Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/86 Esas 2010/89 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 86
Karar No: 2010 / 89
Karar Tarihi: 30.09.2010

(1632 S. K. m. 130) (353 S. K. m. 218) (5237 S. K. m. 257) (765 S. K. m. 240)

Daire ile Askeri Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; İlçe Jandarma Komutanlığı’nda istihbarat faaliyetlerinde kullanılmak üzere Jandarma Asayiş Vakfına hibe edilen sivil aracı özel işlerinde kullanan sanığın eyleminin, ASCK.'nın 130'uncu maddesinde düzenlenen askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Daire; söz konusu aracın mülkiyetinin suçun işlendiği tarihlerde Devlete ait olmamasından dolayı sanığın eyleminin askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturmadığını, sübut bulan eylemlerin memuriyet görevini/nüfuzunu kötüye kullanmak veya başkaca bir suç oluşturup oluşturmadığının irdelenebilmesi bakımından, aracın teslimine ve kullanımına ilişkin kararda belirtilen hususların araştırılması gerektiğini kabul ederken;

Askeri Mahkeme; bir eşyanın askeri eşya niteliğini kazanabilmesi için askeri envantere kaydedilmesi gerekmeyip, askerlik amaç ve menfaatlerine tahsis edilmesinin yeterli olduğu, dava konusu sivil aracın, Jandarma Asayiş Vakfına hibe edildikten sonra Vakıf tarafından askerlik amaç ve menfaatlerinde kullanılmak üzere 16.01.2004 tarihinde Bağlı Birlikler Komutan Yardımcılığına teslim edilmiş olması nedeniyle askeri eşya niteliğinde olduğu ve sanığın eyleminin askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturduğu gerekçesiyle, önceki hükümde direnmek suretiyle sanığın mahkumiyetine karar vermiştir.

Öncelikle, sanık müdafilerinin, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması hususundaki istemleri yönünden yapılan incelemede;

Sanık hakkında tayin edilen cezanın miktarı itibariyle, 353 sayılı Kanun'un 218/1'inci maddesine göre duruşmalı temyiz incelemesi yapılması mümkün olmadığı gibi, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nda duruşmalı temyiz incelemesi de yapılamayacağından, sanık müdafilerinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması yönündeki istemlerinin reddine karar verilmiştir.

ASCK.'nın Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve kaybedenler başlıklı 130/1'inci maddesinin ilk hali, Askeri hizmete mahsus bir şeyi... hususi menfaatlerinde kullanan bu şeyin kıymetine göre... cezalandırılır... şeklinde iken; 26.05.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4551 sayılı Kanun'un 26'ncı maddesiyle yapılan değişiklikle, Askeri eşyayı... özel menfaati için kullanan asker kişiler, ... cezalandırılırlar. şeklinde değiştirilerek, Askeri hizmete mahsus bir şey kavramı yerine Askeri eşya kavramına yer verilmiştir. Buna göre, 4551 sayılı Kanun'un 26'ncı maddesiyle yapılan değişiklikle, maddede yer alan ve suçun maddi konusunu oluşturan eşyanın kapsamı daraltılmıştır.

Maddenin kanuni tanımında yer alan suçun söz konusu olabilmesi için, öncelikle, asker kişinin özel menfaati için kullandığı eşyanın Askeri eşya niteliğinde olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.

Kanunlarda nelerin Askeri eşya kapsamında olduğunu açıklayan bir hüküm bulunmamakla birlikte, Ordu Mal Yönetmeliği'nin 2'nci maddesinde, Ordu malı; Ordu elinde bulunan her çeşit Devlet malına ordu malı denir. tanımına yer verilmiştir. Buradan hareketle, Askeri eşya kavramından, askeri hizmetin ifası için tahsis edilen ve Ordunun elinde (envanterinde) bulunan, yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mülkiyetinde olan tüm eşyaları anlamak gerekir.

Doktrinde de Askeri eşya; mülkiyeti Devlete ait olan ve kullanılması Silahlı Kuvvetlere bırakılan eşya olarak tanımlanmaktadır (Hulusi ÖZBAKAN, Silahlı Kuvvetler Hukuk Rehberi, Ankara 1989, s.31).

Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; ICL A.Ş. yetkilisi İ.Ö.'nün, 16.01.2004 tarihinde İlçe Jandarma Komutanlığına ve 05.02.2004 tarihinde Jandarma Asayiş Vakfına yazılı müracaatta bulunarak, sahibi olduğu 34 UY xxx plakalı Fiat Albea marka aracını İlçe Jandarma Komutanlığı istihbarat faaliyetlerinde kullanılmak üzere Jandarma Asayiş Vakfına hibe etmek istediğini bildirdiği, aracı da 16.01.2004 tarihinde İlçe J.K.’lığına bağlı J. Krk. K.’lığında konuşlu Bağlı Birlikler Komutan Yardımcılığına teslim ettiği, hibe ile ilgili resmi işlemler devam ederken, Bağlı Birlikler Komutan Yardımcısı olan sanığın, bu aracı zaman zaman kendisinin, eşinin ve kızının özel işlerinde kullandığı, söz konusu aracın, Jandarma Asayiş Vakfı Yönetim Kurulu’nun 26.02.2004 tarihli ve 2004/09 sayılı kararı ile kabul edilmesine ve İlçe J. K.’lığına tahsis edilmek üzere J. Gn. K.’lığına malen verilmesine karar verilmesini müteakip devam eden yazışmalar sonunda, 23.07.2004 tarihinde 06 AK xxxx plaka numarası ile Jandarma Asayiş Vakfı adına trafik tescilinin yapıldığı, J.Gn.K.’lığının 05.08.2004 tarihli yazısıyla İlçe Jandarma Komutanlığına tertip edildiği, İl J.K.’lığının 24.08.2004 tarihli yazısıyla görevlendirilen personel tarafından 26.08.2004 tarihinde evrak üzerinden teslim alınmasını müteakip 30.09.2004 tarihinde sayım düzeltme çizelgesi düzenlenerek zimmete alındığı, sanığın ise 02.07.2004 tarihinde Bağlı Birlikler İl Jandarma Komutan Yardımcılığı görevinden ayrıldığı görülmektedir.

Buna göre, söz konusu aracın, 23.07.2004 tarihine kadar hibe eden sivil şahıs adına kayıtlı olması, bu tarihte Jandarma Asayiş Vakfı adına trafik tescilinin yapılması ve 30.09.2004 tarihinde zimmete alınması karşısında, sanık tarafından kullanıldığı tarihler içerisinde henüz askeri eşya niteliği taşımadığından, sanığın eyleminin ASCK.'nın 130'uncu maddesinde düzenlenen askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte, sanığın, İl Jandarma Komutan Yardımcısı olarak Avrupa yakasındaki tüm jandarma birliklerine emir komuta etme yetkisine sahip olması dikkate alınarak, eyleminin 765 sayılı TCK'nın 240 ve 5237 sayılı TCK'nın 257'nci maddelerinde düzenlenen memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu veya başka bir suçu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilebilmesi bakımından;

a) Söz konusu aracın 16.01.2004 tarihinde kime teslim edildiğinin, teslime ilişkin herhangi bir tutanak veya belge düzenlenip düzenlenmediğinin, aracın kullanımı, bakımı ve yakıt ikmali ile ilgili bir talimat bulunup bulunmadığının,

b) Aracın teslim alındığının İl J. K.’lığına bildirilip bildirilmediğinin, bildirilmiş ise hangi tarihte bildirildiğinin, İl J. K.’lığınca aracın kullanımı ile ilgili olarak yazılı veya sözlü herhangi bir emir verilip verilmediğinin,

Araştırılması gerektiği sonucuna varıldığından; sanık hakkında direnilmek suretiyle kurulan mahkumiyet hükmünün, noksan soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy