Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2012/100 Esas 2012/97 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2012/ 100
Karar No: 2012 / 97
Karar Tarihi: 05.07.2012

(2709 S. K. m. 38) (1632 S. K. m. 15, 136) (477 S. K. m. 52) (5237 S. K. m. 7) (Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği m. 624, 626, 634, 635) (AYDK 23.10.2008 T. 2008/182 E. 2008/171 K.) (AYDK 21.10.2004 T. 2004/151 E. 2004/139 K.)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kabul edilen eyleminin nöbet sırasında işlenip işlenmediğine ve buna göre hangi suçu oluşturacağına ilişkin bulunmaktadır.

Daire; eylemin nöbet hizmeti bittikten sonra işlendiğini ve emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturduğunu kabul etmişken, Başsavcılık;eylemin henüz nöbet hizmeti tamamlanmadan işlendiği ve unsurları itibarıyla zarara sebebiyet veren nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçunun oluştuğu görüşündedir.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dava konusu olayın ortaya konması, daha sonra sanığın eylemini işlediği sırada Askeri Ceza Kanunu kapsamında nöbetçi olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Dava Konusu Olay ve Kabul

Dosyada mevcut kanıtlara göre; askerlik görevini yapmakta olan sanığın, 24.08.2009 tarihinde, 18.30 - 20.30 saatleri arasında İNS Benzinlik Kule Nöbetçisi olarak görevli olduğu; Nöbet Özel Talimatına göre nöbet esnasında silahın yarım dolduruşta ve emniyette olması gerektiği, ayrıca sanığa daha önce tebliğ edilmiş olan emirlerle; Doldur - Boşalt istasyonu dışında doldurma ve boşaltma işlemi yapılmayacağı, emir verilmeden tam dolduruş yapılmayacağı ve yarım dolduruş halinde iken silahın daima emniyette bulundurulacağı hususlarının düzenlenmiş olduğu; nöbet bitiminde Koğuş Nöbetçi Onbaşısı olarak görevli olan Topçu Çvş. H.Ç. tarafından bir sonraki nöbetçilerle değişim yapıldıktan sonra, nöbet mahallinde bulunan iki adet sahte nöbetçi maketinin yedek mevzilere götürülmesinin gerektiği; sanıkla birlikte nöbetini devretmiş olan Topçu Er İ.A. ile Topçu Çvş. H.Ç.’nin, bir adet maketi, birlikte güneydeki yedek kuleye; sanığın ise, yalnız olarak bir adet maketi kuzeydeki yedek kuleye yerleştirmek üzere ayrıldıkları; sanığın, aksi kanıtlanamayan beyanlarına göre; gittiği bölgenin karanlık olması sebebiyle korktuğu için silahına tam dolduruş yaptığı; nöbetçi maketlerinin konulmasından sonra sanıkla diğer nöbetçilerin buluşarak birlikte doldur boşalt istasyonuna gittikleri sırada, sanığın çapraz tutuşta ve namlusu aşağıya doğru olan silahını askı kayışından çekerek yukarıya doğru çekmek istediği sırada silahın bir el ateş aldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın temel noktası, sanığın silahına tam dolduruş yaptığı ve emniyetini açtığı sırada nöbetçi sayılıp sayılmayacağıdır.

ASCK’nın, “Nöbetçi, karakol, devriyenin tarifi” başlığı altındaki 15’inci maddesinde:

“1) Bu kanunun tatbikatında nöbetçi hazarda ve seferde emniyet, muhafaza, disiplin, tarassut maksatlarıyla silahlı olarak bir yere konulan ve muayyen bir talimatı bulunan tek veya çift askerdir.

2)Karakol hazarda ve seferde aynı maksatlarla konulan ve bir amir emrinde bulunan silahlı bir kısım askerdir.

3)Devriye hazarda ve seferde aynı maksatlarla muayyen bir mıntıkada seyyar olarak vazife yapan bir veya daha ziyade silahlı askerdir.”

hükmü yer almakta olup; bu hükümle, Askeri Ceza Kanununa göre nöbetçi, karakol ve devriyenin tanımı yapılmaktadır.

TSK İç Hizmet Kanunu’nun 78’inci maddesinde de, bu hükme paralel bir düzenleme bulunmaktadır.

ASCK’nın 15’inci maddesine göre bir asker kişinin nöbetçi olarak kabul edilebilmesi için:

a) Emniyet, muhafaza (Koruma, saklama), disiplin ve tarassut (Gözleme, gözetleme) amaçlarıyla görevlendirilmiş olması

b) Silahlı olması

c) Görev yerinin belli olması

d) Belirli bir talimatının bulunması

gerekmektedir.

Sanığın, silahına dolduruş yaptığı ve daha sonra dikkatsizliği sonucu silahının bir el ateş aldığı sırada, Koğuş Nöbetçi Onbaşısının komutasında İNS Benzinlik Kule Nöbetçiliği görevini kendisinden sonraki nöbetçiye devretmiş ve daha sonraki görevleri yapmakta olduğunda kuşku bulunmadığından, ASCK’nın 15’inci maddesi kapsamında nöbetçi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 624, 626, 634 ve 635’inci maddeleri, nöbetçi kıtasının ne şekilde teşekkül edeceğine, nöbet öncesi ve sonrasına ilişkin idari düzenlemeler olup; ASCK’nın 15/1 ’inci maddesinde tanımlanmış olan, nöbetçi, karakol ve devriye tanımlarını genişletici nitelikleri bulunmamaktadır. Bu, Anayasa’nın 38 ve TCK’nın 7’nci maddelerinde yer alan suçların kanuniliği ilkesinin zorunlu bir gereğidir.

As.Yrg.Drl.Krl.nun; 23.10.2008 tarihli ve 2008/182-171 ve21.10.2004tarihli ve 2004/151-139 sayılı kararlarında da benzer kabullere yer verilmiştir.

Bu açıklamalar kapsamında, sanığın eyleminin ASCK’nın 136’ncı maddesinde yazılı suçu oluşturduğuna dair tebliğname görüşü yerinde olmamakla birlikte; emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşup oluşmayacağının da tartışılması gerekmektedir.

Yukarıda anlatıldığı üzere; aksi kanıtlanamayan beyanlarına göre, sanığın, gittiği bölgenin karanlık olması sebebiyle korktuğu için silahına tam dolduruş yaptığı; nöbetçi maketlerinin konulmasından sonra sanıkla diğer nöbetçilerin buluşarak birlikte doldur boşalt istasyonuna gittikleri sırada, sanığın çapraz tutuşta ve namlusu aşağıya doğru olan silahını askıkayışından tutarak yukarıya doğru çektiği sırada, istem dışı olarak silahının bir el ateş aldığı anlaşılmaktadır.

Sanık, silahını bir saldırıya uğrayabileceği düşüncesiyle, bilerek ve isteyerek tam dolduruş haline getirmiş; ancak, dikkatsizlikle ve tedbirsizlikle ateşlemiştir. İç Hizmet Kanunu'nun 90’ıncı maddesi uyarınca meşru müdafaa halinde silahını kullanma yetkisine sahip olan sanığın, nöbet kulelerinin bulunduğu yerin özelliği dikkate alındığında, yalnız başına gittiği yedek mevzi bölgesinde gece vaktinde her an bir saldırıya uğrayabileceği endişesine kapılarak, önlem amacıyla silahını tam dolduruş haline getirmiş olmasında suç kastının varlığının kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Silahın emniyetinin açılması, ateşlenmesi eylemlerinin de bilerek ve isteyerek yapılmamış olması sebebiyle, emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşumu için gerekli olan kasıt unsurunun bulunmadığı ve dolayısıyla bu suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte; sanığın, nöbetçi onbaşının nezaretinde doldur - boşalt istasyonuna giderken, dikkatsiz ve tedbirsiz davranışları sonucu tam dolduruş halindeki silahının bir el ateş almasına ve bir merminin sarf edilmesine sebep veren eylemi, 477 sayılı Kanun'un 52’nci maddesi kapsamında hizmete mahsus eşyanın harap olmasına sebebiyet vermek suçunu oluşturabileceğinden, Askeri Mahkemece görevsizlik kararı verilerek, bu suçtan dolayı yargılama yapılması için dava dosyasının yetkili Disiplin Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

Bu sebeplerle, Askeri Yargıtay Başsavcılığının kabule değer görülmeyen itiraz sebeplerinin reddine, itiraz istemine atfen ve resen Daire kararının kaldırılmasına ve suç niteliğine bağlı görev yönünden hukuka aykırı olan mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy