Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/19 Esas 2012/23 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 19
Karar No: 2012 / 23
Karar Tarihi: 16.02.2012

(1632 S. K. m. 12, 87) (211 S. K. m. 6, 7, 8, 16)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen emre itaatsizlikte ısrar suçunun sübuta erip ermediğine ilişkindir.

Daire; sanığa yüklenen suçun sübuta ermediğini, mahkumiyet hükmünün isabetli olmadığını kabul ederken;

Başsavcılık; sanığın emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediğini belirterek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dava dosyasındaki delillerden; sanığın, kapalı mekanlara ve koğuşa dolu silahla girilmeyeceğine ve buralarda silaha dolu şarjör takılmayacağına, keza, emirsiz doldur-boşalt yapılmayacağına dair askeri hizmete ilişkin emirlerden usulüne uygun biçimde haberdar edilmesine karşın, 06.02.2009 günü saat 12.30 sıralarında ağlayarak koğuşa girdiği, P.Çvş. Ö.Ş.’ye ait G3 piyade tüfeği ile buna ait bir adet dolu şarjörü izinsiz alarak içinde 20-25 erbaş ve erin bulunduğu koğuşta tam dolduruş yaptığı, koğuşta bulunan P.Er O.Y.’nin “Nereye gidiyorsun?” diyerek müdahale etmek istemesi üzerine, sanığın, 3-4 metre mesafeden silahı bu kişiye yönelttiği ve “Çık önümden seni vururum, karışma” diyerek mağduru uzaklaştırdığı, akabinde Bölük Komutanının bulunduğu yere gelen sanığın, tüfeğini çapraz vaziyette tutup “Kendimi vuracağım” şeklinde sözler sarf ettiği ve odada bulunan personelin müdahalesi sonrası silahın elinden alındığı anlaşılmakta, esasen bu konuda Daire ile Başsavcılık arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.

ASCK’nın 87’nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde “Hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişiler ... cezalandırılırlar.” şeklinde tanımlanan emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşması için; hizmete ilişkin bir emrin bulunması, emrin hiç yapılmaması ve suç işleme kastı ile hareket edilmiş olması gerekmektedir.

Hizmet; TSK İç Hizmet Kanunu’nun 6’ncı maddesinde, “Kanunlarla nizamlarda yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlarla, amir tarafından yazı veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir.”;

ASCK’nın 12’nci maddesinde de, “Bu kanunun tatbikatında (hizmet) tabirinden maksat gerek malum ve muayyen olan gerek bir amir tarafından emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılmasıdır.” şeklinde tanımlanmıştır.

TSK İç Hizmet Kanunu’nun 7’nci maddesine göre vazife ise, “Hizmetin icabettirdiği şeyi yapmak veya men ettiği şeyi yapmamak”tır.

Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 16.06.2011 tarihli ve 2011/6763 sayılı kararında belirtildiği gibi; ASCK’nın 12’nci maddesindeki “Malum ve muayyen olan askeri vazife”yi, kanunlarda yapılması veya yapılmaması açıkça gösterilmiş olan hususlar olarak; “Bir amir tarafından emredilen vazife”yi ise, kanunlarda ve nizamlarda açıkça gösterilmeyip yetkililerin takdirlerine bırakılan hususlar şeklinde anlamak gerekmektedir.

Amir tarafından verilecek emrin niteliğine ve emir verirken nelere dikkat edileceğine ilişkin olarak da, TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 30’uncu maddesinde, “Emirler açık, kısa ve kesin olmalı ve astın verilen emri tamamen anlayacağına ve anladığına dair emir veren amire kanaat gelmelidir. ...”;

33’üncü maddesinde, “Emirlerin, hizmete müteallik olması (Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu madde 8 ve 16) ve kanun ve nizamları ihlal etmemesi şarttır. ...”; hükümleri yer almaktadır.

Bu düzenlemelere göre, suça konu emrin askeri hizmete ilişkin olmasının yanı sıra, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 8 ve TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 30’uncu maddeleri çerçevesinde açık, kısa, kesin ve anlaşılır nitelikte olması da gerekmektedir.

Bu nedenle; istenilen davranışın “hizmete ilişkin emir” olarak kabul edilebilmesi için; askeri hizmet gerekleriyle istenilmiş olması, doğrudan kişiye yöneltilerek somutlaştırılması, kanunlarda bu eylem karşılığında bir yaptırım öngörülmemiş olması gerekmektedir.

Somut olayda, sanığa tebliğ edilen emirlerin içeriği incelendiğinde, erbaş ve erlerin birlik içerisindeki silah, teçhizat ve cephaneleriyle ilgili olarak, hangi tedbirlere uymaları ve hangi davranışlardan kaçınmaları gerektiğinin belirtildiği, böylece, silah kazalarının önüne geçilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Sanığın, kendisine yöneltilerek somutlaştırılan, koğuş ve kapalı mekanlara dolu silahla girilmeyeceğine ve dolu şarjörün silaha takılmayacağına ve buralarda doldur-boşalt yapılmayacağına ilişkin, hizmete ilişkin emirlere aykırı hareket ederek; koğuşta bir arkadaşının ranzada asılı bulunan silahını aldığı, bu silaha bir adet dolu şarjör takarak tam dolduruş yaptığı, böylece emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği, anlaşılmaktadır. Sanığın, bu aşamadan sonra, silahı kullanarak gerçekleştirdiği diğer eylemin (tehdit fiilinin) ise başkaca cezai sorumluluk gerektirecek davranış olduğu sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının kabulü ile, Daire kararının kaldırılmasına, dava dosyasının, emre itaatsizlikte ısrar suçuyla ilgili olarak temyiz incelemesine devam edilmek üzere Daireye iadesine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy