Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2016/8 Esas 2016/22 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2016/ 8
Karar No: 2016 / 22
Karar Tarihi: 25.02.2016

(AİHS. m. 6) (2709 S. K. m. 36, 141) (353 S. K. m. 9, 17, 19, 217, 221) (1632 S. K. m. 132) (5237 S. K. m. 245)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlığın konusu; arkadaşının bir şeyini çalmak ve banka kartını kötüye kullanmak suçlarından dolayı gerçekte heyet hâlinde kurulu Askeri Mahkemece tesis edilmesi gereken mahkûmiyet ve görevsizlik kararlarının, tek hâkimden kurulu Askeri Mahkeme tarafından tesis edilmesinin her iki suç yönünden müşterek bozma sebebi teşkil edip etmeyeceği noktasındadır.

Kurulumuzca yapılan müzakerede; öncelikli olarak sanığın iddianame ve hükümlere konu eylemleri arasında 353 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinin öngördüğü biçimde Askeri Mahkemede yargılanmayı gerektirir bir bağlılık ilişkisi bulunmadığı sonucuna varılarak, her bir eylem yönünden itiraz incelemesine geçilmiştir.

Başkan …; sanığın işlediği iddia olunan banka kartını kötüye kullanmak suçu ile askeri bir suç niteliğindeki arkadaşının bir şeyini çalmak suçu arasında Askeri Mahkemede yargılanmayı gerektirir bir ilgi bağı bulunduğunu ileri sürerek, çoğunluk kararına katılmamıştır.

353 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesinde; “Subay ve astsubayların işledikleri suçlara ait davalar ile ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlara ait davalar hariç olmak üzere, üst sınırı beş yıla kadar (beş yıl dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarını ve güvenlik tedbirlerini gerektiren Askeri Ceza Kanununda ve diğer kanunlarda yazılı suçlara ait davalara ve suç konusu olmayan eşyanın müsaderesine tek hâkim tarafından bakılır.

Kurulla veya tek hâkimle bakılacak işlerin belirlenmesinde, cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin, kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur.

Bir kimse tarafından işlenmiş müteaddit fiillerin yargılanması görevinin belirlenmesinde, en ağır cezayı gerektiren fiil esas alınır. Fiilde veya failde bağlantı hâlinde de kurulla veya tek hâkimle bakılacak işler, birinci fıkra hükmüne göre belirlenir…” hükümleri yer almaktadır.

Somut olayda, arkadaşının bir şeyini çalmak ve banka kartını kötüye kullanmak suçlarını işlediği iddiasıyla sanık hakkında kamu davası açıldığı, arkadaşının bir şeyini çalmak suçunun tanımlandığı ASCK'nın 132'nci maddesinin üst sınırının beş yıl olduğu ve banka kartını kötüye kullanmak suçunun tanımlandığı TCK'nın 245/1'inci maddesinin üst sınırının ise altı yıl olduğu dikkate alındığında, en ağır cezayı gerektiren eylemin, banka kartını kötüye kullanmak suçuna ilişkin eylem olduğu, bu itibarla, 353 sayılı Kanun'un 19/3 ve 19/1'inci maddeleri gereğince, sanık hakkında açılan bu davalara heyet hâlinde kurulan Askeri Mahkemece bakılması gerektiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

Ancak; yargılamayı sürdürülen Askeri Mahkemenin görevli olup olmadığı şeklinde ortaya çıkan ön meselenin dava dosyasında bulunan tüm delilerin değerlendirilmesi suretiyle ve öncelikli olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Bu zorunluluğun ilk temel sebebi görev hususunun kamu düzenini ilgilendiren bir konu olması, diğer temel sebebi ise davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu düzenleyen Anayasamızın 141/4’üncü maddesidir.

Diğer yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1’inci maddesinde yer alan ve 3.10.2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesiyle Anayasamızın 36/1’inci maddesine eklenen adil yargılama hakkının en önemli alt unsurlarından bir tanesi de görevli mahkemede ve makul süre içerisinde yargılanma hakkıdır.

Sanığın iddianameye konu edilen suçları dikkate alındığında, heyet hâlindeki Askeri Mahkemece icra edilmesi gereken yargılama faaliyetinin, tek hâkimden oluşan Askeri Mahkemece sürdürülüp sonuçlandırılmasında isabet bulunmamakla birlikte; banka kartını kötüye kullanmak suçunun askeri bir suç olmaması, askeri bir suç niteliğindeki arkadaşının bir şeyini çalmak suçuyla birlikte yargılamayı gerektiren bağlılık ilişkisinin bulunmaması, sanığın Askeri Mahkemede yargılanmayı gerektiren ilişkisinin ise, terhis nedeniyle ortadan kalkmasından ötürü, atılı suçun 353 sayılı Kanun’un 9 ve 17’nci maddeleri uyarınca adliye mahkemesinde kovuşturulmasının gerektiği açıktır

Bu noktada; kamu düzenini ilgilendiren görev hususunun, yargılamaya ilişkin diğer tüm usule ilişkin kurallardan önce gözetilmesinin zorunlu olması sebebiyle, görevli yargı merciine dava dosyasının bir an önce gönderilmesi anlamını taşıyan ve bu yönüyle sanığın yargılama faaliyetinin, görevli mahkeme tarafından ve mümkün olan süratle gerçekleştirilmesi şeklinde işlev, amaç ve fonksiyona sahip olan görevsizlik kararının sonuç olarak isabetli olduğu kanaatine varılmıştır.

Yukarıda açıklanan hukuki durum karşısında; heyet hâlinde yargılama yapılmasını gerektiren suçtan dolayı görevsizlik kararı verilmesinin, üst sınırı beş yıl hapis cezasını gerektiren ve 353 sayılı Kanun’un 19/1’inci maddesinin amir hükmü gereğince tek hâkimden kurulu Askeri Mahkemece kovuşturulması gereken arkadaşının bir şeyini çalmak suçu yönünden de hüküm ifade ettiği, diğer bir deyişle, görevsizlik kararına esas teşkil eden eylemin, yargılama merciinin belirlenmesi açısından herhangi bir etkisinin bulunmayacağı, buna bağlı olarak da, arkadaşının bir şeyini çalmak suçuyla ilgili yargılama faaliyetinin tek hâkimden kurulu Askeri Mahkemece sürdürülüp, neticelendirilmesinde sonuç olarak isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Bu itibarla; Başsavcılığın isabetli görülen itiraz sebeplerinin kabulü doğrultusunda, bozmaya ilişkin Daire kararlarının kaldırılmasına, arkadaşının bir şeyini çalmak suçuyla ilgili mahkûmiyet hükmünün Daire kararında belirtilen ve hakkında itiraza gelinmeyen sebebe dayalı olarak usul yönünden bozulmasına, banka kartını kötüye kullanmak suçuyla ilgili görevsizlik kararının ise onanmasına karar verilmiştir.

Kurulumuzca sürdürülen ve sonuçlandırılan itiraz incelemesinde; Başkan … ile Üyeler … ve …, Dairenin arkadaşının bir şeyini çalmak suçu yönünden tesis ettiği bozma kararının haklı ve isabetli olduğunu, Başsavcılık itirazının reddi gerektiğini ileri sürerek, çoğunluk kararına katılmamışlardır.

Banka kartının kötüye kullanılması suçuyla ilgili olarak yapılan itiraz incelemesinde ise, Üyeler … ve …, Dairenin usule ilişkin bozma sebebinin haklı ve isabetli olduğunu, Başsavcılık itirazının reddi gerektiğini ileri sürerek çoğunluk kararına katılmamışlardır.

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

1) Askeri Yargıtay Başsavcılığının 11.2.2016 tarihli ve 2015/522-1530 (İtiraz: 2016/7) sayılı tebliğnamesi ile; yapmış olduğu itirazın, 353 sayılı kanun’un 224’üncü maddesi gereğince KABULÜ ile Askeri Yargıtay 4’üncü Dairesinin 12.1.2016 tarihli ve 2015/563 E. ve 2016/15 K. sayılı bozma kararlarının KALDIRILMASINA;

2-a) Arkadaşının bir şeyini çalmak suçuyla ilgili mahkûmiyet hükmünün, sanık vasisinin temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince (katılanın dinlenildiği duruşma tutanaklarındaki imza eksikliklerine dayanan) USULE aykırılık sebebiyle BOZULMASINA;

Başkan … ile Üyeler … ve … itirazın reddi gerektiği yönündeki karşı oyları ve oyçokluğuyla;

2-b) Sanık vasisinin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİ ile banka kartını kötüye kullanmak suçundan dolayı tesis edilen ve sonuç olarak hukuka uygun bulunan görevsizlik kararının ONANMASINA;

Üyeler … ve … itirazın reddi gerektiği yönündeki karşı oyları ve oyçokluğuyla;

25.2.2016 tarihinde karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy