Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/76 Esas 2011/74 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 76
Karar No: 2011 / 74
Karar Tarihi: 30.06.2011

(5237 S. K. m. 125, 145, 336, 339) (765 S. K. m. 135, 137) (1632 S. K. m. 1, 26, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 87) (353 S. K. m. 21) (5271 S. K. m. 8)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında zincirleme olarak yasaklanan bilgileri açıklamak, zincirleme olarak Devletin güvenliği ile ilgili bilgileri elinde bulundurmak ve zincirleme olarak emre itaatsizlikte ısrar suçlarından açılan kamu davaları konusunda, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi ile Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi arasında ortaya çıkan olumsuz yetki uyuşmazlığının çözümlenmesine ilişkindir.

Daire; 5237 sayılı TCK’nın 339/1’inci maddesinde düzenlenen “Devletin güvenliği ile ilgili bilgileri elinde bulundurmak” suçuna ilişkin yargılama yetkisinin, 353 sayılı Kanun’un 1/Son ve ASCK’nın 57/2’nci maddeleri gereğince, özel yetkili olarak belirlenen Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesine ait olduğunu, diğer suçlar yönünden de, bağlılık kuralı gereğince Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinin yetkili kılınması gerektiğini kabul ederken;

Başsavcılık; 353 sayılı Kanun’un 21’inci maddesindeki genel yetki kuralı uyarınca, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığında görevli iken halen emekli olan sanığa isnat edilen suçlara ilişkin yargılama yetkisinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesine ait olduğunu ileri sürerek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığınca, ... Şube Müdürü olarak görev yapan sanık Hv.Uçk.Bkm.Alb. M.D. hakkında, zincirleme olarak yasaklanan bilgileri açıklamak suçunu işlediği iddiasıyla ASCK’nın 54’üncü maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 336/1, zincirleme olarak Devletin güvenliği ile ilgili bilgileri elinde bulundurmak suçunu işlediği iddiasıyla ASCK’nın 54’üncü maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 339/1 ve zincirleme olarak emre itaatsizlikte ısrar suçu işlediği iddiasıyla ASCK’nın 87/1’inci maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.

Sanık hakkında uygulanması talep edilen kanun maddeleri incelendiğinde;

ASCK’nın Birinci Kısım, Üçüncü Bap, Birinci Faslında yer alan “Vatan aleyhindeki cürümler “ başlıklı 54’üncü maddesinin, “Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun 125’inciden 145’inci maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur. ”;

5237 sayılı TCK’nın “Devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma” başlıklı 339’uncu maddesinin birinci fıkrasının, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri veya yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken hususları elde etmeye yarayan ve elde bulundurulması için kabul edilebilir bir neden gösterilemeyen belgelerle veya bu nitelikteki herhangi bir şeyle yakalanan kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. ”;

“Yasaklanan bilgileri açıklama” başlıklı 336’ncı maddesinin birinci fıkrasının, “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. ”;

ASCK’nın “İtaatsizlikte ısrar edenlerin cezası” başlıklı 87’nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin, “Hizmete ilişkin emrihiç yapmayan asker kişiler bir aydan bir seneye kadar ...hapis cezası ile cezalandırılırlar. ”;

Hükümlerini içerdiği görülmektedir.

ASCK’nın 54’üncü maddesinde mülga 765 sayılı TCK’da düzenlenen maddelere atıf yapılmış olup, uyuşmazlık konusunun çözümü için, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un “Yollamalar” başlıklı 3’üncü maddesinin birinci fıkrasındaki, “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanununa yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır. ” hükmü göz önünde bulundurularak, sanık hakkında tatbiki istenilen 5237 sayılı TCK’nın 339/1 ve 336/1’inci maddelerinin karşılığını oluşturan mülga 765 sayılı TCK’nın ilgili maddelerindeki düzenlemelerin de dikkate alınması gerekmektedir.

5237 sayılı TCK’nın 339/1’inci maddesinin karşılığı, mülga 765 sayılı TCK’nın 135’inci maddesinin ikinci fıkrası olup, “132’nci maddenin iki, üç, dört ve beşinci fıkralarında yazılı malumatı tedarik etmeye yarayan ve elde bulundurulması için makbul sebep gösterilemeyen vesikalarla veya diğer herhangi bir şey ile yakalanırsa, bir seneden beş seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır. ”;

5237 sayılı TCK’nın 336/1’inci maddesinin karşılığı da, mülga 765 sayılı TCK’nın 137’nci maddesinin birinci fıkrası olup, “Salahiyetli makamların neşir ve işaasını menettikleri malumatı ifşa eden kimse üç seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır.”;

Hükümlerini içermektedir.

ASCK’nın 54’üncü maddesiyle aynı fasılda yer alan “Milli Müdafaa aleyhine sair hareketler” başlıklı 57’nci maddesinin ikinci fıkrası da, “Türk Ceza Kanununun 135’inci maddesinde yazılı fiilleri işleyenler bu maddede gösterilen cezalarla cezalandırılır.” hükmünü içermektedir.

Askeri mahkemelerin yetkilerine ilişkin olarak, 353 sayılı Kanun’un “Genel olarak yetki” başlıklı 21’inci maddesinde, “Askeri mahkemelerin yetkisi, teşkilatında askeri mahkeme bulunan kıt ’a komutanı veya askeri kurum amirinin kadro ve kuruluş itibariyle emirleri altında bulunan kişiler ile adli bakımdan kendisine bağlanmış birlik veya askeri kurum mensupları hakkında caridir. ”;

“Kuruluş” başlıklı 1’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Askeri Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58 ve 59’uncu maddeleri ile 148’inci maddesinin (B) fıkrasında yazılı suçları işleyenlerin yargılanmaları Milli Savunma Bakanlığının önceden tespit ve Resmi Gazete ile yayınlayacağı askeri mahkemelerde yapılır.”;

“Yetki genişletilmesi ve daraltılması” başlıklı 26’ncı maddesinde de, “Askeri mahkemelerin yetkileri, Kuvvet Komutanlıklarının gösterecekleri ihtiyaç üzerine veya doğrudan doğruya Genelkurmay Başkanlığının göstereceği lüzuma göre Milli Savunma Bakanlığınca genişletilip daraltılabilir. ” hükümleri yer almaktadır.

Milli Savunma Bakanlığının, 353 sayılı Kanun’un 1 ve 26’ncı maddeleri gereğince kabul edilen ve 25.11.1971 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 04.11.1971 tarihli ve As.Adl.İşl.Bşk.lığının 4997-4-71/31 sayılı onay yazısıyla, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58 ve 59 uncu maddeleriyle 148’inci maddesinin (B) fıkrasında yazılı suçları işleyenlere ait davalara, suç 01.07.1971 tarihinden sonra işlenmiş ise Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinde bakılması;

21.02.1997 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 30.01.1997 tarihli ve MİY.:39-3-97/As.Adl.İşl.İhb.Yet.As.Czev.Ş. sayılı yetki tespiti kararıyla da, Askeri Ceza Kanunu’nun 57’nci maddesinin ikinci fıkrasının atıfta bulunduğu mülga 765 sayılı TCK’nın 135’inci maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçu işleyenlerin yargılama yetkisinin, 01.03.1997 tarihinden geçerli olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinin yetkisinden çıkarılarak, suçun işlendiği yere en yakın askeri mahkemenin yetkisine dahil edilmesi kabul edilmiş; ancak mülga 765 sayılı TCK’nın 135’inci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı suçu işleyenlerle ilgili yargılama yetkisi konusunda bir değişiklik yapılmamıştır.

Bu düzenlemelere göre; mülga 765 sayılı TCK’nın 135/2 ve bu maddenin karşılığını oluşturan 5237 sayılı TCK’nın 339/1’inci maddelerinde düzenlenen suçu işleyenlerle ilgili yargılama yetkisinin Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCK’nın 336/1 ve ASCK’nın 87/1’inci maddelerinde düzenlenen suçlara ilişkin olarak genel yetki kuralı geçerli olmakla birlikte; 353 sayılı Kanun’un Ek 1’inci maddesinin atıfta bulunduğu 5271 sayılı CMK’nın 8’inci maddesinin birinci fıkrasındaki, “Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.” hükmü dikkate alındığında, somut olayda, sanığa yüklenen 5237 sayılı TCK’nın 339/1’inci maddesinde düzenlenen “Devletin güvenliği ile ilgili bilgileri elinde bulundurmak” suçu ile, 5237 sayılı TCK’nın 336/1’inci maddesinde düzenlenen “yasaklanan bilgileri açıklamak” ve ASCK’nın 87/1’incimaddesinde düzenlenen “emre itaatsizlikte ısrar” suçlarından açılan kamu davasına konu eylemlerin sübut delillerinin ortak olması nedeniyle davalar arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğundan, her üç davanın da Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.

Bu itibarla; sanığa yüklenen ve mülga 765 sayılı TCK’nın 135/2’nci maddesinin karşılığını oluşturan 5237 sayılı TCK’nın 339/1’inci maddesinde düzenlenen “Devletin güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma” suçu bakımından yargılama yetkisinin, 353 sayılı Kanun’un 1/Son maddesi ve ASCK’nın 57/2’nci maddesindeki atıf gereğince, özel yetkili olarak belirlenmiş Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesine ait olduğu; mülga 765 sayılı TCK’nın 137/1’inci maddesinin karşılığını oluşturan 5237 sayılı TCK’nın 336/1’inci maddesinde düzenlenen “yasaklanan bilgileri açıklama” ve ASCK’nın 87’nci maddesinde düzenlenen “emre itaatsizlikte ısrar“ suçları yönünden de, 5271 sayılı CMK’nın 8’inci maddesinde öngörülen bağlılık kuralı gereğince, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesinin yetkili olduğu ve Daire kararında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy