Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/18 Esas 2010/17 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 18
Karar No: 2010 / 17
Karar Tarihi: 18.02.2010

(2709 S. K. m. 141) (5271 S. K. m. 34, 230) (353 S. K. m. 207, Ek. m. 1) (AYDK. 21.02.2008 T. 2008/24 E. 2008/23 K.) (AYDK. 29.03.2007 T. 2007/26 E. 2007/23 K.) (AYDK. 27.01.2005 T. 2005/8 E. 2005/10 K.) (AYDK. 18.03.2004 T. 2004/59 E. 2004/53 K.) (AYDK. 26.09.2002 T. 2002/71 E. 2002/69 K.) (AYDK. 18.10.2001 T. 2001/88 E. 2001/86 K.) (YCGK. 01.04.2008 T. 2008/2-42 E. 2008/69 K.) (YCGK. 21.09.2004 T. 2004/1-149 E. 2004/171 K.) (YCGK. 08.03.1993 T. 1993/6-37 E. 1993/57 K.)

Daire ve Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında noksan soruşturmayla hüküm verilip verilmediği, atılı suçun sübuta erip ermediğinin tespitine ilişkindir.

Daire; sanık hakkında noksan soruşturmayla hüküm verildiğini, öncelikle eksiklerin giderilerek suçun maddi unsurunun oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise suç kastı değerlendirilerek buna göre hüküm kurulması gerektiğini kabul ederken;

Askeri Mahkeme; noksan soruşturma bulunmadığı gerekçesiyle direnilmek suretiyle sanığın beraatine karar vermiştir.

Yapılan incelemede; Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesildikten sonra Askeri Yüksek İdare Mahkemesi karan ile göreve başlatılan J. Uzm. Çvş. İ.İ.’nin 23.11.2005 tarihli dilekçesi ile kendisine yol harcırahı ödenmesini veya ödenip ödenmeyeceğinin bildirilmesini talep ettiği, Personel Lojistik Kısım Komutanı olan sanığın, mağdurun yol harcırahına hakkı olmadığı gerekçesi ile dilekçe hakkında işlem yapmadığı iddiasıyla açılan kamu davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, sanığın suç işleme kastı ile hareket etmediği gerekçesiyle beraatına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusundan önce Askeri Mahkemece sanık hakkında direnilmek suretiyle verilen beraat hükmünün yasal ve yeterli gerekçeyi içerip içermediğinin tartışılması gerekmektedir.

T.C. Anayasası’nın 141/3’üncü maddesi; Bütün mahkemelerin her türlü kararlan gerekçeli olarak yazılır.;

353 sayılı Kanun’un 5530 sayılı Kanunla değişik Ek-1’inci maddesinin atıfta bulunduğu 5271 sayılı CMK.’nın 34/1’inci maddesi; Hakim ve mahkemelerin her türlü karan, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230’uncu madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.;

5271 sayılı CMK.’nın 230’uncu maddesi ise; (1) Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:

a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.

b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.

c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanunu’nun 61 ve 62’nci maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanun’un 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkumiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.

d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.

(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223’üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.

(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223’üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.

(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi halinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.;

Hükümlerini ihtiva etmektedir.

Yerleşik yargısal kararlarda gerekçe; mahkemeyi mahkumiyete veya diğer kararlan vermeye sevk eden hususların karar yerinde gösterilmesi ve bunların birbiriyle karşılaştırılarak, aralarında çelişki bulunması halinde birinin diğerine, hangi sebepten dolayı üstün tutulduğunun açıklanması şeklinde tarif edilmektedir.

Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 21.2.2008 tarihli, 2008/24-23 Esas ve Karar, 29.3.2007 tarihli, 2007/26-23 Esas ve Karar, 27.1.2005 tarihli, 2005/8-10 Esas ve Karar, 18.3.2004 tarihli, 2004/59-53 Esas ve Karar, 17.6.2004 tarihli, 2004/93-97 Esas ve Karar, 7.10.2004 tarihli, 2004/160-129 Esas ve Karar, 26.9.2002 tarihli, 2002/71-69 Esas ve Karar, 7.1.1999 tarihli, 1999/21-6 Esas ve Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, dava dosyasındaki delillerin özetlenmesi, sıralanması veya bilirkişi raporuna atıfta bulunulması yeterli olmayıp, sübuta ve uygulamaya dayanak, teşkil eden delillerin açıkça gösterilerek, deliller arasında çelişki ve farklılıklar bulunduğu takdirde, hangi delile ne sebeple itibar olunduğunun, diğerinin hangi sebeple kabul edilmediğinin, dava konusu olayın ya da olayların hangi delillere göre sabit kabul edildiğinin, makul ve dosya içeriğine uygun gerekçelerle izah edilmesi gerekli olup, bu nitelikteki bir gerekçeli hükmün, kamunun bilgilenmesini, tarafların ikna olmalarını, temyiz denetiminin kolaylaşmasını, yargılamanın güvenilirliğini ve adil yargılanma ilkesinin gerçekleşmesini sağlayacağı aşikardır. Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli unsurları içermeyen bir gerekçeyle hüküm kurulması yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açar. Yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması da, hükmün gerekçeden yoksun olmasıyla aynı sonucu doğurmaktadır. Bu itibarla, hükmün gerekçeden yoksun olması, 353 sayılı Kanun’un 207/3-G maddesinde hukuka kesin aykırılık hali olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.

Diğer yandan; yerleşik yargısal kararlara göre; temyiz incelemesi sonunda bozulmasına karar verilen hüküm tamamen ortadan kalkacağından, Askeri Mahkemece hukuki varlığı sona eren önceki hüküm yerine yeniden verilen hükmün de dava konusu olayla ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalara uygun gerekçeyi içermesi, yeni hüküm direnilmek suretiyle verilmiş ise ayrıca hangi nedenlerle önceki hükümde direnildiğinin de açıklanması gerekmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 18.10.2001 tarihli, 2001/88-86; 07.10.1993 tarihli, 1993/73-73 E.K. sayılı kararları ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 1.4.2008 tarihli, 2008/42-69; 21.9.2004 tarihli, 2004/149-171; 12.05.1998 tarihli, 1998/6. 104-171; 08.03.1993 tarihli, 1993/6-37-57 E.K. sayılı kararları da bu doğrultudadır).

Somut olayda; Askeri Mahkemece, Dairece bozulmasına karar verilen önceki beraat hükmünde, iddia, sorgu ve savunma, sözlü ve yazılı delillere yer verildiği halde, direnilmek suretiyle verilen beraat hükmünde, iddia, sorgu ve savunma, sözlü ve yazılı delillere yer verilmeksizin doğrudan önceki hükümdeki Deliller ve değerlendirilmesi başlığı altındaki bölüm tekrarlanıp, direnmeye ilişkin gerekçeler de gösterilmek suretiyle hüküm kurulduğu görülmektedir.

Dairenin bozma kararı ile önceki hüküm tamamen ortadan kalkması nedeniyle, Askeri Mahkemece direnilmek suretiyle hüküm kurulurken, önceki hükümde yer verilen iddia, sorgu ve savunma, sözlü ve yazılı delillere yer verilmeksizin doğrudan ve dayanakları gösterilmeksizin delillerin takdir ve değerlendirilmesi yapılarak ve direnme nedenleri belirtilerek hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varıldığından; yasal ve yeterli gerekçeyi ihtiva etmeyen direnme hükmünün usul yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy