Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/95 Esas 2012/131 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 95
Karar No: 2012 / 131
Karar Tarihi: 20.12.2012

(1632 S. K. m. 85)

Daire ile Askeri Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın sarf ettiği sözlerin üste hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.

Daire; küfrün muhatabının kendisine yumruk atan Hv.Svn.Çvş. İ.K. olduğunun aşikar olduğunu, dolayısıyla verilen beraat kararının esas yönünden bozulması gerektiğini kabul ederken;

Askeri Mahkeme; sanığın sarf ettiği sözün hangisi olduğu konusunda şüphe olduğunu, olayın gelişimine göre “Böyle işin anasını sinkaf ederim” sözünün, mağdura yönelik olmadığını, bu nedenle üste hakaret suçunun oluşmadığını kabul ederek, Dairenin bozma kararına direnmiş ve tekrar beraat kararı vermiştir.

Dosyadaki delillerden; 14.07.2007 tarihinde Hv.Svn.Er İ.Y. ile Hv.Svn.Er A.D.'nin kendi aralarında tartışmaya başladıkları, bir süre sonra bu tartışmaya mağdur Hv.Svn.Çvş. İ.K. ile sanığın karıştığı, bu sırada sanığın mağduru ayağı ile ittiği, mağdurun da sanığın yüzüne yumrukla vurduğu, bunun üzerine sanığın, kendi beyanına göre “Böyle işin anasını si...m”; bazı tanık ifadelerine göre ise “Senin ananı s..ederim” şeklinde sözler söylediği anlaşılmaktadır.

Üste hakaret suçu ASCK’nın 85’inci maddesinde düzenlenmiş olup, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı ve diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır. Hakaret suçunun oluşması için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir.

Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, söylenen sözlerin hakaret oluşturup oluşturmadığının tespiti için, sözün hangi şartlar altında söylendiğinin, failin ve mağdurun durumlarının, sözün söylenme sebebinin araştırılması ve olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 19.01.2006 tarihli, 2006/19-12; 26.12.2002 tarihli, 2002/105-105; 4.12.1997 tarihli, 1997/158-157 ve 20.01.1994 tarihli, 1994/11-8 Esas ve Karar sayılı kararları bu doğrultudadır).

Ayrıca, suçun sübutu için sadece sözün sarf edilmesi yeterli olmayıp, suçun manevi unsurunu oluşturan suç kastının da açıkça ortaya konulması gerekmektedir.

Somut olayda; sanığın beyanları ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, ifadeler arasında çelişkiler bulunduğu, iddia konusu sözlerin “Böyle işin anasını si...m” mi olduğu, yoksa “Senin ananı s... ederim” mi olduğu hususunda şüphe bulunduğu; kaldı ki, sanığın savunmasında beyan ettiği gibi, “Böyle işin anasını si...m” şeklinde sözler söylediğinin kabulü halinde dahi, bu sözleri, tartışan iki arkadaşını ayırmak için müdahale etmesi ve mağdurun kendisine yumrukla vurması sonrasında, doğrudan mağdura hitaben olmamak üzere ve içinde kaldığı durumdan yakınma amacıyla söylediği, mağdura hakaret kastının bulunmadığı, bu nedenle atılı suçun unsurları yönünden oluşmadığı sonucuna varıldığından; direnmek suretiyle verilen beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy