Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2008/138 Esas 2008/1167 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2008/ 138
Karar No: 2008 / 1167
Karar Tarihi: 09.10.2008

(1602 S. K. m. 21, 44, 45)

Davacı, 30.11.2007 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinin AYİM Birinci Dairesinin 11.12.2007 gün ve 2007/1160 Esas, 2007/1199 Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddine karar verilmesi üzerine bu kez 11.01.2008 tarihinde AYİM’de kayda geçen yenilenen dava dilekçesinde özetle;

2007 yılı genel atamaları ile Ankara/Kirazlıdere Hava Kuvvetleri Bando ve Merasim K.lığına Hv. K. Bando ve Merasim Komutanı olarak atandığını, atanmış olduğu kadro unvanının birlik seviyesinin TMK’da Alay olduğunu ve kuruluş olarak birlik seviyesi Alay olan eşidi seviyedeki Hv. K. Kh. Des. Kt. Grp. K.lığına direkt olarak bağlı olduğunu, ancak alay ve muadili kadronun altında alay oluşturulamayacağı ve albay emrinde albay kadrosu açılamayacağını belirterek görev yaptığı Hv. K. Bnd. ve Mrsm. K.lığı kadrosunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 2007 yılı genel atamaları ile Ankara/Kirazlıdere Hava Kuvvetleri Bando ve Merasim K.lığına Hava Kuvvetleri Bando ve Merasim Komutanı olarak atanan ve 03.10.2007 tarihinde göreve başlayan davacının, 23.10.2007 tarihli dilekçesi ile atanmış olduğu kadro unvanının birlik seviyesinin TMK’da Alay olarak gösterildiğini, kuruluş olarak da yine birlik seviyesi Alay olarak belirlenen Hv. K. Kh. Des. Grp.K.lığına direkt olarak bağlandığını, bu durumun Gnkur.Bşk.lığının 11.10.2006 gün ve HRK:2070-47-06/Hrk. D. Tşk. Ş. (5) sayılı TSK Kuruluş ve Kadro Düzenlemeleri Uygulama Esasları konulu emrinde belirtilen; Komutanlık tazminatı vb. gerekçelerle, Alay ve/veya muadili kadronun altında Alay, Tb. ve/veya muadili kadronun altında Tb., Bl. ve/veya muadili kadronun altında Bl. oluşturulmayacak, hiyerarşik yapılanma korunacaktır maddesine aykırılık oluşturacak şekilde hiyerarşik yapıyı bozduğunu, ayrıca yetki ve sorumluluklar açısından sakınca doğuracağını, öte yandan Hava Kuvvetleri Kuruluş ve Kadro Hazırlama Yönergesi (HKY 202-1(C))’nin ...Özel bir bilgi birikimi ve teknik hizmet gerektirmediği veya zorunlu olmadığı takdirde alay emrinde, alay kadrosu açılmamalıdır. hükmüne aykırılık oluşturduğunu belirterek mağduriyetinin giderilmesi istemi ile yapmış olduğu müracaata Hava Kuvvetleri K.lığının 26.11.2007 gün ve PER:4032-2-07/Per. D. Sb. Ş. (59563) sayılı cevabi yazısı ile Pl. Hrk. D. Bşk.lığı tarafından yapılan inceleme neticesinde Bando ve Merasim K.lığının mevcut kuruluş/kadro yapısında bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığının bildirildiği ve davacının görev yeri değişikliği hususunun ise 2008 yılı genel atamalarında değerlendirileceğinin bildirilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

AYİM Üçüncü Dairesinin 11.09.2008 tarih ve E.:2008/138 sayılı ara kararı ile davacının halen Hava Kuvvetleri Bando ve Merasim Komutanı olarak görev yapıp yapmadığı, 2008 yılı atamalarında başka bir göreve atanıp atanmadığı sorulmuş, Hava Kuvvetleri Komutanlığının 25.09.2008 tarih ve PER:9170-117010-08/Per.D.Sb.Ş. sayılı yazısıyla davacının 03.10.2007 - 04.08.2008 tarihleri arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargâh Destek Kıtalar Grup Komutanlığı Bando ve Merasim Komutanı kadrosunda görev yaptığı, kendisinin yazılı talebi üzerine 2008 yılı genel atamalarında görev yerinin değiştirildiğini ve 4’ncü Ana Jet Üs Komutanlığı Birlik Eğitim Merkezi Şube Müdürü (Akıncı-Ankara) kadrosuna atandığı, 05.08.2008 tarihinden itibaren bu kadroda görev yaptığı bildirilmiştir.

Davacının halen iptalini istediği kadroda değil de başka bir kadroda görev yapıyor olması dikkate alınarak öncelikle söz konusu davada güncel bir menfaatinin bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere, iptal davası açısından davacıda bulunması gereken ve iptal davasına özgü olan koşul menfaat koşuludur. İptali istenen işlemin davacının hukuken korunmaya layık güncel bir menfaatini ihlal etmiş olması ve işlemin iptalinde davacının yararının bulunması gereklidir.

1602 sayılı Kanunun 21 nci maddesinden de anlaşılacağı üzere, idari kararlara karşı herkes yargı yoluna gidemez. Ancak bu karardan doğrudan doğruya menfaati haleldar olanlar dava açabilirler. Uygulama ve öğretide, menfaatin dava açıldığı tarihte mevcut olmasının yeterli olmadığı, bu menfaatin dava süresince devam etmesi gerektiği ve hatta davanın karara bağlandığı anda dahi bu menfaat ilişkisinin devam etmesi koşulunun aranması gerektiği genel kabul görmüştür. Diğer bir deyişle, menfaat ilişkisinin meşru ve kişisel olması yanında güncel olması da şarttır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde dava konusuna dönüldüğünde, davacının dava açtığı tarihte güncel menfaatinin bulunduğunda şüphe bulunmamaktadır. Ancak davanın görümü sırasında başka bir kadroya atanmış ve iptalini istediği kadro ile güncel menfaat ilişkisi kalmamıştır. Dolayısıyla davacının güncel menfaatinin bulunmaması nedeniyle davada sübjektif ehliyet önkoşulunu sağlayamadığı anlaşıldığından sübjektif dava ehliyeti yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacının güncel menfaat ilişkisinin kesilmesi nedeniyle sübjektif dava ehliyet koşulunu sağlayamadığı anlaşıldığından 1602 sayılı AYİM Kanununun 44/c ve 45/A maddeleri uyarınca DAVANIN REDDİNE. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy