Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/58 Esas 2010/61 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 58
Karar No: 2010 / 61
Karar Tarihi: 24.06.2010

(1632 S. K. m. 85) (353 S. K. m. 207, 221, 222, 227) (AYİBK 05.03.2004 T. 2004/1 E. 2004/1 K.) (AYDK 07.05.2009 T. 2009/61 E. 2009/61 K.) (AYDK 25.12.2008 T. 2008/205 E. 2008/206 K.) (AYDK 17.03.2005 T. 2005/29 E. 2005/27 K.) (AYDK 01.04.2004 T. 2004/67 E. 2004/62 K.) (AYDK 18.03.2004 T. 2004/63 E. 2004/55 K.) (AYDK 30.10.2003 T. 2003/94 E. 2003/90 K.) (AYDK 27.02.2003 T. 2003/16 E. 2003/15 K.) (AYDK 19.01.2006 T. 2006/19 E. 2006/12 K.) (AYDK 26.12.2002 T. 2002/105 E. 2002/105 K.) (YCGK 13.05.2008 T. 2008/6-20 E. 2008/110 K.) (YCGK 23.01.2007 T. 2006/9-291 E. 2007/10 K.) (YCGK 22.11.2005 T. 2005/11-137 E. 2005/142 K.) (YCGK 01.03.2005 T. 2004/6-215 E. 2005/18 K.) (YCGK 01.03.2005 T. 2005/4-11 E. 2005/21 K.) (YCGK 10.02.2004 T. 2004/4-4 E. 2004/23 K.)

Daire ile Askeri Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin üste hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.

Daire; sanığın sarf ettiği Siz hırsız mısınız ki benim CD'mi alıyorsunuz şeklindeki sözlerin mağdurun şeref ve haysiyetini zedeleyici nitelikte olması nedeniyle üste hakaret suçunu oluşturduğunu kabul ederken;

Askeri Mahkeme; sanığın, mağdurun müessir fiiline maruz kalması ve CD'sinin eve götürüldüğü ve geri verilmeyeceği cevabını alması sonrasında sarf ettiği sözlerin disiplin tecavüzü niteliğinde olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnmek suretiyle beraatine karar vermiştir.

1) Kurulumuzca, uyuşmazlık konusunun incelenmesine geçilmeden önce, hükmün direnme niteliği taşıyıp taşımadığı hususu tartışılmıştır.

Dosyanın incelenmesinde; bozma kararı sonrasında, Askeri Mahkemece, sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin tespitini müteakip 03.09.2009 tarihinde yapılan duruşmada, Askeri Yargıtay 2'nci Dairesinin 25.02.2009 tarihli, 2009/247-287 Esas ve Karar sayılı bozma kararına uyulmasına, dosyanın karar için tetkike alınmasına ve duruşmanın ertelenmesine karar verildiği, 03.11.2009 tarihine yapılan duruşmada ise, sanığın son sözü yerine geçmek üzere dava dosyasında bulunan tüm ifadeleri okunduktan sonra, ... Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de; sanık E.Ö. yönünden verilen bozma ilamına uyma karan verilmesi sonrasında herhangi bir işlem tesis edilmeksizin yapılan yeniden değerlendirme sonunda, Askeri Yargıtay 2'nci Dairesinin bozma ilamındaki gerekçelere iştirak olunmadığından, 353 sayılı Kanun'un 227/1'inci maddesi uyarınca söz konusu bozma kararına DİRENİLMESİNE, karar verilerek beraat hükmü kurulduğu görülmektedir.

Askeri mahkemelerin direnme haklarının düzenlendiği 353 sayılı Kanun'un 227'nci maddesinde direnme kararının özellikleri konusunda herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarında kabul edildiği üzere; bir hükmün Direnme olarak kabul edilmesi için, bozmadan önce verilen hüküm ile, direnmeye ilişkin hükmün aynı olması, yani ilk hükmün aynen yeniden verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi; bozma karan doğrultusunda işlem yapılması, bozmadan önce tartışılmayan hususların bozmadan sonra tartışılması, bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanılması, ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulması hallerinde incelemeye esas son hükmün direnme kararı niteliğinde olmayıp, Bozmaya eylemli uyma (sebat) sonucu verilmiş yeni bir karar olduğu ve bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde, incelemenin Daire tarafından yapılması gerektiği kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 07.05.2009 tarihli, 2009/61-61; 25.12.2008 tarihli, 2008/205-206 14.07.2005 tarihli, 2005/77-67; 17.03.2005 tarihli, 2005/29-27; 01.04.2004 tarihli, 2004/67-62; 18.03.2004 tarihli, 2004/63-55; 30.10.2003 tarihli, 2003/94-90 ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.05.2008 tarihli, 2008/6-20-2008/110; 23.01.2007, 2006/9-291-2007/10; 22.11.2005 tarihli, 2005/11-137-2005/142; 01.03.2005 tarihli, 2004/6-215-2005/18; 01.03.2005 tarihli, 2005/4-11-2005/21; 10.02.2004 tarihli, 2004/4-4-2004/23 Esas ve Karar sayılı kararları bu doğrultudadır).

Keza, bozmaya uyma karan verilmesine rağmen gereği yapılmayıp, ilk hükmün aynen kurulmasının Eylemli direnme sonucunu doğurduğu kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 14.10.2004 tarihli, 2004/157-134 ve 27.02.2003 tarihli, 2003/16-15 Esas ve Karar sayılı kararlan bu yöndedir).

Somut olayda, Askeri Mahkemece, Dairenin bozma kararını müteakip yeniden yapılan yargılama sırasında, 03.09.2009 tarihli duruşmada bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma kararı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadan, 03.11.2009 tarihli bir sonraki duruşmada ilk hükümde direnilmesine karar yerilerek bozulan hükmün yeniden ve aynen kurulmuş olması nedeniyle son hükmün direnme niteliğinde olduğu ve incelemenin Daireler Kurulunda yapılması gerektiğine karar verilmiştir.

2) Kurulumuzca ikinci olarak, önce uyma kararı verildikten sonra direnme kararı verilmiş olmasının hükmün usul yönünden bozulmasını gerektirip gerektirmediği konusu tartışılmıştır.

353 sayılı Kanun'un 5530 sayılı Kanun ile değişik 221/1'inci maddesinde, Askeri Yargıtay, temyiz edilen hükmü, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar.;

Kanun'un 222'nci maddesinde de, Askeri Yargıtay temyiz dilekçe, beyan ve layihasında ve tebliğnamede ileri sürülen hususları ve bunlar dışında hükmün esasına dokunacak derecede hukuka aykırı hallerin bulunup bulunmadığını inceler. hükümleri yer almaktadır.

Görüldüğü gibi, Askeri Yargıtay’ca temyiz incelemesi yapılırken tespit edilen hukuka aykırılıklar Hükmü etkileyecek ve Hükmün esasına dokunacak derecede ise bozma kararı verilecek, bu derecede bir hukuka aykırılığın bulunmaması halinde ise, bozma sebebi yapılmayıp, işaret veya tenkit etmekle yetinilmesi gerekecektir.

Nitekim, Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 05.03.2004 tarihli, 2004/1-1 Esas ve Karar sayılı kararında, Hükmün yalnızca sanık lehine temyiz edilmiş olduğu hallerde, 353 sayılı Kanun'un 207'nci maddesinde belirtilen mutlak bozma nedenleri ile suç vasfının ve teselsül halinin belirlenmesindeki kanuna aykırılık halleri hariç olmak üzere, a) Son karara etkisiz olan, b) Sadece cezayı ağırlaştırma sonucunu doğuran, c) İnfaz muhakemesi ile giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların bozma sebebi yapılmayarak, kanuna aykırılığa işaret edilmesiyle yetinilmesine ... karar verilmiştir.

Buna göre somut olayda, önce uyma kararı verilmiş olmasına rağmen, bozma kararı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadan bir sonraki duruşmada direnme kararı verilmiş olmasının hükmün esasını etkilemediği ve usul yönünden bozulmasını gerektirmediği sonucuna varılmıştır.

3) Hükmün esasına yönelik inceleme:

Dosyadaki delillerden; sanığın, bir gün önce kendisine ait müzik CD'sini J.Er İ.F.'nin elinden aldığını öğrendiği mağdur Uzm.J.IV.Kad.Çvş. V.T.'nin yanına giderek CD'yi istediği, mağdurun CD bulundurmanın yasak olduğunu belirterek vermeyeceğini söylemesi üzerine tartışmaya başladıkları, tartışma sırasında önce mağdurun sanığın yakasından tutarak geriye doğru ittiği, sanığın CD'yi tekrar istemesine rağmen mağdurun vermeyeceğini ve eve götürdüğünü söylediği, bunu üzerine sanığın, Siz hırsız mısınız da benim CD'mi eve götürüyorsunuz dediği, mağdurun tekrar sanığın yakasından tutarak masaya doğru ittirdiği, bu sırada sanığın yine Siz hırsız mısınız ki benim CD'mi alıyorsunuz dediği anlaşılmaktadır.

Üste hakaret suçu ASCK'nın 85'inci maddesinde düzenlenmiş olup, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı ve diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır. Hakaret suçunun oluşması için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir.

Askeri Yargıtayın yerleşik kararlarında, söylenen sözlerin hakaret oluşturup oluşturmadığının tespiti için, sözün hangi şartlar altında söylendiğinin, failin ve mağdurun durumlarının, sözün söylenme sebebinin araştırılması ve olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 19.01.2006 tarihli, 2006/19-12; 26.12.2002 tarihli, 2002/105-105; 04.12.1997 tarihli, 1997/158-157 ve 20.01.1994 tarihli, 1994/11-8 Esas ve Karar sayılı kararları bu doğrultudadır).

Ayrıca, suçun sübutu için sadece sözün sarf edilmesi yeterli olmayıp, suçun manevi unsurunu oluşturan suç kastının da açıkça ortaya konulması gerekmektedir.

Somut olayda; sanığın, X-Ray cihazının bulunduğu cezaevi ana girişinde görev yaptığı, cezaevinin bu bölümünde müzik CD'si bulundurmanın yasak olmadığı, mağdurun ise, nizamiye ve ziyaretçi kabul yerinde görev yaptığı, sanığa müdahale etme yetkisi bulunmamasına rağmen CD'sine el koyarak evine götürdüğü, sanık tarafından istenilmesine rağmen vermediği ve vermeyeceğini söylediği, üstelik sanığın yakasından tutarak iteklemek suretiyle müessir fiilde bulunduğu, suça konu sözlerin bu şekilde gerçekleşen eylemler sonrasında sarf edildiği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; sanığın, bir gün önce kendisine ait olan müzik CD'sini alan ve olay günü geri vermesini istemesine rağmen, CD bulundurmanın yasak olduğunu, CD'yi evine götürdüğünü ve veremeyeceğini söyleyen üstü olan mağdura karşı sarf ettiği Siz hırsız mısınız ki benim CD'mi eve götürüyorsunuz şeklinde sözleri, görev yaptığı yerde müzik CD'si bulundurmanın yasak olmaması, buna rağmen mağdurun CD'yi alıp evine götürmesi, istemesine rağmen vermeyeceğini belirtmesi ve ayrıca yakasından tutarak ittirmek suretiyle asta müessir fiilde bulunması nedeniyle mağdurun söz konusu hukuka aykırı davranışlarına karşı bir tepki ve haklılığını izah etme amacıyla söylemiş olması ve hakaret kastının bulunmaması karşısında, atılı suçun manevi unsur yönünden oluşmadığı sonucuna varıldığından; beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy