Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/23 Esas 2010/23 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 23
Karar No: 2010 / 23
Karar Tarihi: 11.03.2010

(5237 S. K. m. 53, 62) (1632 S. K. Ek m. 8) (1136 S. K. m. 164) (5271 S. K. m. 232)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK'nın 53/1'inci maddesinde sayılan tüm haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılması ve müdahil yerine müdahil vekiline fazla avukatlık ücreti takdir edilmesinin bozma nedeni yapılıp yapılmayacağının ve hükümlerin bozulup bozulmayacağının tespitine ilişkindir.

Daire; sanığın mahkûm olduğu hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK'nın 53/1'inci maddesinde belirtilen tüm haklardan yoksun bırakılması ve vekili bulunan katılan hakkında avukatlık ücretinin fazla belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu kabul ederken;

Başsavcılık; TCK'nın 53/1'inci maddesinde sayılan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirlerinin mahkûmiyetin yasal sonucu olması, takdir hakkının kullanılmasına gerek bulunmaması, yeni bir araştırma ve soruşturma işleminin yapılmasının gerekli olmaması karşısında yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkûmiyet hükümlerinin düzeltilerek onanması; müdahil vekili lehine ve fazla olarak avukatlık ücreti takdiri hatalı olmakla birlikte, şahsi hakka yönelik temyiz olmadığından, bu hususun bozma nedeni yapılmaması, işaretle yetinilmesi gerektiğini ileri sürerek Daire kararma itiraz etmiştir.

Yapılan incelemede; sanığın, 29.8.2008 tarihinde P.Çvş. Z.D. ve P.Onb. F.B.'yi hamili olduğu piyade tüfeği ile öldürmek suretiyle ölümü mucip olacak şekilde üste fiilen taarruz suçlarını işlediğinin kabulüyle ceza tayin edildikten sonra; mahkûm olduğu hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK'nın 53'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ve müdahil vekiline 1.250 TL avukatlık ücretinin ödenmesine karar verildiği görülmektedir.

1- Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin uygulanmasına yönelik inceleme:

TCK'nın 53'üncü maddesinde; (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il belediye, köy veya bunların denetim ye gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya ve seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

c) Velayet haklarından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

Yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dosyasıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu haklan kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş ve fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adli para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katma kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adli para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmünün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar. şeklindeki hüküm ile hak mahrumiyetleri ve kısıtlılıkları, güvenlik tedbiri olarak tek bir madde altında toplanmıştır.

Maddenin 1'inci fıkrasında, kasten işlediği suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olan kişinin, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak, bu fıkrada sayılan haklardan yoksun bırakılacağı,

2'nci fıkrasında, failin bu hakları hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanamayacağı,

Hususları düzenlenmektedir.

3'üncü fıkrada, mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından 1'inci ve 2'nci fıkra hükümlerinin uygulanmayacağı ve mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında 1'inci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebileceği öngörülmekte, 4'üncü fıkrada ise, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağı belirtilmektedir.

TCK'nın 53'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasında, kural olarak birinci fıkrada belirlenen hak yoksunluklarının cezası ertelenen hükümlü hakkında da uygulanacağı, ancak mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından 1'inci ve 2'nci fıkra hükümlerinin uygulanmayacağı, ayrıca koşullu olarak salıverilen hükümlünün velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinden sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkilerini koşullu salıverilme ile kazanacağı hususlarının belirtilmesi nedeniyle, hükümlünün her halde, kendi alt soyu dışındaki kişiler yönünden velayet hakkı ile vesayet ve kayyımlık yetkilerini ancak hapis cezasının infazı tamamlandığında kullanabilmesi olanaklı görülmektedir.

Keza, 4'üncü fıkrada, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağının belirtilmesi dikkate alındığında, cezası ertelenen kişiler yönünden cezanın kısa süreli olup olmamasına göre bir ayrım yapıldığı, kısa süreli hapis cezasına hükmedilip cezası ertelenmiş olan kişiler yönünden belli hakların kullanılmasından yoksun bırakılma güvenlik tedbirine hükmedilmesinin mümkün olmadığı, kısa süreli hapis cezası dışında süreli hapis cezasına mahkûm olan ve cezası ertelenen kişiler (Cezası bir yıl ile iki yıl hapis cezası arasında olup, cezası ertelenen kişiler) yönünden belli hakların kullanılmasından yoksun bırakılma güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

5'inci fıkrada, 1'inci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca cezanın infazının sona ermesinden sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar ve 1'inci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adli para cezasına mahkûmiyet halinde, adli para cezasının tamamen infazından itibaren başlamak üzere, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verileceği belirtilerek, hak yoksunluğunun bir süre daha devam etmesi sağlanmaktadır.

6'ncı fıkrada ise, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği, yasaklama ve geri almanın, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği ve sürenin cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlayacağı hususları düzenlenmektedir.

Askeri Ceza Kanunu'nun Ek-8'inci maddesinin 3'üncü fıkrasına göre, kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma veya bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına dair güvenlik tedbirlerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları hakkında, öngörülen süre kadar açığa çıkarılma şeklinde uygulanması gerekmekte olup, yedek subaylar ile erbaş ve erler hakkında bu tedbirin uygulanması askerlik hizmetlerinin tamamlanmasından sonra mümkündür. Bu düzenlemeye göre, askerlik hizmetinin tamamlanmasından sonra yerine getirilmesi gereken tedbir, TCK'nın 53'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının a bendinde düzenlenen Kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma ve 5'inci fıkrasında düzenlenen Kamu görevinin kullanılmasının yasaklanması güvenlik tedbirleridir.

Askeri Ceza Kanunu'nun Ek-8'inci maddesinin 3'üncü fıkrasındaki düzenleme ile asker kişilerin ifa etmekte oldukları ve bir kamu görevi olduğunda kuşku bulunmayan askerlik hizmetlerinin, terhis işlemine kadar kesintiye uğramaması yanında, kamu görev ve yetkisinin kullanılmasının yasaklanması tedbirinin TSK mensupları yönünden açığa çıkarılmak suretiyle uygulanması amaçlanmıştır. TCK'nın 53'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının a bendinde düzenlenen Kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma tedbiri, belirli bir süreye bağlı olmayan ve hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanabilecek bir güvenlik tedbiri olup, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden cezanın infazının tamamlanmasına kadar her hükümlü için değişkenlik gösterebilecek niteliktedir.

Askeri Ceza Kanunu'nun Ek-8'inci maddesinin 3'üncü fıkrasına göre, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra hükümlünün halen asker olması halinde Kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin uygulanması mümkün olmayıp, bu güvenlik tedbirinin sadece hükümlünün askerlik hizmeti sırasında hapis cezasının yerine getirilememiş olması halinde, askerlik hizmetinin tamamlanmasından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanması mümkün bulunmaktadır (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 16.4.2009 tarihli, 2009/64-55 Esas ve Karar sayılı kararı).

Yukarıda belirtilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın TCK'nın 53/1'inci maddesinde sayılan haklardan yoksun bırakılmasının mahkûmiyetin yasal sonucu olması nedeniyle, hüküm kurulduğu esnada hapis cezasının ertelenmesi hali ile TCK'nın 53'üncü maddesinin 5'inci ve 6'ncı fıkralarında öngörülen durumlar dışında, bu maddenin uygulanması konusunda bir karar verilmesi zorunlu olmamakla birlikte, sanık hakkında anılan madde uygulandığında; TCK'nın 53/2'nci maddesi gereğince, ASCK'nın Ek-8'inci maddesi dikkate alınarak, mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, sanığın TCK'nın 53'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinde sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ve koşullu olarak salıverilmesi durumunda, TCK'nın 53'üncü maddesinin 3'üncü fıkrası gereğince, sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmak yetkileri açısından yukarıda belirtilen hak yoksunluğu kararının uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, her iki hükümde yanlış anlaşılmaya ve uygulamaya sebebiyet verecek mahiyette İşlemiş olduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar TCK'nın 53'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinden yoksun bırakılmasına şeklinde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

2- Avukatlık ücretinin; sanıktan alınarak müdahil vekiline ödenmesine ve miktarına yönelik inceleme;

Hükümlerin verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Ceza davalarında ücret başlıklı 13/1'inci maddesinde Kamu davasına katılma üzerine, mahkûmiyetine karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir. hükmü mevcut olup, Tarifenin ikinci kısım, ikinci bölümünün 13'üncü bendinde, hukuki yardımlara ödenecek ücretin Askeri Mahkemelerde takip edilen davalar için 625,00 YTL olduğu, 20'nci maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı belirtilmiştir.

Bu duruma göre, yargılama giderlerinden sayılan ve dava sonunda tarife uyarınca vekili bulunan katılan lehine yüklenecek avukatlık ücretinin vekil lehine değil, ceza davasında taraf olan ve kendilerini vekille temsil ettiren katılan lehine hükmedilmesi gerekmektedir.

Belirtilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde, müdahil vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1'inci maddesine göre 625 TL olan avukatlık ücretinin, 1.250 TL olarak ve müdahil vekiline ödenmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Tebliğnamede, müdahil vekili lehine ve ayrıca fazla avukatlık ücreti takdir edilmesine ilişkin temyiz bulunmadığından bu hususa işaret edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; sanığın temyiz layihası incelendiğinde; avukatlık ücreti hakkında herhangi bir temyiz sebebi belirtilmemekle birlikte, ... İlgili Kanun maddelerinin uygulanmasını yüce mahkememizden istiyorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim. ... şeklinde talebinin mevcut olması ve sanığın aleyhine fazla avukatlık ücretine karar verilmesi karşısında (Dz.361), bu konuda temyiz incelemesi yapılarak tebliğnamede belirtilen görüşe iştirak edilmemiştir.

3- Sanığın duruşmadaki iyi hali lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek temel cezada indirim uygulanırken Kanun adı ve madde numarasının hükümde gösterilmemesine yönelik inceleme;

Takdiri indirim nedenleri TCK'nın 62'nci maddesinde düzenlenmiş olup, somut olayda takdiri indirim sonucu verilecek cezanın sabit olarak belirlendiği görülmektedir. Sanık hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulurken temel cezalar tayin olunduktan sonra sanığın duruşmadaki iyi hali lehine takdiri indirim sebebi kabul edildiği halde, bu indirime yönelik olarak ilgili kanunun adı ve maddesinin yazılmamış olması CMK'nın 232/6'ncı maddesine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; Askeri Yargıtay Başsavcılığının itirazının kabulü ile Daire kararının kaldırılmasına, sanık ve sanık müdafiinin temyizlerine atfen ve resen mahkûmiyet hükümlerinin uygulama yönünden ayrı ayrı bozulmasına, yukarıda belirtilen bozma, nedenleri yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükümlerin düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy