Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/91 Esas 2012/87 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 91
Karar No: 2012 / 87
Karar Tarihi: 21.06.2012

(5237 S. K. m. 42, 43, 44, 204) (765 S. K. m. 342, 350)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın dava konusu eylemlerinin askerlikten kurutulmak için hile yapmak suçunu mu, yoksa firar suçunu mu oluşturduğuna ilişkin bulunmaktadır.

Daire; sanığın dava konusu eylemlerinin bir bütün halinde askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu oluşturduğunu kabul etmişken, Başsavcılık; askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun oluşmayacağı, sanığın eyleminin firar suçunu gizlemeye yönelik olduğu ve firar suçunu oluşturduğu görüşündedir.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dava konusu olayların ortaya konulması gerekmektedir.
Dava Konusu Olaylar...Birliğinde görev yapmakta olan sanığın, 10.02.1999 tarihinde ...Asker Hastanesine sevk edilmesinden istifade ederek firar ettiği, Askeri Hastaneye müracaat etmediği;

Sanığın isteği üzerine babası M.P.'nin, 16.02.1999 tarihinde Nüfus Müdürlüğüne müracaat ederek, Ş.P. isimli bir oğlu olmadığı halde, o zamana kadar nüfusa kaydedilmemiş böyle bir oğlu varmış gibi, üzerinde sanık İ.P.’nin fotoğrafının bulunduğu Nüfus Cüzdanı Talep Belgesi ve buna istinaden 16.11.1982 doğumlu Ş.P. adına, 16.02.1999 tarihli sahte bir Mernis Doğum Tutanağı düzenlettiği; böylece sanık İ.P.’nin, 16.11.1982 doğumlu Ş.P. olarak sahte bir kimliğinin daha olduğu;

Sanığın Ş.P. olarak askerlik çağı geldiğinde, yoklama işlerinin, sanki kendisiymiş gibi sol gözü kör olan H.D. tarafından yapıldığı ve Diyarbakır Asker Hastanesinin 26.12.2001 tarihli ve 5745 sayılı raporuyla, askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği; rapor üzerindeki fotoğrafın sanığa ait olmadığında kuşku bulunmadığı;

Sanığın, İ.P. ismiyle, firar suçundan dolayı, 17.02.1999 tarihinden itibaren düzenli olarak arandığı; sürekli adres değiştirmekte olduğu, evi terk ettiği ve nerede olduğunun bilinmediği gerekçeleriyle bulunamadığı;

17.05.2007tarihli bir ihbar mektubuyla yapılan soruşturma sonunda olayın ortaya çıkarıldığı ve sanığın 08.09.2008 tarihinde hırsızlık suçlamasıyla yakalandığı; 09.09.2008 tarihinde M.A.D. kimliğiyle, 17.10.2008 tarihinde Ş.P. kimliğiyle tutuklandığı; Siverek Cumhuriyet Başsavcılığının 19.11.2008 tarihli iddianamesiyle, sanık hakkında, iftira, hırsızlık ve M.A.D. adına sahte nüfus cüzdanı tanzim ederek kullanmak suretiyle işlediği iddia olunan resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, 26.12.2001 tarihinde askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan açılmış olan soruşturmada Viranşehir Cumhuriyet Başsavcılığınca yetkisizlik kararı verilerek dava dosyasının Askeri Savcılığa gönderildiği;

Askeri Savcılık tarafından yapılan soruşturma sonunda; sanığın bu eylemleri nedeniyle, 10.02.1999 - 08.09.2008 tarihleri arasında firar suçunu, 26.12.2001 tarihinde askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu işlediği iddialarıyla kamu davaları açıldığı; aynı tarihlerde firar suçunu, 16.12.2001 tarihinde askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu işlediği kabul edilerek mahkumiyet hükümleri verildiği;

anlaşılmaktadır.

Değerlendirme

Oluş şekline göre; sanığın, 10.02.1999 tarihinde firar etmesinden sonra bir daha kıtasına katılmama düşüncesinde olduğu, bu düşüncesi doğrultusunda yakalanmamak için Ş.P. ismiyle kendisine sahte bir nüfus kaydı daha çıkarttırmak amacıyla 16.02.2009 tarihinden itibaren hileli beyan ve istemlerde bulunulmasını sağladığı, Ş.P. adına başlayan askerlik işlemlerinden de sahte rapor temin etmek suretiyle kurtulma yoluna gittiği görülmektedir.

Firar eylemi, 10.02.1999 tarihinde başlayıp, 08.09.2008 tarihinde yakalanmakla sona ermiş; Ş.P. ismiyle askerlikten kurtulmak için hile yapmak eylemleri ise, ...Nüfus Müdürlüğüne müracaat edildiği16.02.1999tarihinde başlayıp, sahte sağlık kurulu raporunun temin edildiği 26.12.2001 tarihine kadar yapılan çeşitli resmi işlemlerle devam etmiştir.

Kanuni tipiklik bakımından, sanığın davaya konu eylemleriyle firar suçunun kanuni unsurlarının oluştuğunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak, Askeri Mahkemece kabul edildiği gibi firar ve askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarının ayrı ayrı mı oluştuğu; Dairece kabul edildiği gibi bütün eylemlerin sadece askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu mu oluşturduğu, ya da Başsavcılık tarafından ileri sürüldüğü üzere sadece firar suçunun mu oluşacağı veya firar suçuyla birlikte başka bir suçun mu söz konusu olduğu hususlarının tartışılması, bunun için de fiil ve içtima kavramlarının incelenmesi gerekmektedir.

Fiil ve İçtima Kavramları

Genel olarak fiil; kişinin iradesi ürünü olan ve belli bir amaca yönelik olarak gerçekleştirilen insan hareketi olarak tanımlanmaktadır.

Suçun unsurları arasında mutlaka bir fiile yer verilmekte; suç teşkil eden her fiil bir hukuki değeri ihlal etmektedir. Hukuki anlamda suç teşkil eden ne kadar fiil varsa, o kadar suçun varlığı söz konusudur.

Bir fiilin, aynı hedefe yönelmiş ve kısa zaman aralığı içinde işlenmiş olmak şartıyla, birbirini izleyen birden fazla hareketle işlenmesi mümkündür. Buna karşılık, aynı hedefe yönelik olsalar bile, çeşitli faaliyetler arasında önemli bir zaman aralığı olduğu takdirde, birden çok fiilden ve dolayısıyla birden fazla suçun varlığından söz edilmesi gerekmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nun “Suçların İçtimaı” başlığı altında düzenlenmiş olan hükümleri kapsamında, kural olarak, fiil sayısı kadar suç bulunmakta ve her bir suçla ilgili olarak ceza tayini gerekmektedir. Ancak, TCK’nın 42, 43 ve 44’üncü maddelerinde düzenlenmiş olan, bileşik suç, zincirleme suç ve fikri içtima halleri, bu kuralın istisnasını oluşturmakta, sadece bu hallerde birden fazla fiil söz konusu olduğu halde gerçek içtima hükmü uygulanmamaktadır.

O halde, sanığın firar ve askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarına ilişkin olarak kabul edilen dava konusu eylemlerinin, bir fiil mi, yoksa birden fazla fiil mi oldukları ortaya konmalı ve ona göre hangi suçun veya suçların oluştuğu belirlenmelidir.

Firar suçunun koruduğu hukuki menfaatin askerlik hizmetinin aksatılmadan yerine getirilmesi, belgede sahtecilik suçlarının koruduğu hukuki menfaatin belgelere ve dolayısıyla kamu güvenine karşı güveni bozucu eylemlerin engellenmesi, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun koruduğu hukuki menfaatin ise askerlik hizmetinin yasanın öngördüğü herkes tarafından ve zamanında yapılması olduğu dikkate alındığında; sanığın davaya konu olan firar, hile veya sahtecilik eylemlerinin, farklı hukuki menfaatleri ihlal eden, firar suçu bakımından dokuz yıla yakın, hile veya sahtecilik eylemleri bakımından üç yıla yakın bir süreyi kapsayan ayrı ayrı fiiller olduğunda kuşku bulunmadığından, eylemlerin bir bütün halinde tek suçu oluşturduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır.

Bu sebeplerle, sanığın davaya konu eylemlerinin bir bütün halinde askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu oluşturduğu gerekçesine dayanan Daire kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Eylemlerin Nitelendirilmesi

Sanığın 10.02.1999 - 08.09.2008 tarihleri arasında firar suçunu işlediğinde kuşku bulunmadığından, Daire tarafından, bu suçtan verilmiş olan mahkumiyet hükmüyle ilgili olarak diğer yönlerden temyiz incelemesi yapılması gerekmektedir.

Kurulumuzca; iddianamede askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuna konu edilen eylemlerin bu suçu mu, yoksa resmi belgede sahtecilik suçunu mu oluşturacağı hususu tartışılmış; sanığın İ.P. olan asıl kimliğiyle firari asker olarak aranmaya devam edilmekte olması ve bu kimliğiyle askerlikten kurtulmasına yönelik bir hilenin söz konusu olmaması nedenleriyle, Ş.P. ismiyle sahte olarak kendisini ikinci defa nüfusa kaydettirmiş ve bu kişi adına askerliğe elverişli olmadığına ilişkin sahte rapor almış olmasının askerlikten kısmen de olsa kurtulmasına elverişli hileler olmadığı, dolayısıyla bu eylemlerinin askerliktenkurtulmak için hile yapmak suçunu değil, 765 sayılı TCK’nın 342 ve 350 veya 5237 sayılı TCK’nın 204 ve devamındaki hükümler kapsamında belgede sahtecilik suçlarını oluşturabileceği kabul edilmiştir.

Bu suçların askeri suç niteliğinde bulunmaması, askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olmaması ve asker kişi aleyhine işlenmemiş olması sebebiyle yargılama görevi adliye mahkemesine ait olduğundan, Askeri Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
Bu sebeple askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan verilmiş olan mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy