Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/119 Esas 2011/116 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 119
Karar No: 2011 / 116
Karar Tarihi: 08.12.2011

(5271 S. K. m. 170, 223, 225) (1632 S. K. m. 66, 73)

Daire ile Başsavcılık arasındaki uyuşmazlık, sanıklar hakkında askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan görülmekte olan davaların konusu olan eylemlerle, sanıklar hakkında daha önce firar suçlarından açılmış olan davalara konu eylemlerin aynı olup olmadığı ve dolayısıyla Askeri Mahkemece verilmiş olan kamu davasının reddine ilişkin hükümlerin onanmasına karar verilmesi gerekip gerekmediğine ilişkin bulunmaktadır.

Daire, davalara konu eylemlerin farklı olduğunu ve sanıklar hakkında aynı eylemler nedeniyle önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunmadığını kabul ederek, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan açılmış olan kamu davalarının reddine ilişkin hükümlerin ayrı ayrı bozulmasına karar vermiş iken; Başsavcılık, dava konusu eylemlerin aynı olduğu ve hükümlerin onanmasına karar verilmesi gerektiği görüşündedir.

Uyuşmazlığın çözümü için ilgili kanun hükümlerinin ve iddianamelerin incelenmesi gerekmektedir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170’inci maddesinde, iddianamede; şüphelinin kimliğinin, yüklenen suçun ve uygulanması gereken kanun maddelerinin, suçun işlendiği tarih, yer ve zaman diliminin, suçun delillerinin gösterileceği; yüklenen suçu oluşturan olayların, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanacağı; iddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiğinin açıkça belirtileceği; 225’inci maddesinde; hükmün, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verileceği; mahkemenin, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı olmadığı; 223’üncü maddesinin yedinci fıkrasında; aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunduğu takdirde, davanın reddine karar verileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.

Bu hükümler kapsamında; suç oluşturduğu değerlendirilen fiillerin, faili, tarih, yer, zaman ve kanıtlarıyla birlikte, uygulanılması istenen kanun maddeleri de gösterilmek suretiyle düzenlenecek iddianame ile kamu davasına konu edileceği; yargılamanın, sadece iddianamede gösterilmiş olan kişi hakkında ve suç olarak gösterilmiş olan fiille ilgili olarak yapılabileceği; mahkemenin suç oluşturduğu iddia olunan fiilin hangi suçu oluşturacağının belirlemesinde serbest olduğu, iddia ve savunmayla bağlı olmadığı; aynı kişi hakkında aynı fiil nedeniyle bir yargılama yapılması gerektiği, şayet önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunuyor ise, davanın reddine karar verileceği, bir tartışmaya ihtiyaç göstermeyecek kadar açık ve bilinen hususlardır.

Belirlenmesi gereken husus, sanıklar hakkında düzenlenen önceki ve sonraki iddianamelere konu fiillerin aynı olup olmadığıdır. Bunun için iddianamelerin incelenmesi gerekmektedir.
Davalara Konu İddianamelerin İncelenmesi Sanıklar hakkında firar suçundan düzenlenmiş olan 3.3.2006 tarihli iddianameler incelendiğinde; sanıkların, Ankara Mevki Asker Hastanesine 21.4.2005 tarihinde katılmamak suretiyle 22.4.2005 tarihinde firar suçunu işlemeye başladıkları ve bir müddet sonra 2.6.2005 tarihinde kendiliklerinden Birliklerine döndükleri açıklandıktan sonra; Ankara Mevki Asker Hastanesinden alınmış olduğunu iddia ettikleri sahte raporu Birlik Komutanlığına ibraz ettikleri ve bu hususta askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan haklarında yürütülen soruşturmayla ilgili dosyanın Askeri Savcılıkta bulunduğunun belirtildiği ve; sanıklar hakkında, 22.04.2005 - 02.06.2005 tarihleri arasında firar suçlarını işlediklerinden bahisle, ASCK’nın 66/1-a ve 73’üncü maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açıldığı;

Sanıklar hakkında temyiz ve itiraz incelemesine konu olan 07.08.2006 tarihli, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan düzenlenmiş iddianamede ise; sanıkların, sahte raporla askerlikten kurtulma konusunda anlaşarak birlikte hareket ettikleri; 20.4.2005 tarihinde, kendilerini Adana Asker Hastanesi aracılığıyla Ankara Mevki Asker Hastanesine sevk ettirdikten sonra memleketlerine gittikleri, Mayıs ayı sonlarında Ankara’da buluşup, Ö.Ö.'nün tanıdığı kişi vasıtasıyla Ankara Asker Hastanesinden haklarında hazırlanan sahte raporları aldıkları ve 02.06.2005 tarihinde mesai bitiminde birliklerine katıldıkları, yanlarındaki sahte belgeleri 03.06.2005 tarihinde Bölük Astsubayına vermek suretiyle suçu tamamladıkları açıklandıktan sonra; sahte raporlarla ilgili bilgilere, sahteliğin nasıl belirlendiğine, belgelerin iğfal kabiliyetinin bulunduğu bilgilerine yer verildiği ve; sanıklar hakkında, “Nisan, Mayıs, Haziran 2005 aylarında Ankara Asker Hastanesine hiç kayıt yaptırmayan şüphelilerin, baştan beri sahte hasta yatış ve tedavi belgeleri alarak belli bir süre askerlikten kurtulmak kastı ile hareket ettikleri, ibraz ettikleri belgeler ile idareyi yanılttıkları ve böylece askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu işledikleri” belirtilmek suretiyle, ASCK'nın 81/1’inci maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açıldığı;

anlaşılmaktadır.

Bu iddianameler karşılaştırıldığında; 03.03.2006 tarihli iddianamelerde firar suçlarını oluşturan eylemlerin anlatılıp dava konusu edildiği, suç tarihlerinin 22.04.2005 - 02.06.2005 olarak gösterildiği, sanıkların Birlik Komutanlığına sahte rapor ibraz ettikleri bilgisine yer verilmekle birlikte, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçuyla ilgili soruşturmanın devam ettiği belirtilmek suretiyle bu eylemin davanın dışında tutulduğunun açıkça ifade edildiği; buna karşılık, 07.08.2006 tarihli, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan düzenlenmiş olan iddianamede ise; bu suçu oluşturduğu değerlendirilen fiillerin, tarih, yer, zaman ve kanıtlarıyla birlikte gösterildiği, suçun, sahte raporların 03.06.2006 tarihinde Bölük Astsubayına verilmekle tamamlandığının belirtildiği, firar suçunun başlangıç ve tamamlanış tarihleriyle ilgili hiçbir açıklama yapılmadığı görülmekle; iddianamelere konu eylemlerin, firar ve askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarını oluşturan eylemler bakımından birbirinden tamamen farklı olduğu görülmektedir.

Buna rağmen; her ne şekilde anlatılmış ve davalara konu edilmiş olursa olsun, ortada tek fiil bulunduğunun ve bu fiil hakkında önceden kamu davası açılmış veya hüküm verilmiş olduğunun belirlenmesi halinde, 353 sayılı Kanun'un 223/7’nci maddesi uyarınca kamu davalarının reddine karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmadığından, sanıkların firar ve askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarına konu eylemlerinin bir fiil olarak nitelendirilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.

Fiil Kavramı

Genel olarak fiil; kişinin iradesi ürünü olan ve belli bir amaca yönelik olarak gerçekleştirilen insan hareketi olarak tanımlanmaktadır.

Suçun unsurları arasında mutlaka bir fiile yer verilmekte; suç teşkil eden her fiil bir hukuki değeri ihlal etmektedir. Hukuki anlamda suç teşkil eden ne kadar fiil varsa, o kadar suçun varlığı söz konusudur.

Bir fiilin, aynı hedefe yönelmiş ve kısa zaman aralığı içinde işlenmiş olmak şartıyla, birbirini izleyen birden fazla hareketle işlenmesi mümkündür. Buna karşılık, aynı hedefe yönelik olsalar bile, çeşitli faaliyetler arasında önemli bir zaman aralığı olduğu takdirde, birden çok fiilden ve dolayısıyla birden fazla suçun varlığından söz edilmesi gerekmektedir.

Değerlendirme

Firar ve askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarının korudukları hukuki menfaatlerin, maddi unsurlarından olan hareketlerin ve unsurlarının birbirinden tamamen farklı oldukları kuşkusuzdur.

Sanıkların bulunmaları gereken yerde zamanında bulunmamalarıyla 22.04.2005 tarihinde başlayan firar suçu, kıtaya katıldıkları 02.06.2005 tarihinde sona ermişken, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu, sahte raporların Birlik Komutanlığına verildiği 03.06.2005 tarihinde işlenmiş bulunmaktadır. Firar suçunun işlenmiş olduğu tarih itibarıyla henüz askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu işlenmiş değildir. Bir başka deyişle, sanıkların fiilleri 22.04.2005 tarihinde başlamış; 02.06.2005 tarihinde firar suçunun tamamlanmasıyla, bir gün sonra da 03.06.2005 tarihinde askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun işlenmesiyle sona ermiş bulunmaktadır.

Bu zaman süreci içinde firar suçu işlenmeye başlamışken, askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu henüz düşünce aşamasındadır ve bu süre boyunca suçun işlenememesi veya işlenmekten vazgeçilmesi olasılığı bulunmaktadır.

Dolayısıyla, ortada, ayrı ayrı suçları oluşturabilecek iki ayrı fiil bulunduğunda ve bunların ayrı ayrı iddianamelerle dava konusu edildiklerinde kuşku bulunmadığından; askerlikten kurutulmak için hile yapmak suçundan verilmiş olan kamu davalarının reddine dair kararların hukuka aykırı bulunarak bozulmasına ilişkin Daire kararına karşı, aksi yöndeki düşünceyle yapılan Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy