Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/21 Esas 2011/21 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 21
Karar No: 2011 / 21
Karar Tarihi: 03.03.2011

(353 S. K. m. 220) (5237 S. K. m. 7, 257) (5271 S. K. m. 303)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yüklenen suçun düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nın 257’nci maddesinde 08.12.2010 tarihli ve 6086 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik nedeniyle mahkûmiyet hükmünün düzeltilerek onanmasının mümkün olup olmadığına ilişkindir.

Daire; Askeri Mahkemece sanığın kişilerin mağduriyetine sebep olacak şekilde ihmal suretiyle görevini kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edildiğinden, suçun unsurlarına yönelik yapılan değişikliğin sanık yönünden lehe kanun değerlendirmesi yargılamasını gerektirmediğini, yapılan değişiklik ile suçun cezasının asgari haddi azaltıldığından ve Askeri Mahkemece ceza tayini sırasında asgari hadden ceza tayin edildiğinden, ceza miktarına yönelik yapılan söz konusu değişikliğin de 353 sayılı Kanun’un 220/2-J madde ve fıkrası gereğince düzeltilerek onanmasının mümkün olduğunu kabul ederken;

Başsavcılık; yapılan değişiklikle yüklenen suçun unsurlarından olan “kişilere haksız bir kazanç” kavramı yerine “kişilere haksız bir menfaat” unsurunun getirilmiş olmasını dikkate alarak, TCK’nın 7/2’nci maddesi gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi için mahkûmiyet hükmünün lehe kanun değerlendirilmesi yönünden bozulması gerektiğini ileri sürerek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosyada mevcut delillere göre; sanığın, 26.06.2009 tarihinden itibaren çay ocağı reyon sorumlusu olarak; ay içinde gelen malları teslim almak ve elde edilen gelirleri belirlenmiş olan sorumlu komutana para teslim defterine yazılmak suretiyle karşılıklı imza ile teslim etmek görevinin bulunduğu; sorumlu olduğu bölümde çay, kola, su, simit, meyve suyu, dondurma ve telefon kartı sattığı; 29.07.2009 tarihinde yapılan sayımda mevcut malların değerinin satış tutarı üzerinden 14.863,65 TL olduğu, bir sonraki sayım tarihi olan 26.08.2009 tarihine kadar sanığa 36.147,50 TL tutarında mal teslim edildiği ve 26.08.2009 tarihinde yapılan sayımda mevcut malların değerinin satış tutarı üzerinden 19.546,50 TL olduğu, 31.07.2009-27.08.2009 tarihleri arasında teslim edilen para miktarının 26.976,00 TL olduğu, bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonunda sanığın işletmekte olduğu reyonda 4.488,65 TL tutarında kantin açığının tespit edildiği anlaşılmakta, esasen bu konuda Daire ile Başsavcılık arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır.

Yapılan yargılama sonunda, Askeri Mahkemece; sanığın bu parayı mal edindiği konusunda somut deliller bulunmadığının, ancak açık miktarının oluşumunun; sanığın görevini gerekli titizlikle ve dikkatle yerine getirmemesinden, görev talimatına uygun hareket etmeyerek işletme yerine yetkisiz kişilerin nüfuz etmesine müsaade etmesinden kaynaklandığının, böylece ihmal suretiyle görevini kötüye kullanma suçunu işlediğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte;

Türk Ceza Kanunu’nun ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun düzenlendiği 257’nci maddesinde 08.12.2010 tarihli ve 6086 sayılı Kanun’la değişiklik yapılmış, yapılan bu değişiklik ile hapis cezasının alt sınırı 6 aydan 3 aya indirilmiş ve suçun unsurlarından “kişilere haksız bir kazanç” kavramı yerine “kişilere haksız bir menfaat” unsuru getirilmiş, ancak “kişilerin mağduriyeti” unsurunda bir değişiklik yapılmamıştır.

Öte yandan; 353 sayılı Kanun’un 220/2-J madde ve fıkrasında; “Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece suçluya ceza tayininde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise, birinci halde daha az
bir cezaya hükmolunması ve ikinci halde de hiçbir ceza hükmolunmaması gerekirse” Askeri Yargıtay’ın, bizzat davanın esasına hükmedeceği belirtilmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 303’üncü maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Askeri Mahkemece sanığın “kişilerin mağduriyetine” sebep olacak şekilde ihmal suretiyle görevini kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edildiği gibi, madde metnine “kazanç” ibaresi yerine “menfaat” ibaresi konulmakla, suçun unsurlarında (kapsama alanında) daraltma değil genişletme meydana getirildiğinden, suçun unsurlarına yönelik yapılan değişikliğin lehe kanun değerlendirmesi yargılamasını gerektirmediği, keza yapılan değişiklik ile suçun cezasının asgari haddi azaltıldığından ve Askeri Mahkemece ceza tayini sırasında artırma sebebi kabul edilmeyip asgari hadden ceza tayin edildiğinden, ceza miktarına yönelik yapılan söz konusu değişikliğin de lehe kanun yargılaması yapılmaksızın, 353 sayılı Kanun’un 220/2-J madde ve fıkrası gereğince hükmün düzeltilerek onanmasını mümkün kıldığı sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının reddine; Dairece, hapis cezasında değişiklik yapılmış olmakla birlikte, nispi harç miktarında yapılan hatanın düzeltilmemiş olması nedeniyle, itiraza atfen Daire kararının kaldırılmasına; mahkûmiyet hükmünün, daha az cezaya hükmolunmak ve nispi harç hatası giderilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy