Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/19 Esas 2010/11 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 19
Karar No: 2010 / 11
Karar Tarihi: 14.02.2010

(5237 S. K. m. 50, 51, 62) (5271 S. K. m. 223, 231)

Daire ile Askeri Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün, uygulamaya yönelik gerekçelerinin birbirleriyle çelişip çelişmediği ve cezanın ertelenmesine dair gerekçenin yeterli olup olmadığının tespitine ilişkindir.

Daire; uygulamaya yönelik gerekçelerin birbiriyle çeliştiğini, cezanın ertelenmemesine ilişkin gerekçenin yetersiz olduğunu kabul ederken;

Askeri Mahkemece; takdiri indirime ilişkin gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ve cezanın ertelenmemesine ilişkin gerekçeler arasında çelişki bulunmadığı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.

Dosyada mevcut delillere göre; sanığın, 15.12.2005 tarihinde İl Jandarma Komutanlığı Kantin Başkanlığına bağlı kantin reyonu sorumlusu olarak görevlendirildiği, Mayıs 2006 tarihinden itibaren J.Er M.Ç.'nin satış sorumlusu olarak görev yaptığı, satılacak malların kantin heyetince sanığa teslim edildiği, sanığın satış sorumlusuna emir vererek malları yüksek fiyattan sattırdığı, kantin reyonuna fiyat listesi asılmadığı, raflarda fiyat etiketlerinin bulunmadığı, günlük satış hasılatının sanığa elden teslim edildiği, para teslim defteri tutulmadığı, 1.7.2006-23.7.2006 tarihlerinde izne ayrılan satış sorumlusunun yerine görevlendirilen J.Er İ.K.'nin de aynı şekilde satışa devam ettiği, sanığın, J.Er M.Ç.'nin tuttuğu kayıtlarını yırttığı, aylık sayım tartı çizelgelerini ve bilançoları olması gereken fiyatlar üzerinden düzenlediği, 25.9.2006 tarihinde İl Jandarma Komutanlığınca yapılan denetlemede; Temmuz, Ağustos ve Eylül 2006 aylarında malların yüksek fiyatlardan satılması nedeniyle toplam 1311 YTL fazla para alındığı, 28.9.2006 tarihinde yapılan sayımda, kantinde gerek malzeme ve gerek para devir tesliminin imza karşılığında yapılmaması, nihai hesabın tutulmaması neticesinde toplam 1.345,95 YTL açığın oluştuğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkeme ile Daire arasında sübutun kabulünde, eylemin zincirleme kamu görevini kötüye kullanmak suçu olarak nitelendirilmesinde, hapis cezasının alt sınırdan belirlenmesinde, takdiri indirim uygulanmasında bir anlaşmazlık bulunmamaktadır.

TCK'nın 62'nci maddesi gereğince hakimin cezayı hafifletirken gösterdiği nedenlerin makul olması, hukuk kurallarını ihlal etmeyecek, yasanın amacına aykırı düşmeyecek ve kamu vicdanını incitmeyecek bir nitelik taşıması gerekir. Takdiri indirim nedeni olarak failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir.

Askeri Mahkemece; yukarıda belirtilen ölçütlere uygun olarak sanığın duruşmadaki iyi hali, bazı olaylara ilişkin kısmi ikrarı, yargılama sürecindeki olumlu davranışları gibi hususların takdiri indirim nedeni kabul edilmesinde ve gösterilen gerekçede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Diğer yandan; CMK'nın 231'inci maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlemesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir.

Sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılması ve CMK'nın 223'üncü maddesi gereğince kamu davasının düşmesi nedenlerinden birini oluşturmaktadır.

Koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme müesseselerinden önce ve resen değerlendirilerek, isteme bağlı olmaksızın uygulanacak olup, koşullarının bulunmaması veya anılan müessesenin uygulanmaması yönünde kanaate ulaşılması halinde ise, TCK'nın 50'inci maddesinde düzenlenen kısa süreli hapis cezalarına seçenek yaptırımlar müessesesi ve 51' inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi müessesesi yönünden değerlendirme yapılabilecektir.

Görüldüğü gibi, sanık hakkında hükmolunan hapis cezası, henüz seçenek yaptırım olarak adli para cezası veya diğer tedbirlere çevrilmeden hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının değerlendirilmesi zorunlu olup; ancak bu konuda olumsuz bir kanaate ulaşıldığı takdirde ve koşulların oluşması halinde, adli para cezası veya diğer tedbirlere çevrilebilecek ya da ertelenebilecektir.

Somut olayda; atılı suç Temmuz, Ağustos ve Eylül 2006 tarihlerinde işlenmiş olup; sanığın daha önce 9.9.1994 tarihinde işlediği asta müessir fiil suçundan 2'nci Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 22.2.1995 tarihli, 1995/217-123 Esas ve Karar sayılı hükmüyle 25.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine karar verildiği, hükmün 2.5.1996 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hüküm tarihinden itibaren geçen süre bakımından Adli Sicil Kanununa göre silinme koşulları oluştuğundan, belirtilen mahkûmiyet hükmü yargılama konusu suçla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturmayacaktır. Ancak, objektif şart gerçekleşmemiş ise de, bu hüküm suç işleme eğilimi konusunda kanaat oluşturabilir. Bunun yanında, sanık hakkında resmi belgeyi gizlemek suçundan soruşturmanın devam etmesi, Disiplin Mahkemesince kısa süreli kaçma suçundan oda hapis cezası ile cezalandırılması ve birlik komutanının olumsuz kanaati değerlendirilerek Askeri Mahkemece, yeniden suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin olarak gösterilen gerekçe de, sanığın kişilik özelliklerine ilişkin olup, takdiri indirim gerekçesiyle çelişmemektedir.

Askeri Mahkemece, kısa kararda, Sanığın tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemece bir kanaate varılmadığı, gerekçeli hükümde, Aynı gerekçelerle ve yargılama sürecinde sanığın pişmanlığını ortaya koyacak herhangi bir söz ve eylemin izlenmemiş olmasına göre mahkememizce yeniden suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate varılamadığı gerekçesiyle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TCK'nın 51'inci maddesine göre, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasının ertelenebilmesi için sanığın, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği yönünde mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir.

CMK'nın 231'inci maddesinde hükmün geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öngörülen sübjektif koşullardan biri de mahkemede sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda bir kanaat oluşmasıdır. Mahkeme bu kanaate varabilmek için sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde bulunduracaktır. TCK'nın 51'inci maddesine göre cezanın ertelenebilmesi için de sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir. Görüleceği üzere her iki yasal düzenlemede de mahkemenin sanığın yeniden suç işlemeyeceği yolunda bir kanıya varması gerektiği belirtilmekte ise de, bu kanıya ulaşırken dikkate alınacak ölçütlerde farklılık bulunmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 6.5.2008 tarihli, 2007/4. MD-27 Esas, 2008/95 Karar sayılı kararı da bu yöndedir). Dolayısıyla TCK'nın 51'inci maddesi gereğince yargılama sürecinde pişmanlık göstermemesi nedeniyle tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşmadığından sanığa verilen cezanın ertelenmemesine karar verilmiştir. Cezanın ertelenmemesine karar verilirken yargılama süreci göz önünde bulundurulmuştur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken ise, kişilik özelliklerinin değerlendirildiği görülmektedir. Bu nedenlerle, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde pişmanlık göstermediği gerekçesiyle hapis cezasının ertelenmemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Askeri Mahkemece, takdiri indirim nedeni olarak sanığın duruşmadaki iyi hali ve kısmi ikrarının gösterilmesi, cezanın ertelenmemesine ilişkin gerekçenin pişmanlığa yönelik olması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin gerekçenin ise kişilik özelliklerine dayanması karşısında; gerekçelerin birbiriyle çelişmediği, cezanın ertelenmemesine dair gerekçede yetersizlik bulunmadığı, direnme hükmünün yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Ancak; Askeri Mahkemece 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince sanıktan 72,5 YTL yerine 72,57 YTL nispi harç alınmasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğundan, hükmün uygulama yönünden bozulmasına, bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy