Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/17 Esas 2011/17 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 17
Karar No: 2011 / 17
Karar Tarihi: 24.02.2011

(1632 S. K. m. 66)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, iznini tecavüz etmesine neden olarak ileri sürdüğü hususların özür (mazeret) niteliğinde olup olmadığına ve bu konuda noksan soruşturma bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Daire; sanığın savunmalarında ileri sürdüğü hususların araştırılarak elde edilecek bilgiler doğrultusunda hüküm kurulması gerektiğini kabul ederken;

Başsavcılık; sanığın savunmalarında ileri sürdüğü hususların araştırılmasına gerek bulunmadığını ve izin tecavüzü suçunun bütün unsurları yönünden oluştuğunu ileri sürerek, Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; sanığın, 10.07.2009 tarihinde on beş gün süreli kanuni izne gönderildiği, birliğinin bulunduğu Şemdinli ile iznini geçireceği İstanbul-Gaziosmanpaşa arasında gidiş ve dönüş için toplam altı gün de yol süresi tanındığı, 13.07.2009 tarihinde saat 16.00’da Elazığ Kabul ve Toplama Merkezi (KTM)’nden ayrılması nedeniyle iznini bu tarihten itibaren kullanmaya başladığı, buna göre, 03.08.2009 tarihinde saat 16.00’ya kadar birliğine katılması gerekirken, 18.08.2009 tarihinde saat 11.15’te Elazığ KTM’ye katıldığı anlaşılmaktadır.

İzin tecavüzü suçunun düzenlendiği ASCK’nın 66/1-b maddesinde; “Kıt’asından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin, istirahat veya hava değişimi alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur bulundukları günden itibaren altı gün içerisinde ‘özürsüz’ olarak gelmeyenler”in cezalandırılacağı hüküm altına alınmış olup, maddenin açık ifadesinden, kabul edilebilir bir özür nedeniyle birliğe zamanında katılma olanağının bulunmadığı hallerde sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğinden söz edilemeyecektir. Ancak, özür kavramı Kanunda tanımlanmamış olup, Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 57 ve 58’inci maddelerinde sayılan ve bunlara benzerlik arz eden durumlar yasal ve geçerli özür olarak kabul edilmektedir. Sanık tarafından özür olarak ileri sürülen hususların, askerlik hizmetine üstün tutulabilir nitelikte bulunup bulunmadığı, beklenen bir durum olup olmadığı, aniden ortaya çıkıp çıkmadığı, sanığın özür nedeniyle ne kadar süreyle birliğinden ayrı kaldığı, birliğine katılmakta geciktiği süre içinde özür oluşturan hali gidermeye ve bir an önce birliğine katılmaya yönelik olarak ne gibi davranışlar sergilediği dikkate alınarak, her somut olayda sanığın suç işleme kastı ile hareket edip etmediğinin tartışılıp irdelenmesi, yapılacak değerlendirmelerde de “özür” unsurunun, kanun koyucunun amacını aşacak şekilde yorumlanmaması gerekmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun benzer davalarla ilgili 17.05.2007 tarihli, 2007/60-58; 12.10.2006 tarihli, 2006/164-166; 26.05.2005 tarihli, 2005/52-48; 08.01.2004 tarihli, 2004/3-1; 13.11.2003 tarihli, 2003/88-95;
16.10.2003 tarihli, 2003/74-81; 08.05.2003 tarihli, 2003/51-50; 27.03.2003 tarihli, 2003/27-29 ve 04.10.2001 tarihli, 2001/80-84 Esas ve Karar sayılı kararları da bu yöndedir).

İzne giden bir askerin, maddi durumunun iyi olmaması ve birliğine dönmek için yol parası bulamaması, yalnız başına iznini tecavüz etmesi için geçerli bir mazeret olmayıp, bir an evvel birliğine katılmak için, bulunduğu yerdeki en yakın askeri kuruma veya askeri birliğe (Askerlik Şubesine, Merkez Komutanlığına veya herhangi bir askeri birliğe) müracaat ederek sevkini sağlatması gerekmektedir.

Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; sanığın, aşamalardaki savunmalarında özetle; maddi durumu kötü olduğu için dönüş parası bulamadığını, babasının bu maksatla birliğini arayarak P.Ütğm. İ.O. ile görüştüğünü, para bulmak için Jandarma Karakoluna başvurduğunu, oradaki Komutanın bir şey yapamayacağını ve Kaymakamlığa başvurması gerektiğini söylediğini, Kaymakamlığa başvurmak istediyse de sonucunun bir hafta sürecek olduğu söylendiğinden bundan vazgeçtiğini ve arkadaşlarından para temin ederek birliğine döndüğünü beyan ettiği görülmektedir.

Sanık, iznini tecavüz etmesine mazeret olarak, maddi durumunun kötü olduğunu ve dönüş için yol parası bulamadığını belirtmiş olup, izinden geç dönmesini ne bir sıhhi özre ya da beklenmedik bir duruma ne de başka türlü davranmasına imkan vermeyecek biçimde iradesini etkileyen harici bir etkene dayandırmıştır.

Dizi 3’te yer alan 05.08.2009 tarihli ve sanığın 03.08.2009 tarihinde birliğine katılmadığına ilişkin olay tespit tutanağı ile diğer soruşturma evrakı Bölük Komutan Vekili olan P.Ütğm. İ.O. tarafından düzenlenmiş veya onaylanmış olup, dosya içerisinde yer alan belgelerde, sanığın izninin uzatıldığına veya izinden geç dönebileceğine ilişkin herhangi bir bilgi veya kayıt bulunmamaktadır.

10.07.2009 tarihinde on beş gün süreli izne gönderilmesi, altı gün yol süresi tanınması, izne giderken KTM’de geçen üç günlük sürenin de izninden sayılmaması dikkate alındığında, toplam yirmi dört gün süreyle birliğinden uzak kalan sanığın, izninin bitiminde bulunduğu yerdeki Askerlik Şubesine, Merkez Komutanlığına veya herhangi bir askeri birliğe müracaat etmesi durumunda birliğine sevkini sağlatması mümkün olduğu halde bu şekilde davranmamasının suç işleme kastı ile hareket ettiğini gösterdiği, savunmasında belirttiği şekilde Jandarmaya veya Kaymakamlığa müracaat etmiş olsa bile, suç temadisi (on beş günlük süre) dikkate alındığında, söz konusu makamlara hangi tarihte müracaat etmiş olursa olsun, müracaatını müteakip sevkini sağlatarak birliğine katılmamış olması nedeniyle, izinsiz olarak birliğinden uzak kaldığı sürenin izin tecavüzü suçunun oluşumu için yeterli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, sanığın savunmalarında ileri sürdüğü hususların, Askeri Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve iznini tecavüz ettiği süre de dikkate alındığında, birliğine katılmasını imkansız kılacak veya güçleştirerek ani ve beklenmedik bir hal olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, askerlik hizmetine üstün tutulabilecek nitelikte bulunmadığı, dolayısıyla belirtilen hususların araştırılmamış olmasının noksan soruşturma teşkil etmediği sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının kabulü ile, Daire kararının kaldırılmasına; temyiz incelemesine devam edilmek üzere dava dosyanın Daireye iadesine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy