Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2011/114 Esas 2011/114 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2011/ 114
Karar No: 2011 / 114
Karar Tarihi: 08.12.2011

(5271 S. K. m. 231) (353 S. K. m. 207) (1632 S. K. m. 47, Ek. m. 8)

Daire ile Başsavcılık arasındaki uyuşmazlık, hakkında hükmün açıklanmasına karar verilmiş ve denetim süresi içinde denetimli serbestlik tedbirine gerek görülmemiş olan sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlemesi nedeniyle CMK’nın 231’inci maddesinin 11’inci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasına karar verilirken; anılan fıkranın ikinci cümlesiyle getirilen, cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilebilmesine olanak veren hükmün uygulama olanağı bulunup bulunmadığı ve bu hükmün takdiren uygulanmamasına karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirecek bir hukuka aykırılık olup olmadığına ilişkin bulunmaktadır.

Daire, anılan hükmün “takdiren” uygulanmamasına karar verilmiş ve hiçbir gerekçe gösterilmemiş olmasının, 353 sayılı Kanun'un 207’nci maddesi uyarınca, hükmün gerekçeden yoksun olması sebebiyle hukuka kesin aykırılık oluşturduğunu kabul ederek, mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar vermiş iken; Başsavcılık, bu hükmün yasal olarak uygulama olanağı bulunmadığı, uygulanmamasına ilişkin gerekçe gösterilmesinin gerekmediği, dolayısıyla hükmün takdiren uygulanmamasına karar verilmiş olmasında esasa etkili bir hukuka aykırılık bulunmadığı görüşündedir.

Uyuşmazlığın çözümü için CMK’nın 231’inci maddesinin ilgili hükümlerinin incelenmesi gerekmektedir.

Bu maddenin 7, 8, 10 ve 11’inci fıkralarında:

“(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkum olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.

(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,

karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.

(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir. ”

hükümleri yer almaktadır.

7’nci fıkra hükmüne göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde, mahkum olunan hapis cezası ertelenememekte ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilememektedir.

8’inci fıkra hükmüne göre; hükmün açıklanmasına karar verilmesi halinde, sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulması zorunlu olmakla birlikte; bu sürenin bir yıldan fazla olmamak üzere belirlenecek kısmında, fıkranın a, b veya c bentlerinde belirlenmiş olan veya mahkemece takdir edilecek başka bir yükümlülüğün yerine getirilmesine karar verilmesi, mahkemelerin takdirlerine bırakılmış bulunmaktadır. Bu konudaki takdir hakkının kullanılmasıyla ilgili ölçüt sınırlaması getirilmemiş; ceza hukukunun amaçlarına uygun ve elverişli olmak üzere, mahkemeye geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.

10’uncu fıkrada, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmemiş ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranılmış olması halinde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verileceği düzenlenirken; 11’inci fıkrada, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde hükmün açıklanacağı ve bunun esasları gösterilmiş bulunmaktadır.

Bu hükümlere göre; hüküm açıklanırken, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunun değerlendirilmesi gerekmekte; bu kişiler bakımından cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesine karar verilmesi mümkün olduğu gibi, koşullarının varlığı halinde hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine de karar verilebilecektir.

Fıkranın yazılış şekli itibarıyla, cezanın yarısına kadar belirlenecek kısmının infaz edilmeme kararının, ancak kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmeyen sanık bakımından mümkün olduğunda kuşku bulunmamakta; sanığın belirli bir süre yükümlülüklerini yerine getirmiş olması durumunda, cezanın tamamen infazının mağduriyetine yol açabileceği kuşkusu giderilmek istenmektedir.

Bakanlar Kurulunca 03.04.2006 tarihinde kabul edilerek TBMM Başkanlığına gönderilen, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili 28.08.2006 tarihli Adalet Komisyonu Raporunda; CMK’nın 231’inci maddesinin 11’inci fıkrasının yeniden düzenlenmesinin gerekçesi olarak; denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde hükmün açıklanması gerekeceği; şayet sanık denetimli serbestlik tedbirlerini yerine getirmemişse, mahkemenin yeni bir mahkumiyet hükmü kuracağı; ancak bu hükmü kurarken sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar bir kısmının infaz edilmemesine karar verebileceği; bu sürenin belirlenmesinde, sanığın gereklerine uygun davrandığı yükümlülük süresinin de dikkate alınabileceği, ya da infazda indirim yerine, koşullarının varlığı halinde, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine de karar verebileceği açıklamalarına yer verilmiş olması ve bu fıkranın, daha sonra 5560 sayılı Yasa ile yapılan düzenleme ile Kanunda yer aldığı şekilde kabul edilmiş olması, yasa koyucunun iradesinin bu yönde olduğunu göstermektedir.

Yargılama aşamalarında açıklandığı üzere; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken, sanığa, deneme süresi içinde yerine getirilmek üzere bir yükümlülük yüklenmemiş, hüküm de bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle açıklanmamıştır.

Sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir başka suç işlemiş olması sebebiyle hükmün açıklanması yoluna gidilmiş olup; 11 ’inci fıkrada, bu durumdaki sanıklar bakımından cezanın bir kısmının infaz edilmemesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, sanık hakkında da böyle bir uygulama yapılması olanağı bulunmamaktadır.

Askeri Mahkemece bu yasal imkansızlık göz ardı edilerek, sanki bu konuda takdir hakkı varmış gibi; “CMK’nın 231/11’inci maddesinde belirtilen cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesine ilişkin hükmün uygulanmasına takdiren yer olmadığına” karar verilmiş ve bu karara ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemiş olması hukuka aykırı olmakla birlikte; hükmün esasına etkili olmayan bu hukuka aykırılığın bozma sebebi olarak kabul edilmesi mümkün görülmemiştir.

Bu aşamadan sonra mahkumiyet hükmünün onamasına mı, yoksa temyiz incelemesine devam edilmek üzere dava dosyasının Daire’ye iadesine mi karar verilmesi gerektiği hususu tartışılmıştır.

Daire tarafından mahkumiyet hükmünün uygulamaya ilişkin gerekçesinin yerindeliği aşamasına kadar gelinerek, bu konudaki gerekçenin yetersizliği nedeniyle bozulmasına karar verilmiş olması, kararın karşı oy gerekçesinde sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkumiyetine karar verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş olduğunda kuşku bulunmadığının belirtilmiş bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; Daire tarafından davanın esasıyla ilgili inceleme yapılmış olduğu, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemiş olması nedeniyle CMK’nın 231/11’inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, ASCK’nın Ek 8, 47 ve CMK’nın 231/11’inci maddeleri hükümlerine göre, hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilmesinin mümkün olmadığı, Kurulumuzca uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak yapılan incelemeden sonra yapılması gereken başka bir hususun bulunmadığı kabul edilerek, hukuka uygun olan mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy