Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/92 Esas 2011/88 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 92
Karar No: 2011 / 88
Karar Tarihi: 22.09.2011

(1632 S. K. m. 66) (477 S. K. m. 50) (3269 S. K. m. 5, 12)

Daire ile Askeri Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın eyleminin ASCK’nın 66/1-a maddesi kapsamında firar suçunu mu, yoksa 477 sayılı Kanun'un 50/A maddesi kapsamında kısa süreli kaçma suçunu mu oluşturduğuna ilişkin bulunmaktadır.

Daire, sanığa dönüş için yol süresi tanınması gerektiği, bu takdirde eylemin kısa süreli kaçma suçunu oluşturacağı görüşünde iken; Askeri Mahkeme, yol süresi tanınmasının mümkün olmadığı ve eylemin firar suçunu oluşturduğu görüşündedir.

Dosyada mevcut kanıtlara göre; . konuşlu bulunan birliğinde uzman erbaş olarak görevli bulunan sanık P.Uzm.Çvş. H.T.’nin, sözleşme yenilemeye esas sağlık kurulu raporu almak üzere; 18.07.2008 tarihinde Şırnak 30 Yataklı Seyyar Cerrahi Hastanesine, 20.07.2008 tarihinde Diyarbakır Asker Hastanesine sevk edildiği, 21.07.2008 tarihinde Diyarbakır'a geldiği, 22.07.2008 tarihinde Hastaneye kayıt yaptırmakla beraber, bu tarihten sonra Diyarbakır Asker Hastanesinde herhangi işlem yaptırmayıp 31.07.2008 tarihinde kendiliğinden birliğine katıldığı anlaşılmaktadır.

Sanığın bu eyleminin, Tabur Komutanlığının 21.08.2008 tarihli yazıyla bildirilmesi üzerine, Komutanlığının 25.08.2008 tarihli yazısıyla; 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 12 ve Uzman Erbaş Yönetmeliği’nin 13’üncü maddeleri uyarınca, yedi gün ve daha uzun süre göreve gelmemiş olması sebebiyle, sözleşmesi 30.07.2008 tarihi itibarıyla feshedilmiştir.

Sanık, dava aşamalarındaki ifade, savunma ve temyiz dilekçelerinde; sözleşmesini uzatıp uzatmama konusunda kesin karar verememiş olması nedeniyle Hastaneye 22.07.2008 tarihinde kayıt yaptırdığını, ailesiyle bu konuda uyuşamadıklarını, daha sonra sözleşmesinin uzatılmasını istemediği için rapor işlemlerini yaptırmadığını ve sözleşmesinin bitiş tarihi olan 30.07.2008 tarihinden sonra 31.07.2008 tarihinde birliğine döndüğünü ifade etmektedir.

Dava konusu olayın açıklığa kavuşturulması bakımından, öncelikle sanığın hukuki durumunun ortaya konulması gerekmektedir.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 5’inci maddesinde; uzman erbaşların iki yıldan az beş yıldan fazla olmamak üzere sözleşme yaparak göreve başlayacakları, istihdam edildikleri kadronun görev özelliklerine göre sınıf ve branşları ile ilgili sağlık nitelikleri uygun olanların müteakip sözleşmelerinin kırk beş yaşına girdikleri yıla kadar uzatılabileceği, 6’ncı maddesinde; uzman erbaşların disiplin ve cezai müeyyideler ile yargılama usulü bakımından er ve erbaşların tabi olduğu hükümlere tabi olacakları, 12’nci maddesinde; görevde başarısız olma, intibak edememe ve kendilerinden istifade edememe halleri ile bunlara yapılacak işlemlerin yönetmelikte düzenleneceği;

Uzman Erbaş Yönetmeliği’nin 12’nci maddesinde; uzman erbaşların, sözleşme süresinin bitiminde terhis edilecekleri, sözleşmelerinin yenilenmesini isteyenlerin isteklerinin gösterilen şartlar altında kabul edileceği, bunun için diğer şartlar yanında, sözleşme süresinin bitimine en az üç ay kala hizmet süresini uzatmak istediğine dair bir dilekçe ile müracaat etmiş olmak ve istihdam edildikleri veya edilecekleri kadronun görev özelliklerine göre sınıf ve branşları ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde belirtilen sağlık niteliklerine sahip olmak gerektiği; 13’üncü maddesinde; görevde başarısız olanlar ile kendisinden istifade edilemeyeceği (... , mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içerisinde yedi gün ve daha uzun süre ile göreve gelmeyenler) anlaşılanların sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiklerinin kesileceği;

KKY: 51-3 (B) Uzman Erbaş Yönergesi’nin Üçüncü Bölümünün “Ayırma/Ayrılma ve Terhis İşlemleri” başlıklı Altıncı Bölümünün, “Görevde Başarısız Olma ve Kendilerinden İstifade Edilememe Halleri” başlığı altında düzenlenen 4’üncü maddesinin (a) ve (b) bentlerinde görevde başarısız olma halleri sıralandıktan sonra, (c) bendinde; bu durumda olan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın, başarısızlığının ve/veya kendilerinden istifade edilemeyeceğinin tespit edildiği tarihten sonra yeni bir maaş ödemesi yapmayacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.

Bu hukuki çerçevede dava konusu olaya bakıldığında; sanığın, sözleşmesinin uzatılmasına esas olmak üzere Diyarbakır Asker Hastanesine sevk edilmesinden ve buraya 22.07.2008 tarihinde kayıt yaptırmasından sonra, birliğine katıldığı 31.07.2008 tarihine kadar bir işlem yaptırmamış olması ve böylece yedi gün ve daha uzun süre göreve gelmemiş olması sebebine dayanılarak, 25.08.2008 tarihinde ve 30.07.2008 tarihi itibarıyla sözleşmesinin feshedildiği, aynı tarihte terhis belgesi düzenlendiği ve terhis tarihinin 30.07.2008 olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.

Dava dosyasında sanığın uzman erbaş olarak görev yapmasına ilişkin sözleşme örneği bulunmamakla birlikte, Tabur Komutanlığının 28.11.2008 tarihli yazısıyla, sözleşme bitim tarihinin 30.07.2008 olduğu bildirilmiştir.

Başlangıçta sözleşmesinin uzatılmasını isteyip istememe konusunda kararsız olan sanık Uzman Çavuş’un, sözleşmesinin uzatılabilmesi için gereken sağlık kurulu raporunu almak üzere gönderildiği Askeri Hastaneye kayıt yaptırdıktan sonra sözleşmesinin uzatılmasını istememe yönünde karar alarak, sağlık kurulu raporunu almaktan vazgeçmesi nedeniyle, artık görevi icabı hazır bulunmak zorunda olduğu yer Hastane değil kıtası olduğundan, derhal yola çıkmak ve yol süresi sonunda gecikmeksizin birliğine katılmak zorunda olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Çünkü, sözleşmenin uzatılmasının istenmemesiyle yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış ve artık sağlık kurulu raporu alınması işleminin askeri hizmet olarak kabulü imkanı kalmamıştır. Dolayısıyla, sözleşmesi sona erinceye kadar asker kişiliğini korumakta olması sebebiyle, derhal birliğine katılması gerekmektedir.

Tamamen kendi düşüncesiyle ilgili olması nedeniyle, sanığın bu kararı hangi tarihte aldığının ve dolayısıyla birliğine ne zaman katılması gerektiğinin tespiti mümkün olmamakla birlikte, sanığın 22.07.2008 tarihinde Hastaneye kayıt yaptırdıktan sonra başkaca hiçbir işlem yaptırmamış olması dikkate alınarak, kararın bu tarihte alındığının kabulü, kanıtlara ve oluşa uygun düşecektir.

Askeri Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarıyla, bir birlikten başka bir birliğe sevk edilen, hastanelerdeki muayene ve tedavi işlemleri veya başka birliklerdeki görevlerinin bitmesi nedeniyle asıl birliklerine dönmeleri gereken askerlere, sevk edildikleri birliğe katılmaları veya kendi birliklerine dönmeleri gereken tarihin belirlenmesine esas olarak, MSB Yol Çizelgesi’ne uygun olarak yol süresi tanınması ve gecikme hallerinde temadi sürelerinin buna göre belirlenmesi gerektiği kabul edilen bir husustur.

Bu kapsamda, Askeri Hastanede yapacak bir işi kalmayan ve derhal birliğine dönmesi gereken sanığa, bu tarihten itibaren yol süresi tanınması, suçun başlangıç tarihi ile temadi süresinin ve eylemin hangi suçu oluşturduğunun buna göre belirlenmesi gerektiği açıktır.

Gerçekleşen duruma göre, 22.07.2008 tarihinde Diyarbakır Asker Hastanesinde yapacak bir işi kalmayan sanığın, bu tarihten itibaren, bir günlük yol süresi sonunda, 23.07.2008 tarihinde gün bitimine kadar birliğine katılması gerektiği, kaçma suçunun temadisinin 24.07.2008 tarihinden itibaren başladığı ve sözleşmesinin sona erdiği (hukuki kesintinin gerçekleştiği) 30.07.2008 tarihine kadar devam ettiği, eylemin 477 sayılı Kanun’un 50/1’inci maddesinde düzenlenen kısa süreli kaçma disiplin suçu kapsamında kaldığı ve yargılama görevinin disiplin mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy