Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/122 Esas 2011/121 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 122
Karar No: 2011 / 121
Karar Tarihi: 22.12.2011

(2709 S. K. m. 37, 145) (353 S. K. m. 9, 17, 19, 176) (5271 S. K. m. 2, 4, 5, 109, 115)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; duruşma hazırlığı aşamasında, iddianamenin kabulüne karar verilmesinden sonra ve henüz duruşmaya başlanmadan görevsizlik kararı verilip verilmeyeceğine ilişkin bulunmaktadır.

Daire; duruşma hazırlığı aşamasında da görevsizlik kararı verilebileceğini kabul etmişken; Başsavcılık; duruşmaya başlanmadan görevsizlik kararı verilemeyeceği ve bu şekilde verilmiş olan kararın yok hükmünde olduğu görüşündedir.

Uyuşmazlığın çözümü için, hükümle ilgili yargılamanın gelişiminin ve ilgili hükümlerin incelenmesi gerekmektedir.

Yargılamanın Gelişimi

2’nci Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından sanık hakkında yapılan soruşturma sonunda, dava dosyasının 31.12.2010 tarihli iddianameye bağlı olarak 2’nci Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesine gönderildiği; Askeri Mahkeme tarafından, AskeriHakim ve Tutanak Katibinin katılımıyla düzenlenen 05.01.2011 tarihli “Tensip Tutanağı” ile; iddianamenin kabulüne, davanın tek hakim ile görülmesine; 5982 sayılı Kanun’un 15’inci maddesiyle Anayasa’nın 145/1’inci maddesindeyapılan değişiklik ile asker kişilerin askeri mahallerde işledikleri suçların askeri yargının görev alanından çıkarıldığı, isnat edilen suçun; askeri suç, askeri suça bağlı bir suç, asker kişiler aleyhine veya askeri hizmet ve görevleri ile işlenmiş suç olmadığı ve Askeri Mahkemenin sanık hakkındaki yargılamayla görevli olmadığı kanaatine varıldığından bahisle; 353 sayılı Kanun’un 9, 17 ve 176’ncı maddeleri uyarınca Askeri Mahkemenin görevsizliğine, sanığın atılı suçtan yargılanması için dava dosyasının Malatya Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği; bu karara yönelik kanun yolu, mercii ve süresi gösterilmek suretiyle, tutanağın Askeri Hakim ve Tutanak Katibi tarafından imzalandığı; gerekçeli hükmün tanzim edilerek taraflara tebliğ edildiği, Askeri Savcı tarafından süresinde verilen dilekçe ile kararın temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

İlgili Hükümler

Anayasa’nın 37’nci maddesinde: “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.”;

353 sayılı Kanun’un;

‘Görevsizlik ve Yetkisizlik Kararı’ başlığı altındaki 176’ncı maddesinin birinci fıkrasında: “duruşma sırasında sanığın veya suçun askeri yargıya tabi olmadığı anlaşılırsa askeri mahkeme görevsizlik kararı verir.”;

Ek 1’inci maddesinde: “bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanununun adli kontrole ilişkin 109 ila 115, değerlendirme raporu yetkisine ilişkin 166 ve istinafa ilişkin 272 ila 285’inci maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askeri yargıda da uygulanır.”;

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun;

‘Tanımlar’ başlığı altındaki 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde: “Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi... ifade eder”;
‘Resen görev kararı ve görevde uyuşmazlık’ başlığı altındaki 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında: “davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re'sen karar verebilir...”;

‘Görevsizlik kararı verilmesi gereken hal ve sonucu” başlığı altındaki 5’inci maddesinin birinci fıkrasında: “İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışındakaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.”;
Hükümleri yer almaktadır.

Uyuşmazlık Konusuyla İlgili Değerlendirme

Kanuni hakim güvencesi, Anayasa’nın Temel Haklar ve Ödevler başlığı altındaki Kişilerin Hakları ve Ödevleri kapsamında 37’nci maddesiyle düzenlenmiş olup; yargılamanın kanunen görevli kılınmış mahkeme tarafından yapılması, hakların kullanılmasının temini bakımından temel bir hak olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.

Hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir sonucu olan bu hakkın temini için, mahkemelerin, yargılamanın her aşamasında görev konusunu titizlikle gözetmeleri gerekmektedir.

Buna ilişkin hükümler, yukarıda gösterilmiş olan, 353 sayılı Kanun’un 176 ve CMK’nın 4 ve 5’inci maddelerinde yer almış bulunmaktadır.

CMK’da yer alan hükümlerde, iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma evresinin her aşamasında resen görevsizlik kararı verileceği ve işin görevli mahkemeye gönderileceği açıkça gösterilmişken; 353 sayılı Kanun'un 176’ncı maddesindeki görevsizlik kararının verilmesiyle ilgili cümlenin başında yer alan “Duruşma sırasında” ibaresi nedeniyle, görevsizlik kararının duruşmadan önce verilip verilemeyeceği konusu uyuşmazlığa sebep olmuştur.

Esas itibarıyla, 353 sayılı Kanun’un “Görev kararı” başlıklı 19’uncu maddesinde, CMK’nın 4’üncü maddesindeki hükme paralel olarak: “Askeri Mahkemeler davaya bakmaya görevli olup olmadıklarına yargılamanın her safhasında karar verebilirler” hükmü yer almakta iken;

5.7.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5530 sayılı Kanun ile 353 sayılı Kanunda yapılan genel düzenlemelerle, bu madde değiştirilmiş ve “Tek hakimle ve kurulla bakılacak işler” başlığı altında tamamen başka bir konudaki hükümlere yer verilmiştir.

5530 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde; Ceza Muhakemesi Kanununda bulunan hükümlerin tekrarına gerek görülmeyerek, 353 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerinin yürürlükten kaldırılması ve askeri yargıda uygulanmasına ihtiyaç duyulmayan hükümler hariç olmak üzere Ceza Muhakemesi Kanunu’na atıf yolunun tercih edildiği açıklamasına yer verilmiş; 5530 sayılı Kanun'un 353 sayılı Kanun'un 19’uncu maddesini değiştiren 6’ncı maddesinin gerekçesinde de, görev kararına ilişkin hükümlerin genel atıf nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümlerinde düzenlenmiş olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.

5530 sayılı Kanuna ilişkin bu gerekçeler dikkate alındığında; yasa koyucunun, 353 sayılı Kanun'un 19’uncu maddesini, CMK’nın 4 ve 5’inci maddelerindeki benzer hükümler nedeniyle yürürlükten kaldırdığı; yoksa görevsizlik kararının yargılamanın her aşamasında verilebilmesini sınırlandırmayı amaçlamadığı açıkça görülmektedir.

Tebliğnamede; 353 sayılı Kanun'un 176’ncı maddesinde özel hüküm bulunması nedeniyle, askeri mahkemelerce yapılan yargılamalarda CMK’nın 4 ve 5’inci maddelerinin uygulanma olanağı olmadığı ileri sürülmüş ise de; 353 sayılı Kanun'un 176’ncı maddesi, Kanun'un duruşma ile ilgili hükümlerinin yer aldığı “Duruşma Usulü” ana başlığı altındaki maddeler arasında ve “Yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilmeyen haller” başlığı altındaki 175’inci maddeden sonra düzenlenmiş olup; esas itibarıyla duruşma sırasında da görevsizlik kararı verilebileceğini gösterdiğinden, CMK’nın 4 ve 5’inci maddelerinin düzenlemiş olduğu hükümlere özel bir hüküm niteliğinde değildir.

Dolayısıyla, CMK’nın 4 ve 5’inci maddelerindeki hükümlerin, ASCK’nın Ek 1’inci maddesince yapılan genel atıf kapsamında değerlendirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

CMK’nın 2, 4 ve 5’inci maddeleri uyarınca, iddianamenin kabulünden sonra kovuşturmanın her evresinde görevsizlik kararı verilmesi mümkün olduğundan, Askeri Mahkeme tarafından da böyle bir karar verilmiş olmasında, usul hükümleri bakımından bir aykırılık bulunmamaktadır.

Öğretide de; mahkemelerin görevi konusunun kamu düzenini ilgilendirdiği, bunun sonucu olarak, iddianamenin kabulünden sonra muhakemenin her hal ve derecesinde ve duruşma hazırlığı aşamasında da bu konuda karar verilmesinin mümkün olduğu, kabul edilmektedir. (Prof Dr. Nurullah KUNTER, Prof.Dr. Feridun YENİSEY, Doç.Dr. Ayşe NUHOĞLU; Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Onaltıncı Bası, Sayfa: 382, 383, 1248,1249) (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy