Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2013/24 Esas 2013/20 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2013/ 24
Karar No: 2013 / 20
Karar Tarihi: 07.03.2013


(5271 S. K. m. 74, 150, 151, 156, 188) (1632 S. K. m. 91)

 

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan uyuşmazlık, CMK’nın 74/2’nci maddesi uyarınca görevlendirilen müdafiin, müteakip duruşmalara katılmamış ve hükmün yokluğunda kurulmuş olmasının bozmayı gerektirip gerektirmediği noktasındadır.

 

Daire; CMK’nın 74’üncü maddesi gereğince, sanığın cezai ehliyetinin ve askerliğe elverişlilik durumunun tespiti için adli gözlem altına alınmasına karar verilmesi nedeniyle görevlendirilen müdafiin, duruşmada hazır bulundurularak, adli gözlem sonucu hazırlanan raporlarla ilgili savunmasını yapabilme imkanı sağlanmadan hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması anlamında, hukuka mutlak olarak aykırılık teşkil ettiği görüşünde iken, Başsavcılık; CMK’nın 74/2’nci maddesi uyarınca görevlendirilen müdafiin, sadece adli gözlem işlemi için görevlendirilmiş olduğu, adli gözlem işlemi sonunda sanığın, kusur yeteneğini tamamen veya kısmen de olsa etkileyen (azaltan) bir akıl hastalığının ve kendisini yeterince savunamayacak derecede zihinsel olarak maluliyetinin bulunmadığının tespit edilmiş olması nedeniyle, CMK’nın 150/2’nci maddesi kapsamında resen bir müdafi görevlendirilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla müdafiin müteakip duruşmalara katılmamış ve müdafiin yokluğunda hükme ulaşılmış olmasının, nispi usul eksikliği olduğu görüşündedir.

 

Sanığa atılı “tehlikeli aletle üste fiile taarruza teşebbüs” suçunun sübutu halinde uygulanması talep edilen, ASCK’nın 91’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Taarruz veya taarruza teşebbüs silahlı olarak veya bir hizmet esnasında veya toplu asker karşısında veyahut silah ve tehlikeli bir alet ile yapılmış ise beş seneden, az vahim hallerde bir seneden aşağı olmamak üzere suçluya hapis cezası verilir.” hükmü öngörülmüştür. İddianamede eylem “az vahim” olarak da değerlendirilmemiştir.

 

CMK’nın 150’nci maddesinde, alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada, müdafii bulunmayan şüpheli veya sanığa istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirileceği emredilmiştir.

 

CMK’nın 151’inci maddesinde; 150’nci madde uyarınca görevlendirilen müdafiin, duruşmada hazır bulunmaması, duruşmadan çekilmesi veya görevini yerine getirmekten kaçınması halinde, derhal başka bir müdafi görevlendirilmesi yoluna gidileceği; 156’ncı maddesinde, şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevinin sona ereceği; 188’inci maddesinde de, Kanun'un zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiin duruşmada hazır bulunmasının şart olduğu, hüküm altına alınmıştır.

 

Askeri Mahkemece; hakkında yakalama kararı çıkarılan sanığın, huzurda bulunduğu ve tutuklanmasına karar verilen 14.01.2010 tarihli duruşmada, Avukat G.U.’nun zorunlu müdafi olarak hazır bulunduğu, duruşma tutanağında yer verilen bir keyfiyettir. Avukat G.U.’nun, müdafii olarak atanma prosedürüne tutanakta yer verilmemiş olduğundan, CMK’nın 150’nci maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca atanmış olduğu kabul edilmiştir.

 

Zorunlu müdafi olduğu kabul edilen Avukat G.U.’nun müteakip duruşmalara gelmemesi, kovuşturmanın sürdürülmesine engel teşkil edecek bir hukuka aykırılık olup, Askeri Mahkemece; CMK’nın 151’inci maddesinde öngörülen usule göre hareket edilmesini gerektirmekteyse de, 09.02.2010 tarihli müteakip duruşmada, sorgusu yapılmadan önce hakları hatırlatılan sanığın, müdafi yardımından faydalanmak istemediğini beyan etmiş olması yanında, aynı celsede tahliye edildiği ve ekseriyetle müteakip duruşmalara katılmış olduğu dikkate alındığında, kovuşturmanın başlangıçta atanan müdafii olmaksızın sürdürülmesinin nispi nitelikte bir hukuka aykırılık olduğu değerlendirilmiş, hükmün bozulması yoluna gidilmemiştir.

 

Diğer taraftan, Askeri Mahkemece; sanığın ceza sorumluluğu ve suç tarihlerinde askerliğe elverişliliği hususunda şüpheye düşülmesi nedeniyle, mütalaasına müracaat edilen Psikiyatri Uzmanının, sanığın müşahede altına alınması gerektiği yolundaki mütalaası üzerine, CMK’nın 74’üncü maddesi çerçevesinde olmakla birlikte, kısa karara 150’nci madde numarasına atıfta bulunulmak suretiyle atanan, Avukat A.S.A.’nın müteakip duruşmalara katılmadığı gibi, Askeri Mahkemece de bu hususta bir çaba gösterilmediği görülmektedir.

 

CMK’nın, 74’üncü maddesinde; sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenilmesinden sonra resmi bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına karar verilebileceği öngörülmüştür.

 

Madde de, müdafii bulunmayan sanık için müdafi görevlendirileceği ve gözlem altına alınma kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebileceği de belirtilmektedir. Ceza sorumluluğunun tespiti bir süreç olup, sürecin şüpheli yada sanığın akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunun ve bunun davranışları üzerindeki etkilerinin, taraflarca kuşku duyulmayacak şekilde ortaya konulması ile sonlanacağı açıktır.

 

Gözlem altına alınma işlemlerinin, sanık adına sanıkla birlikte, istemi aranmaksızın atanacak müdafi tarafından yürütülmesinin, gerek sanığın savunma hakkını etkili kullanması ve gerekse Kamunun adalet hizmetlerinin gerektiği gibi yürütülmemesinden kaynaklanabilecek sorumlulukların bertaraf edilmesi yönünden gerekli olduğu, kuşkusuzdur.

 

Bu gerekliliğin, sanığın ceza sorumluluğunun belirlenmesine ilişkin sürecin sonlanmasına kadar gözetilmesi gerektiğinden, sanık hakkında gözlem sonucu hazırlanan raporlarla ilgili beyanlarını aktarabilmesi için, zorunlu müdafiye imkan sağlanmamış olmasının, savunma hakkını engeller nitelikte, mutlak hukuka aykırı olduğu kabul edilmiş ve Başsavcılığın itirazının reddi yoluna gidilmiştir.

 

Sanığın, temyiz aşamasında kendisine müdafii atadığı dikkate alındığında, Askeri Mahkemece; yüzüne karşı yapılan 14.09.2010 tarihli duruşmada, CMK’nın 150’nci maddesi çerçevesinde atandığı belirtilen Av. A.S.A.’nın, zorunlu müdafii olduğu hususunda yanılgı içine girmiş olabileceği yolundaki Daire görüşüne, Daireler Kurulumuzca da iştirak edilmiştir. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy