Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2008/760 Esas 2009/76 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2008/ 760
Karar No: 2009 / 76
Karar Tarihi: 27.01.2009

(3466 S. K. m. 16) (1632 S. K. m. 131) (5271 S. K. m. 231) (5237 S. K. m. 206)

Davacı vekili, 13.05.2008 tarihinde Isparta İdare Mahkemesi’nde, 23.05.2008 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kayda giren dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, hakkında resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suçundan verilen mahkûmiyet kararı gerekçe gösterilerek 3466 Sayılı Kanun 16/f maddesi uyarınca TSK ile ilişiğinin kesildiğini ancak müvekkilinin mahkûm olduğu suçun 3466 Sayılı Kanun’un 16/f maddesinde belirtilen suçlar arasında yer almadığını, bu sebeple tesis edilen ayırma işleminin hukuka aykırı olduğunu; ayrıca bilahare aynı Askeri Mahkeme tarafından söz konusu mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak CMK 231/5’inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini; bu kararın, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade ettiğini; bu halde de mahkûmiyet hükmü ile ortaya çıkan yasal diğer sonuçlar da ortadan kalkacağından davanın kabulü gerektiğini belirterek, müvekkili hakkında tesis edilen ayırma işleminin iptalini talep etmiştir.

Dava, özlük ve sicil dosyasının incelenmesinden, Finike İlçe J.K.lığı emrinde Uzman J. Çvş. olarak görev yapmakta iken davacının, 03.09.2006 tarihinde resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suçunu işlediği sabit görülerek Isparta Dağ. Komd. Okl. ve Eğt. Mrk. K.lığı Askeri Mahkemesinin 30.01.2008 tarihli ve 2008/232 E, 2008/8 K. sayılı kararı ile 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve söz konusu hapis cezasının para cezasına çevrilmesine karar verildiği; bu kararın 03.03.2008 tarihinde kesinleşmesi üzerine, Jandarma Genel Komutanının 03.04.2008 tarihli onayıyla davacının Uzman Jandarma Kanununun 16/f maddesi gereğince Silahlı Kuvvetlerden çıkarılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Dava konusu işlemin hukuki sebebini teşkil eden 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun İlişik Kesme başlığı altındaki 16’ncı maddesinin (f) bendinde, Ertelenmiş, para cezasına veya tedbire çevrilmiş, affa uğramış olsa bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, Askeri Ceza Kanununun 131’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen az vahim hali hariç, basit veya nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından hüküm giyenler in ilişiklerinin Jandarma Genel Komutanın onayı ile kesileceği hükme bağlanmıştır.

Görüldüğü üzere Kanun ayırma işlemi tesis edilmesini gerektiren nedenleri, diğer bir anlatımla ayırma işleminin sebep unsurunu sayma yoluyla belirlemiştir. Bunlardan biri de ‘sahtecilik’ suçundan mahkûm olma halidir. Bu koşul gerçekleştiğinde idare bağlı yetki gereği ayırma işlemi tesis etmek zorundadır.

Davacının yargılandığı ve hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararının bulunduğu resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 3’üncü Kısmının Kamu Güvenine Karşı Suçlar başlıklı 4’üncü Bölümünde sahtecilik suçları arasında yer almaktadır. Nitekim davacı hakkında hüküm kurulan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 206’ncı maddesinin gerekçesinde Madde, doktrinde ‘fikri sahtecilik’ olarak adlandırılan bir suç tipini düzenlemektedir… denilerek anılan suçun bir sahtecilik suçu olduğu kabul edilmiştir. Bu sebeple davalı idarece, sahtecilik suçundan kesinleşmiş mahkûmiyeti bulunan davacının bağlı yetki gereği TSK ile ilişiğinin kesilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Diğer taraftan davacı hakkında tesis edilen işleminin maddi sebebini teşkil eden kesinleşmiş mahkûmiyet kararı ile ilgili olarak Isparta Dağ Komando Eğt. ve Mrk. K.lığı Askeri Mahkemesinin 09.10.2008 tarihli ve 2008/779 Esas Sayılı Kararı ile Mahkûmiyet hükmünün CMK 231/5’inci maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; bu hususun davacı hakkında tesis edilen ayırma işlemine hukuken bir etkisi olamaz. Zira idari işlemlerin hukuka uygunluğu, tesis edildikleri tarihte yürürlükte olan mevzuata ve olgulara göre değerlendirilebilecektir. Davacı hakkında, sahtecilik suçundan kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne dayalı olarak Uzman Jandarma Kanununun 16/f maddesi uyarınca bağlı yetki gereği ayırma işleminin Jandarma Genel Komutanınca onaylanarak tesis edildiği 03.04.2008 tarihi itibariyle davacı, sahtecilik suçundan hüküm giyenler statüsünde olup, bu tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuatın amir hükmü uyarınca hakkında ayırma işlemi tesis edilmiştir. Bilahare, 09.10.2008 tarihli Mahkeme Kararı ile davacının ceza mahkûmiyeti hükmü ile ilgili olarak mahkûmiyet hükmünün CMK 231/5’inci maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmasının, 03.04.2008 tarihinde Uzman Jandarma Kanun 16/f maddesi uyarınca mevzuata uygun olarak tesis edilen ayırma işlemini hukuka aykırı kılmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy