Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/33 Esas 2012/32 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 33
Karar No: 2012 / 32
Karar Tarihi: 01.03.2012

(1632 S. K. m. 82, 87, 88, 91, 146) (5237 S. K. m. 21, 257)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen emre itaatsizlikte ısrar suçunun sübuta erip ermediğine ilişkindir.

Daire; sanığa yüklenen suçun sübuta ermediğini, beraat hükmünün isabetli olduğunu kabul ederken;

Başsavcılık; sanığın emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediğini belirterek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dava dosyasındaki delillerden; Manisa/Akhisar’daki birliğinde askerlik hizmetini yapan sanığın, 20.03.2010 tarihinde saat 21.30 civarında, silahla tehdit suçunun mağduru Hv.Svn.Er M.T. ile koğuşta tartıştığı, bu sırada mağdurun sanığın yakasından tuttuğu, koğuşta bulunan Hv.Svn.Onb. R.K.’nin araya girerek tarafları ayırdığı ve sanığı koğuştan çıkardığı, bu olaydan kısa bir süre sonra, 22.00-24.00 saatleri arasındaki nöbetine gitmek üzere doldur-boşalt istasyonuna götürülen sanığın, silahını tam dolduruşa getirerek koşar vaziyette koğuşlar bölgesine gittiği ve koğuş koridorunda mağdura hitaben "Çık dışarı, öldüreceğim seni" diye bağırdığı, olay yerinde bulunanların sanığı ikna etmeye çalıştıkları esnada, sanığın silahını çenesine dayayarak, “Kendimi öldüreceğim, yaklaşmayın, ben bunu hak etmedim” diye bağırdığı, sanığın bir anlık dalgınlığından istifade edilerek silahın elinden alındığı anlaşılmakta, esasen bu konuda Daire ile Başsavcılık arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

ASCK’nın 87’nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde “Hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişiler ... cezalandırılırlar.” şeklinde tanımlanan emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşması için; hizmete ilişkin bir emrin bulunması, emrin hiç yapılmaması ve suç işleme kastı ile hareket edilmiş olması gerekmektedir.

Emre itaatsizlikte ısrar suçunun manevi unsuru, astın itaatsizlik kastıyla hareket ederek emri hiç yapmamasıdır. Kast, kişi ile işlediği fiil ve neticesi arasında manevi bir bağ kurmaktadır. TCK’nın “Kast” başlıklı 21’inci maddesinin ilk fıkrasında; “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, failin kasten hareket etmiş sayılabilmesi için, yasal tanımda yer alan tüm unsurları “bilmesi” ve “istemesi” gerekmektedir. Somut olayda, sanığın kastı, tebellüğ ettiği hizmet emrine aykırı davranmaktan ziyade, tartıştığı mağdur Hv.Svn.Er M.T.’ye silahla zarar vermeye yöneliktir. Olayın meydana geliş şekli itibarıyla, sanığın amacı silahla tehdit suçuna yönelik olduğundan, gerçekleşen emre itaatsizlik halinin kaynaştığı amaç suç içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Esasen, Askeri Ceza Kanunu uygulamasında; silahlı iken itaatsizlik (ASCK. 88), silahlı iken tehdit (ASCK. 82), silahlı olarak amire ve üste fiilen taarruz (ASCK. 91/2), silahları ve cephanesi hakkındaki dikkatsizlik ve emirlere riayetsizlik (ASCK. 146) suçlarında genellikle, sanığa silah konusunda tebliğ edilmiş emirler de bulunmakta, buna rağmen silahla bu suçlar işlendiğinde “Amaç suç” dışında ayrıca kendini emre itaatsizlikte ısrar şeklinde gösteren “Araç suçtan” dolayı ayrı bir ceza verilmeyip, bu durum “Suçun unsuru” ya da “Cezayı artıran hal” olarak kendini göstermektedir. Ancak, amaç suçun bulunmadığı durumlarda, şartları bulunuyorsa emre itaatsizlikte ısrar suçu oluşacaktır.

Bu nedenlerden dolayı, sanığın, olayın oluş biçimine göre; doğrudan silahla tehdit kastıyla hareket ederek eylemini gerçekleştirdiği olayda, başkaca cezai sorumluluk gerektirecek davranışı olmadığı sonucuna varıldığından, Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy