Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/126 Esas 2011/125 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 126
Karar No: 2011 / 125
Karar Tarihi: 29.12.2011

(1632 S. K. m. 66) (Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği m. 57, 58)

Daire ve Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, iki ayrı izin tecavüzünde bulunan sanığın, suç tarihlerinde kabul edilebilir özrünün bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Daire; sanığın, suç tarihlerinde özrü olup olmadığının tespiti için, annesinin rahatsızlığıyla ilgili olarak, ifadelerinde geçen hususların doğruluğunun araştırılmasının gerekli olduğunu kabul ederken, Başsavcılık; noksan soruşturmanın bulunmadığını, dava dosyasına giren belgelerin ve ifadelerin, sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükümleri için yeterli olduğunu belirterek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Sanığın, Isparta’da bulunan birliğinde temel askerlik eğitimini tamamladıktan sonra 8.8.2010 tarihinde saat 11.00 civarında 7 gün süreyle dağıtım iznine gönderildiği, izin süresi sonunda 15.8.2010 tarihinde saat 11.00’e kadar dağıtım olduğu birliğe katılması gerekirken katılmadığı, 21.8.2010 tarihinde saat 17.45’te kendiliğinden birliğine katıldığı, 29.9.2010 tarihinde, 6 günü yol müddeti olmak üzere toplam 16 gün süreyle izne gönderildiği, aynı gün Kabul ve Toplanma Merkezine başvurduğu, 30.9.2010 tarihinde izne ayrıldığı, izin süresi sonunda 15.10.2010 tarihinde saat 24.00’e kadar birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 27.10.2010 tarihinde kendiliğinden Diyarbakır Kabul ve Toplanma Merkezine katıldığı anlaşılmakta, esasen bu konuda Daire ve Başsavcılık arasında bir ihtilafta bulunmamaktadır.

ASCK'nın 66/1-b maddesi hükmüne göre, kıtasından veya görevi icabı bulunmak zorunda olduğu yerden izin alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur oldukları günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak gelmeyenler izin tecavüzü suçunu işlemiş sayılırlar.

Ancak, özür kavramı Kanunda tanımlanmamış olup, Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 57 ve 58’inci maddelerinde sayılan ve bunlara benzerlik arz eden durumlar yasal ve geçerli özür olarak kabul edilmektedir. Sanık tarafından özür olarak ileri sürülen hususların, askerlik hizmetine üstün tutulabilir nitelikte bulunup bulunmadığı, beklenen bir durum olup olmadığı, aniden ortaya çıkıp çıkmadığı, sanığın özür nedeniyle ne kadar süreyle birliğinden ayrı kaldığı, birliğine katılmakta geciktiği süre içinde özür oluşturan hali gidermeye ve bir an önce birliğine katılmaya yönelik olarak ne gibi davranışlar sergilediği dikkate alınarak, her somut olayda sanığın suç işleme kastı ile hareket edip etmediğinin tartışılıp irdelenmesi gerekmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 24.2.2011 tarihli, 2011/17-17; 17.5.2007 tarihli, 2007/60-58; 12.10.2006 tarihli, 2006/164-166; 26.5.2005 tarihli, 2005/52-48; 8.1.2004 tarihli, 2004/3-1; 13.11.2003 tarihli, 2003/88-95; 16.10.2003 tarihli, 2003/74-81; 8.5.2003 tarihli, 2003/51-50; 27.3.2003 tarihli, 2003/27-29 ve 4.10.2001 tarihli, 2001/80-84 Esas ve Karar sayılı kararları da bu yöndedir).

Somut olaylarda, sanığın, iki ayrı izin tecavüzü suçuyla ilgili olarak, altı gün içerisinde birliğine dönmediği sabit ise de;

Suç tarihleri kısa olan sanığın, sorgusunda belirttiği gibi annesinin kanser hastası olup olmadığı, hasta ise bu hastalığın hangi tarihten itibaren bilindiği, sosyal güvencelerinin olup olmadığı, annesinin tedavisinin ne şekilde ve nerede yapıldığı, suç tarihlerinde rahatsızlığın boyutu ve tedavisi için ne tür girişimler yapıldığı gibi hususlara ilişkin beyanlarının ve gerektiğinde olayla ilgili bilgisi olan tanıkların bu konudaki bilgi ve görgülerinin ayrıntılı olarak tespiti ve mahallinden kolluk marifetiyle iddiaların araştırılmasından sonra, suç tarihlerinde kabul edilebilir bir özrünün bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy