e) fıkraları uyarınca takdir yetkisine dayanılarak ayırma işlemi tesis edildiği görülmektedir. Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında; davacının mahkumiyetine ve delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesine yol açan suçlara bağlı olarak içinde bulunduğu eylemlerin niteliği açısından TSK.’nin itibarını sarsacak vehamette olduğu, artık TSK.’deki kamu hizmetine yabancılaştığı, davacının bünyede tutulmasında kamu yararı bulunmadığı değerlendirilmekle, kamu hizmetini yerine getirme özelliklerinden uzaklaşan davacı hakkında tesis edilen ayırma işleminde davalı idarenin takdir yetkisini objektif sınırlar içinde kullandığı ve dava konusu ayırma işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın REDDİNE. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy