Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/5 Esas 2012/3 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 5
Karar No: 2012 / 3
Karar Tarihi: 12.01.2012

(1632 S. K. m. 66) (Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği m. 57, 58)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; izin süresini geçirmek suçundan yargılanmakta olan sanığın beyanları doğrultusunda yeterince araştırma yapılmış olmadığına ilişkindir.

Daire; maddi vakanın ve sanığın suç kastının açıklıkla belirlenebilmesi bakımından, yukarıda açıklanan hususların araştırılması gerektiğini kabul etmişken;

Başsavcılık; suçun niteliği, işleniş şekli ve mevcut kanıtlar itibarıyla araştırılması gereken bir husus bulunmadığı görüşündedir.

Uyuşmazlığın çözümü için, öncelikle dava konusu olayın ve mevcut kanıtların incelenmesi gerekmektedir.

Olayın Gelişimi ve Kanıtlar

Dosya içeriğine göre; askerlik görevini yapmakta olan sanığın,13.08.2007tarihinde saat 00.05’te, beş gün izinli olarak Ankara’yagönderildiği, izin süresi sonunda 18.08.2007 tarihinde saat 00.05’e kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 13.03.2008 tarihinde Çorum’da güvenlik kuvvetlerince yakalandığı anlaşılmaktadır.

Sanık, 19.03.2008 tarihinde Birlik Komutanlığınca alınan ifadesinde; dedesinin vefatı üzerine izne gittiğini, annesiyle babasının ayrı olduklarını, babasıyla pek fazla görüşmediğini, ancak izinde iken babasının borcunu kapatabilmesi için arabasını satarak paranın büyük kısmını ona verdiğini, daha sonra babasının kayıplara karıştığını, evlerinin kira olduğunu, evin geçiminin kendi üzerinde olduğunu, kendisinden başka bakacak kimse olmadığını, eşi hamile, annesi de sakat olduğu için onları bırakıp gelemediğini;

19.03.2008 tarihinde Askeri Savcı tarafından alınan ifadesinde; dedesinin vefatı üzerine izne gittiğini, annesiyle babasının ayrı yaşadıklarını, annesinin sağır ve dilsiz olduğunu, bir işte çalışamadığını, maddi sıkıntıları nedeniyle çalışmak zorunda kaldığını ve birliğine dönemediğini, beyan ettiği hususların birliğine dönmemek için geçerli mazeretler olmadığını bildiğini, bu sorunlarının askerden önce de bulunduğunu, yakalanıp 15.03.2008 tarihinde birliğine teslim edildikten sonra, anneannesinin ameliyat olacak olması ve ona refakat edecek kimse bulunmaması sebebiyle yine firar ettiğini, ameliyattan sonra 19.03.2008 tarihinde kıtasına döndüğünü;

19.03.2008 tarihinde tutuklama yargılaması sırasında Askeri Mahkemece alınan ifadesinde; ailevi problemlerinden ve maddi sıkıntılarından dolayı, ailesine, annesine ve kardeşlerine bakmak için dönemediğini;

16.05.2008 tarihinde Askeri Mahkemece yapılan sorgusunda; annesiyle babasının ayrı yaşadığını, iki evli ablası ve bir küçük kardeşi olduğu için sakat annesine bakacak kimse bulunmadığını, bu yüzden birliğine dönemediğini, önceki ifadelerinin doğru olduğunu ve tekrar ettiğini;

Beyan etmiş; temyiz dilekçesinde de, izin süresini geçirmesine mazeret olarak aynı hususları tekrar etmiştir.

Sanık, HAGB kararına konu olan suçuyla ilgili yargılamada; soruşturma aşamasında, evlenirken borçlandığını; borçlandığı kişinin tefeci olduğunun ortaya çıkması ve ailesini tehdit etmesi üzerine izne gittiğini, işlerini hallettikten, evini başka bir yere taşıdıktan ve biraz para kazandıktan sonra birliğine döndüğünü beyan etmiş iken, kovuşturma aşamasında; annesine bakacak kimsesi olmadığı için izinden dönemediğini, eşini kaçırıp annesinin yanına bıraktıktan sonra birliğine katıldığını ifade etmiştir.

Sanığın ikamet yeri olan Mahalle Muhtarı olan S.Ö. tarafından14.03.2008 tarihinde yazılmış olan yazıda; sanığın izine geldiği tarihten itibaren ailesiyle ilgilendiği, işitme engelli annesi ve hamile eşinin mağdur olmaması için birliğine dönemediği, babasının evi terk etmiş olduğu, eşi doğum yaptığında döneceğini beyan etmiş olduğu, ailesinin hiçbir sosyal güvencesi, geliri ve sanık dışında bakacak kimsesi olmadığı belirtilmiştir.

Askeri Mahkemece yazılan talimat üzerine, İlçe Emniyet Müdürlüğünce mahallinde yapılan araştırma neticesinde tanzim edilen27.10.2008 tarihli tutanakta; sanığın eşinin 25.05.2008 tarihinde doğum yaptığı, annesinin duyma ve konuşma özürlü olduğu, Mayıs 2007 ayında rahatsızlandığı, ancak sosyal güvencesi olmadığı için bir sağlık kurumuna gitmediği, babasının Nisan 2007 ayında evi terk ettiği, nereye ve neden gittiğini bilen olmadığı bilgilerine yer verilmiştir.

Sanığın annesi olan H.G. hakkında Büyükşehir Belediye Hastanesi Sağlık Kurulunca düzenlenmiş olan 18.12.1997 tarihli raporla; annesinin, sağır, dilsiz ve %50 oranında sakat olduğu belirlenmiştir.

Aile nüfus kaydına göre; sanığın, temadi süresi içinde 04.10.2007 tarihinde evlendiği, yakalanmasından iki buçuk ay sonra 29.05.2008 tarihinde bir oğlu olduğu, anne ve babasının, yakalanmasından altı buçuk ay sonra 25.09.2008 tarihinde boşandığı, iki ablasının evli olduğu ve 17.05.1996 doğumlu bir erkek kardeşi bulunduğu anlaşılmaktadır.

Sanığın geçmişteki durumuna bakıldığında;

-29.12.2006- 05.01.2007 tarihleri arasında yedi gün,

- 20.01.2007 - 29.01.2007 tarihleri arasında dört gün yol süresi hariç olmak üzere beş gün,

-06.04.2007- 09.04.2007 tarihleri arasında üç gün,

-07.07.2007- 12.07.2007 tarihleri arasında beş gün,

olmak üzere, daha önce yirmi gün izin kullanmış olduğu;

Bu izinlerinden ikisinden daha zamanında dönmediği,

- 29.01.2007 - 04.02.2007 tarihleri arasında işlediği kısa süreli izin süresini geçirmek suçundan dolayı, .Komutanlığı Disiplin Mahkemesinin 11.06.2007 tarihli kararıyla on gün oda hapsi cezasıyla cezalandırıldığı;

-09.04.2007- 05.06.2007 tarihleri arasında işlediğiizinsüresinigeçirmek suçundan açılan davada, bu davayla birleştirilerekyapılanyargılama sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,

sivilde sabıkasının bulunmadığı görülmektedir.

İzin Süresini Geçirmek Suçu ve Özür Kavramı ASCK’nın 66/1-b maddesinde:“Kıt’asından veya göreviniyapmakta olduğu yerden izin, istirahat veya hava değişimi alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur bulundukları günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak gelmeyenler”in cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Maddeyle, izin, istirahat veya hava değişimi sebebiyle görev yerinden ayrılanların, belirli süre içinde ve özürsüz olarak dönmemeleri hali cezalandırılmaktadır. Suçun koruduğu hukuki menfaat, askerlik hizmetinin, kanuna uygun ve istikrarlı olarak zamanında yerine getirilmesi, hizmetin aksamasına sebebiyet verilmemesidir.

Hangi hallerin özür olarak kabul edilebileceğimaddedetanımlanmamış; TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 57 ve 58’inci maddelerinde, izinli bulunan personelin zamanındakıtasınadönememesine ilişkin haller:

- zamanında dönmeyi engelleyecek şekilde sıhhi mazeret,

- aile fertlerinden birinin ağır hastalığı veya ölümü,

- kaza, doğum,

- yangın gibi beklenmeyen felaketler,

- hava, yol ve nakil araçlarından kaynaklanan gecikmeler, olarak belirlenmiş ve bu durumlarda neler yapılmasıgerektiği gösterilmiştir.

Askeri Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarıyla, Yönetmelikte gösterilen bu haller ile; bunlara benzerlik gösteren, beklenmeyen ve aniden ortaya çıkan durumlar, sanığın ortaya koyduğu davranışlarla birlikte değerlendirilmek suretiyle özür olarak kabul edilmektedir.

(Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun; 24.02.2011 tarihli ve 2011/17-17 sayılı; 17.05.2007 tarihli ve 2007/60-58 sayılı; 12.10.2006 tarihli ve 2006/164-166 sayılı; 26.05.2005 tarihli ve 2005/52-48 sayılı kararları)

Değerlendirme ve Kabul

Bu kapsamda; sanığın dedesinin vefatı sebebiyle izne gönderilmesi, izin süresi içinde beklenmedik bir durumla karşılaşmaması, annesinin sakatlık durumunun ve ailesinin maddi durumunun zayıflığının yeni bir gelişme olmaması, eşiyle evliliğinin temadi süresi içinde gerçekleşmesi, yakalandığı yerin ailesinin ikamet ettiği yer olan Ankara değil, Çorum olması, bu eyleminden önce iki kez daha izinden zamanında dönmemiş bulunması, temadi süresinin yedi aya yakın bir süre olması, eylemin yakalanmakla sona ermesi ve birliğine katılma gibi bir düşünce içinde olmaması hususları birlikte değerlendirilmek suretiyle, dava konusuolaya ve sanığın davranışlarına bakıldığında; izin süresinin geçirilmesine neden olarak gösterilen hususların beklenmeyen ve aniden ortaya çıkan hususlar olmadığı, ailevi sıkıntıların önceden beri bilinen ve yaşanan sorunlar olduğu, sanığın kabul edilebilir bir mazereti bulunmadığı ve Daire kararında gösterilen hususların araştırılması halinde edinilmesi olası bilgilerin de bu sonucu değiştirmeyeceği sonucuna varılmaktadır.

Bu sebeplerle, hukuka aykırı olan Daire kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy