Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/140 Esas 2012/136 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 140
Karar No: 2012 / 136
Karar Tarihi: 27.12.2012

(5237 S. K. m. 250, 257)

Daire ile Askeri Mahkeme arasında ortaya çıkan uyuşmazlık, sanığa atılı eylemin vasfı ve bu vasfa bağlı olarak yargılamayı yapmakla görevli yargı yerinin neresi olacağı noktasındadır.

Birlik Mal Saymanı olarak görevli sanık J.Ord.Bçvş. Ü.N.’nin, ...Komutanlığına ait hizmet binası ve müştemilatı inşasını yüklenen, ...İnşaat firmasının ortaklarından A.Ö.'yü, piyasaya 40.000 TL civarında borçlandıklarından bahisle, "hak ediş dosyasını 45 gün bekletebileceğini, bu konuda yetkisinin olduğunu" beyan ederek zorlayıp, öncelikle 4.000 TL para verilmesini temin ettiği, bilahare sanık tarafından aynı şekilde yeniden para talep edilmesi ve müştekinin sanıktan şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma sonunda, 03.03.2010 tarihinde müşteki A.Ö.'nün iş adresinde gerçekleştirilen suçüstü işleminde, seri numaraları önceden tespit olunmuş 8.000 TL paranın şüpheli J.Ord. Bçvş.Ü.N.'nin üzerinde tespit edildiği anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkemece, eylemin irtikap suçunu oluşturabileceği kabul edilerek, atılı suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanığın Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmiş olması sebebiyle yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğundan bahisle, görevsizlik kararı verilmiş iken, Dairece, eylemin suç tarihindeyürürlükte olan TCK’nın 257/3’üncü maddesinin yollamasıyla 257/1’inci maddesinde öngörülen görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunu oluşturabileceği kabul edilmiştir.

TCK’nın 250’nci maddesinin birinci fıkrasında, “Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü yer almaktadır.

Mal Saymanı olan sanığın; müştekiye, firmanın hak edişlerini bekletebileceğini, işlerini engelleyebileceğini, firmayı zor durumda bırakabileceğini ima ederek beyanda bulunması ve müştekiden para aldığı tarihler itibarıyla henüz ihale sürecinin tamamlanmamış, süreçteki yetki ve görevinin sonlanmamış olması birlikte değerlendirildiğinde, eyleminin sübutu halinde, zarara uğratma iddiasının zorlayıcı olması ve müştekinin sanığın bu baskısının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması nedeniyle, “icbar” koşulu gerçekleşmiş olacaktır.

Kamu görevlisi olan sanığın, Birlik Mal Saymanlığı görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak müştekiyi kendisine para vermeye mecbur bırakması dikkate alındığında, sübutu halinde eylemi “irtikap” suçuna vücut vereceğinden; askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlediği iddia olunan üzerine atılı “irtikap” suçuyla ilgili davaya asker kişi olma halinin devamı süresince askeri mahkemede bakılabilecektir.

Sanığın, 14.07.2010 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılarak, asker kişi statüsü sona erdiğinden ve askeri mahkemelerde yargılanmasını gerektiren ilginin kesilmesi nedeniyle, askeri bir suç olmayan ve askeri bir suça da bağlı bulunmayan üzerine atılı “irtikap” suçuyla ilgili davaya askeri mahkemenin bakma görevi sona erdiğinden, Askeri Mahkemece, davaya adli yargı yerinde bakılması gerektiğinin kabulüyle verilen ve hukuka uygun bulunan görevsizlik kararının onanması gerekmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy