Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2014/35 Esas 2014/42 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2014/ 35
Karar No: 2014 / 42
Karar Tarihi: 15.05.2014

(2709 S. K. m. 145) (353 S. K. m. 17) (1111 S. K. m. 80)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan uyuşmazlık; atılı suç da gözetildiğinde, hakkında terhis belgesi düzenlenen sanığı yargılama görevinin askeri mahkemeye ait olup olmadığının belirlenmesi açısından, geçici terhis edilip edilmediğinin araştırılması gerekip gerekmediğine, bu bağlamda geçici terhis işlemi yapılanlar yönünden, atılı suçun, askeri bir suç olmaması ve askeri bir suça da bağlı bulunmaması durumunda, askeri yargının görevinin devam edip etmeyeceğine ilişkindir.

Görev konusunun kamu düzenine ilişkin olması ve yargılamanın her aşamasında (İddianamenin kabulünden sonra, kovuşturmanın her evresinde görevsizlik kararının verilmesinin mümkün olduğuna dair, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 22.12.2011 tarihli ve 2011/122-121 E.K. sayılı kararı) resen dikkate alınması, bu bağlamda, somut olayda uyuşmazlık konusu olan, yüklenen suç bakımından Askeri Mahkemenin yargılama görevinin devam edip etmediği hususunun tartışılması gerekmekte ise de; dava dosyasında, görev konusunun tartışılmasını etkileyecek noksanlık bulunup bulunmadığının öncelikle belirlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinde; 21.11.2011 tarihinde eğitim birliğine sevk edilen ve yüklenen suç nedeniyle de 05.08.2012-28.12.2012 tarihleri arasında tutuklu bulunan sanığın, 21.02.2013 tarihinde terhis edildiği anlaşılmaktadır.

Söz konusu terhis belgesinde, sanığın ne şekilde terhis edildiğine dair bir bilgi bulunmamakta ve bu konuda yapılan yazışmaya da cevap verilmemiş ise de, sanığın eğitim birliğine sevk edildiği tarih ve terhis edildiği tarih ile tutuklu kaldığı süreç dikkate alındığında, terhis yönergesi hükümleri doğrultusunda sanık hakkında geçici terhis işlemi yapıldığı hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Öte yandan, suç vasfına ilişkin olarak iddianamedeki kabule dayanılmak suretiyle, atılı suça yönelik olarak yargılama görevinin belirlenmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bu itibarla, sanığın, askere sevk edildiği tarih, atılı suçtan tutuklandığı tarih ve terhis edildiği tarih birlikte değerlendirildiğinde, geçici terhis edilmiş olduğu hususunda bir kuşku bulunmadığından, bu konuda yapılan araştırmanın sonuçlanmamış olmasının, keza görevli yargı yolunun belirlenmesi açısından ek araştırma yapılmamış olmasının noksanlık oluşturmadığına karar verilmiştir.

Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak, askeri mahkemelerin görevleri ile ilgili düzenlemeler incelendiğinde;

Anayasa’nın “Askeri yargı” başlıklı 145/1’inci maddesi; “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin; askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.” şeklinde iken;

07.05.2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun’un 15’inci maddesi ile; “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.” şeklinde değiştirildiği görülmektedir.

353 sayılı Kanun’un “Genel görev” başlıklı 9’uncu maddesi de, Anayasa’nın 145’inci maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemeyi aynen içermektedir.

Öğretide ve uygulamada “Askeri suçlar”;

1) Unsurlarının ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu’nda yazılı olan, başka bir anlatımla Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza kanunu ile cezalandırılmayan suçlar;

2) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu’nda, kısmen diğer ceza kanunlarında gösterilen suçlar;

3) Türk Ceza Kanunu’na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar; olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

353 sayılı Kanun’un 4191 sayılı Kanun’la değişik “Askeri mahkemelerde yargılamayı gerektiren ilginin kesilmesi” başlıklı 17’nci maddesi; “Askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun; askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer.” biçiminde iken, Anayasa Mahkemesinin 11.03.2000 tarihli ve 23990 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 01.07.1998 tarihli, 1996/74 Esas ve 1998/45 Karar sayılı kararı ile, maddenin ikinci tümcesinde yer alan “...ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması...” sözcüklerinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

Maddede geçen “ilginin kesilmesi” tabiri, kesin terhis, askerliğe elverişsizlik gibi, asker kişiler bakımından bir daha geri dönülmeyecek şekilde gerçekleşen statü değişikliğini ifade etmektedir. Geçici terhisle askerlikten ilişiği kesilen ve şartların gerçekleşmesi halinde, noksan kalan muvazzaflık hizmet süresini tamamlamak üzere tekrar silah altına alınarak asker kişi statüsünü kazanabilecek olanlar bakımından, 353 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinde belirtilen anlamda “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi” halinden söz edilemeyecektir.

Bu duruma göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle birlikte, sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmaması veya askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemelerin görevlerinin sona ereceği konusunda tereddüt yoktur. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının da bir önemi bulunmamaktadır.

Askerlik hizmet süresine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı mevzuata bakıldığında ise;

1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 80/4’üncü maddesinde; “herhangi bir mahkemenin hükmettiği hapis cezalarının ... muvazzaf ve yedek hizmetlerinden sayılmaz”;

80/son maddesinde ise; “Beraatle neticelenen davalarda mevkufiyet müddetleri hizmetten sayılır. Ancak muvazzaflardan altı ay talim görmemiş olanlara bu müddet tamamlattırılır. Yedeklere talim müddeti kadar hizmet yaptırılır.”;

MSY: 70-11 (A) Terhis Yönergesi’nin, askerlik hizmetinden sayılacak ve sayılmayacak sürelere ilişkin Birinci Bölüm 5/ç bendinde; “Hizmetleri sırasında tutuklanan ve tutukluluk süresi içinde hizmet süresi sona eren erbaş ve erlerin geçici olarak terhisleri yapılır ve terhis işleminin yapıldığı askeri savcılığa bildirilir. Bunlarla ilgili yargılamanın, …Tutukluluk süresinin askerlik hizmetinden sayılmamasını gerektirecek bir kararla neticelenmesi halinde, tutukluluk süresi kadar noksan hizmetli olarak hizmet yaptırıldıktan sonra kesin terhisleri yapılır.” düzenlemesine yer verildiği ve benzer düzenlemenin, yargılamanın sürdürüldüğü tarihlerde yürürlükte bulunan MSY:70-1/C Asker Alma Yönergesi’nin İkinci Bölüm Altıncı Kısım 4/(6)-(d) bendinde, keza 06.12.2013 tarihinde yayımlanan MSY:70-1 (Ç) Asker Alma Yönergesi’nde de yer aldığı görülmektedir.

Söz konusu düzenlemelerde yer alan “geçici terhis” uygulaması, işlediği bir suç nedeniyle tutuklanan yükümlülerin mağduriyetini önlemeye ve birliklerin kadro ihtiyacını belirleyip gidermeye yönelik idari bir tedbirdir.

Ayrıca, Terhis Yönergesi’nin Birinci Bölümünde “terhis”; “Kanunlarda belirtilen muvazzaflık hizmet sürelerini tamamlayan veya tamamlamış kabul edilen yükümlülerin, ... Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmalarıdır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; atılı suç nedeniyle 05.08.2012-28.12.2012 tarihleri arasında tutuklu kalan ve yargılaması devam ettiğinden, tutuklu kaldığı sürelerin askerlik hizmetinden sayılması suretiyle geçici terhis edildiği kabul edilen sanığın, tutuklu kaldığı sürenin askerlik hizmetinden sayılıp sayılmayacağının ve muvazzaflık hizmet süresini tamamlayıp tamamlamadığının, diğer bir deyişle kesin terhis tarihinin yüklenen suçla ilişkin kamu davasının sonucuna göre belirlenecek olması karşısında, Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün 01.01.2004 tarihli ve 2004/45-45 E.K. sayılı kararı ile Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 12.07.2011 tarihli ve 2011/82-82 E.K. sayılı; 30.09.2010 tarihli ve 2010/93-91 E.K. sayılı; 12.06.2008 tarihli ve 2008/131-112 E.K. sayılı; 25.05.2006 tarihli ve 2006/122-120 E.K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, sanık hakkında atılı suçtan yargılama yapmaya askeri yargının görevli olduğu kabul edilerek, Başsavcılık itirazının kabulüne, Daire kararının kaldırılmasına ve Askeri Mahkemece verilen görevsizlik kararının bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy