Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/72 Esas 2011/69 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 72
Karar No: 2011 / 69
Karar Tarihi: 23.06.2011

(1632 S. K. m. 29, 30)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; “Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma” cezası için gösterilen gerekçelerin yasal ve yeterli olup olmadığına ilişkindir.

Daire; gösterilen gerekçelerin yasal ve yeterli olduğunu kabul ederken;

Başsavcılık; sanığın aleyhine sonuç doğuracak feri bir cezanın kendisine uygulanmasını isteyemeyeceğini ve mahkemenin de sadece bu talebi dikkate alarak ulaştığı olumsuz kanaat ile söz konusu feri cezayı tatbik edemeyeceğini ileri sürerek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosyada mevcut delillere göre; 25.08.2009 tarihinde mesaiye gelmeyerek birliğinden izinsiz uzaklaşan sanığın, 26.10.2010 tarihinde Merkez Komutanlığına teslim olduğu ve böylece 25.08.2009-26.10.2010 tarihleri arasında firar suçunu işlediği anlaşılmakta, esasen bu konuda Daire ile Başsavcılık arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere, yargılamayı bizzat yerel mahkeme yürüttüğünden, cezanın bireyselleştirilmesi konusunda yerel mahkemenin takdir hakkına dokunulmamalı; ancak, takdirde zafiyet bulunup bulunmadığı ve gösterilen gerekçelerin isabetli olup olmadığı denetlenmelidir.

Askeri Mahkemece, “Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma” cezası uygulanırken gerekçe olarak; “Sanık hakkında Mahkememizce üç aydan fazla hapis cezası verildiğinden sanığın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmak istemeyen ve askerliği benimsemeyen kişiliği dikkate alınarak ASCK’nın 30’uncu maddesinin 2’nci fıkrası gereğince takdiren Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verilmiştir. ” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Sanık, kovuşturma aşamasındaki sorgu ve savunmasında “Ayrıca ben askerlikten ayrılmak istiyorum. Sivil doktor olarak yaşantıma devam etmek istiyorum. ”;

Müdafii ise esas hakkındaki savunmasında; “...mevcut durumda ilişiği kesilmediğinden ve görevinde devam etmesi mümkün olmadığından, Mahkemenin takdirinde olmak üzere hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılma hükmünün de uygulanmasını talep ediyoruz.”;

Sanık, son sözünde ise; “Avukatımın beyanlarına katılıyorum”;

Şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.

ASCK’nın;

“Feri askeri cezalar” başlıklı 29’uncu maddesinde, “Askeri şahıslar hakkında hükmolunacak feri askeri cezalar şunlardır:

A) Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma

B) Rütbenin geri alınması

C) Askeri öğrencilik hukukunu kaybettirme ”;

“Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma” başlıklı 30’uncu maddesinde ise, “Aşağıda yazılı hallerde subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında, askeri mahkemeler veya adliye mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi, Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir.

A) Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis, bir seneden fazla hapis cezası ile hükümlülük halinde,

B) Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle hükümlülük halinde,

Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir. ”

Şeklinde hükümler yer almaktadır.

Bu yasal düzenlemeler nazara alınarak temyiz konusu olaya bakıldığında; Askeri Mahkemece; sanığın, ASCK’nın 30/2’nci maddesi gereğince TSK’dan çıkarılmasına karar verilirken, “Sanığın Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmak istemeyen ve askerliği benimsemeyen kişiliği” şeklinde gösterilen gerekçenin; sanığın sorgusunda söylediği “Askerlikten ayrılmak istiyorum, sivil doktor olarak yaşantıma devam etmek istiyorum” şeklindeki sözleri, firar eylemi nedeniyle bir yıl iki ay ve hüküm tarihi itibarıyla da tutukluluk nedeniyle yaklaşık iki ay olmak üzere, toplam 16 ay gibi uzunca bir süre hizmetten uzak kalmış olması, hizmete devam etmek istemediğini açıkça ifade eden bir kişinin hizmetinden arzu edilen faydanın sağlanamayacağında kuşku olmaması karşısında, dosya içeriğine uygun, yeterli ve yerinde olduğu, müdafiin bu yöndeki talebinin Askeri Mahkemenin bu konuda takdir yetkisini kullanmasında bir engel oluşturamayacağı sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy