Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2016/22 Esas 2016/35 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2016/ 22
Karar No: 2016 / 35
Karar Tarihi: 28.04.2016

(1632 S. K. m. 130, 137) (5271 S. K. m. 225)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; askeri aracı hususi menfaatinde kullanmak suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Daire; askeri aracı özel menfaatinde kullanma suçunun manevi unsur yönünden oluşmadığını kabul ederken;

Başsavcılık; askeri aracı özel menfaatinde kullanma suçunun unsurları itibariyle oluştuğunu ileri sürerek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, … Komutanlığı emrinde şoför olarak askerlik hizmetini yapan sanığın, 7.12.2013 tarihinde üzerine zimmetli … plakalı … marka askeri araç ile haber dağıtımı görevine gittiği, saat 12.00 sıralarında bu görevden döndüğü, sevk ve idaresindeki askeri aracı çalışır vaziyette araç sevk amirliğinin önüne bıraktığı, araç sevk amirliğinde görevli terhisli Ulş.Er Y. K.'ye görevin bittiğini rapor ettiği, Y.K.'nin de sanığa nöbetçi astsubayının kendisini çağırdığını söylemesi üzerine sanığın çalışır vaziyetteki askeri araca binerek herhangi bir görevlendirme yazısı olmadığı ve araç komutanı bulunmadığı hâlde nöbetçi amirliği istikametine doğru yola çıktığı, kendi sevk ve idaresinde bulunan araçla giderken önünde aynı istikamette seyreden ... plakalı … marka aracı sollamaya çalıştığı, bu sırada önünde bulunan askeri aracın kasisler nedeniyle yavaşladığı, bu esnada kışla hız limitlerine göre aşırı hızlı olan sanığın, öndeki aracın sol tarafına hafif bir şekilde çarptığı, bu çarpma sonucu aracın kontrolünü kaybettiği, sağa sola zikzak yapan aracın bordur taşlarına çarpmasıyla aracın sağ ön tekerleğinin koptuğu ve takla attığı; yapılan hesaplamalara göre araçta amortisman ve hurda bedeli düşülmüş Hazine zararının 24.387,95 TL, Araç Sevk Amirliği ile kaza yapılan alan arasındaki mesafenin 480 m olduğu ve bu mesafede aracın 0.084 TL yakıt sarfiyatı yaptığı, olay sebebiyle herhangi bir yaralanma meydana gelmediği ve yetkili Cumhuriyet savcılığı tarafından herhangi bir soruşturma yapılmadığı maddi vakıa olarak anlaşılmakta olup, bu hususlarda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

ASCK’nın 130’uncu maddesinde düzenlenen askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunun oluşabilmesi için, askeri hizmet için tahsis edilmiş eşyanın tahsis gayesi dışında, özel çıkar sağlamak amacıyla kullanılması şarttır.

Suçun maddi unsuru, eşyanın özel işlerde kullanılarak menfaat teminidir. Kullanma sonucu sağlanan menfaatin mutlaka maddi ve ekonomik bir değer taşıması gerekmez. Maddi olmayan, birtakım manevi değerlerin de menfaat sağlama olarak kabulü mümkündür. Askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunun oluşabilmesi için, failin askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak özel kastıyla (amacıyla) hareket etmesi gereklidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; Olay günü sabahı haber dağıtım görevine giden, saat 12.00 civarında bu görevinden dönüp araç sevk amirliğine gittiğinde araç sevk amiri olarak görev yapan Ulş.Er Y. K.'nin görev kağıdını ve aracın anahtarını almaksızın sanığa nöbetçi astsubayının kendisini çağırdığını söylemesi üzerine, çalışır vaziyetteki askeri aracı ile nöbetçi amirliği istikametine doğru yola çıkan ve bir başka askeri aracı sollamaya çalışırken kaza yapan sanığın askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak özel kastıyla hareket ettiğine ilişkin kendisi hakkında da aynı olay nedeniyle soruşturma yapılan Ulş.Er Y. K.'nin içtimaya katılmadığı için nöbetçi astsubayının kendisini görmek istediğini sanığa söylediği ve sanığın havanın soğuk olması sebebiyle nöbetçi astsubayın yanına yürüyerek gitmek istemeyip askeri araca binmiş olabileceği şeklindeki beyanı dışında herhangi bir delilin bulunmadığı, bu nedenle sanığın nöbetçi astsubayının kendisine araç ile yeni bir görev vereceğini düşünerek hareket ettiği şeklindeki savunmasının aksinin ortaya konulamadığı ve askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak özel kastıyla hareket ettiği hususunun şüpheli kaldığı, sanığın görev dönüşü görev kağıdı ile araç sevk amirliğine döndüğü, nöbetçi astsubayının kendisini görmek istediğinin beyan edilmesi üzerine askeri araca binerek hareket ettiği dikkate alındığında askeri araç sürücüsü talimatında belirtilen görev dönüşü araç anahtarının Araç Sevk Amirine teslim edileceği ve görev kağıdı almadan göreve çıkmayacağı şeklindeki emre aykırı hareketinin ve bu emre aykırı hareket etme kastının bulunmadığı, bu nedenlerle de emre itaatsizlikte ısrar suçunun da manevi unsur yönünden oluşmadığı sonucuna varılmıştır.

Sanığın eyleminin hizmette tekâsül ile harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçunu oluşturup oluşturmayacağı açısından yapılan incelemede;

CMK'nın 225'inci maddesi: ‘(1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.

(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.’ hükmünü içermektedir.

‘Davasız yargılama olmaz’ ilkesinin bir sonucu olarak düzenlenen bu hükümle, hükmün konusunun çerçevesi belirlenmiştir. Bu çerçeve kapsamında, ortaya üç önemli unsur çıkmaktadır. Buna göre iddianamede, kim şüpheli (fail) olarak gösterilmişse, ancak, o kişi hakkında hüküm verilebileceği, hükmün, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında kurulabileceği, Mahkemenin, iddianamede belirtilen fiille bağlı olmakla birlikte, fiilin nitelendirmesinde, bağımsız olduğudur.

Somut olayda, sanık hakkında Askeri Savcılıkça emre itaatsizlikte ısrar ve askeri aracı özel menfaatinde kullanmak suçlarından kamu davası açılmış ise de, iddianamede maddi olaya ve askeri aracın nasıl hasara uğradığına dair fiile, araç kullanımına ilişkin olarak sanığa tebliğ edilen emirlere, araçta meydana gelen hasar miktarını gösteren hasar durum tespit raporuna ve kazaya ilişkin diğer delillere yer verildiği dikkate alındığında iddianın, hizmette tekâsül ile harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçuna da yönelik olduğu sonucuna varıldığından Başsavcılığın itirazının reddine karar verilmiştir.

Üyeler … ve …; sanık hakkında hizmette tekâsül ile harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçundan açılmış bir kamu davasının bulunmadığı, dolayısıyla sanık hakkında bu suçtan hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, bu nedenle; Başsavcılığın itirazına atfen Daire kararının kaldırılarak mahkûmiyet hükmünün, sübut yönünden bozulması gerektiği gerekçeleriyle çoğunluğun görüşüne katılmamışlardır.

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

Askeri Yargıtay Başsavcılığının 21.3.2016 tarihli, 2015/1218 E. ve 2016/37 (İtiraz: 2016/16) sayılı tebliğnamesi ile, Askeri Yargıtay 4’üncü Dairesinin 9.2.2016 tarihli ve 2016/79-94 E. K. sayılı kararına karşı yapılan itirazın, 353 sayılı Kanun’un 224’üncü maddesi gereğince REDDİNE,

28.4.2016 tarihinde, Üyeler … ve …’nin karşı oyları ile ve oy çokluğuyla karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy