Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/104 Esas 2010/107 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 104
Karar No: 2010 / 107
Karar Tarihi: 04.11.2010

(1632 S. K. m. 134) (765 S. K. m. 339, 340, 341, 342, 343, 344, 345, 346, 347, 348, 349) (5237 S. K. m. 204, 205, 206) (AYDK. 07.06.2007 T. 2007/65 E. 2007/71 K.) (AYDK. 04.11.2004 T. 2004/168 E. 2004/147 K.)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, Alay Komutanlığına gönderilmesi gereken miatlı evrakın üst yazılarını Tabur Komutanlarının yerine imzalaması şeklindeki eyleminin, TCK'da düzenlenen resmi evrakta sahtecilik veya ASCK.'nın 134'üncü maddesinde düzenlenen hakikate muhalif evrak tanzim etmek suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.

Daire; sanığın üst yazılarına imza attığı belgelerin hakikate aykırı bilgiler içermediğini, tek başına hiçbir hukuki sonuç doğurmayan, ekinde gönderilen belge ve bilgileri teyit eden üst gönderme yazılarına Tabur Komutanı yerine imza atma eyleminin, hiçbir sahtecilik suçuna konu edilemeyeceğini, göreve ilişkin başkaca bir suçu da oluşturmadığı için disiplin tecavüzü derecesinde kaldığını, beraat kararında sonuç itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığını kabul ederken;

Başsavcılık; düzenlenen üst yazıların her birinin, askeri hizmet ve vazifeye müteallik olarak düzenlenen ve ASCK.'nın 134'üncü maddesi kapsamında mütalaa edilmesi gereken birer resmi evrak niteliği taşıdığını, bu yazıların Tabur Komutanının yerine imzalanarak gönderilmesinin, ASCK.'nın 134'üncü maddesi kapsamına giren hakikate muhalif sair evrak tanzim ve ita etmek suçunu oluşturduğunu ileri sürerek, Daire kararma itiraz etmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; 1'inci Kr. Hvcl. A. K.’lığı Sahra Bakım Tabur Komutanlığı’nda Personel Astsubayı olarak görevli sanığın, 11.11.2007 Pazar günü nöbetçi amiri olan Tabur Komutanı Kr. Plt. Bnb. S. S. tarafından, miatlı evrak dosyasını getirmesine ilişkin emir verilmesi üzerine, miatlı evrak klasörlerini alarak nöbetçi amiri odasına gittiği, Tabur Komutanı tarafından yapılan incelemede, 2007 yılı içerisinde Alay Komutanlığına gönderilmesi gereken Aylık Kaza, Olay ve Disiplin Raporları, Aylık Takdir Durum Çizelgeleri ve TSK. Yararına Faaliyet Gösteren Vakıflara Yapılan Bağışlara ilişkin üst yazıların bir kısmında evrak numarası, kaşe, gizlilik derecesi ve arşiv kodlarının bulunmadığını, kayıt defterinde kayıtlarının olmadığını, bazılarının iki defa düzenlendiğini, 25.06.2007 tarihli Üç Aylık Kaza Olay Raporu ile 20.02.2007, 20.03.2007, 20.04.2007, 20.05.2007 ve 20.07.2007 tarihli Aylık Kaza, Olay ve Disiplin Raporlarına ilişkin üst yazılardaki Tabur Komutanı Kr. Plt. Bnb. M.Y'nin, 25.06.2007, 25.07.2007, 25.08.2007 ve 25.09.2007 tarihli Aylık Takdir Durum Çizelgeleri, 20.08.2007 ve 20.09.2007 tarihli Aylık Kaza, Olay ve Disiplin Raporlan, 25.09.2007 tarihli Üç Aylık Kaza Olay Raporu ile, 25.08.2007 ve 25.09.2007 tarihli TSK Yararına Faaliyet Gösteren Vakıflara Yapılan Bağışlara ilişkin üst yazılardaki Tabur Komutanı Kr. Plt. Bnb. S.S.'nin yerine sahte imza atıldığının, ayrıca, Aylık Kaza, Olay ve Disiplin Raporları, Üç Aylık Kaza Olay Raporu ve TSK Yararına Faaliyet Gösteren Vakıflara Yapılan Bağışlara ilişkin belgelerin, miatlı evrak çizelgesinde olmamasına rağmen düzenlenmiş olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.

Sanık sorgu ve savunmasında, dava konusu miatlı evrakın hiçbir öneminin bulunmadığını, bu tür evrakla istenen hususların Alay Personel Subayına telefonla bildirildiğini, kendisinin de denetleme öncesinde telefonla bildirdiği miatlı evraktaki bilgilerin bilgisayarda kayıtlı formlarını çıkartıp imzalayarak dosyaladığını, Tabur Komutanının kendisine karşı olumsuz davranması nedeniyle yanma çıkmak istemediği

için onun yerine imza attığını, ancak söz konusu evrakın içeriğinin doğru olduğunu ve Alay Komutanlığına gönderilmediğini beyan etmiş; yapılan araştırmada da, bu evrakın Alay Komutanlığına gönderilmediği, evrak içeriğinin ve eklerinde yer alan çizelgelerin doğru olduğu, sadece 25.09.2007 tarihli üst yazının ekindeki Aylık Takdir Durum Çizelgesinde, takdir belgesi verilmediği halde Yzb. M.M.'ye takdir verilmiş gibi işaretlendiği tespit edilmiştir.

Bilirkişi olarak mütalaasına başvurulan Per. Yzb. L.G., dava konusu miatlı evrakın istatistiki bilgiler için hazırlandığını, bu bilgilerin, Alay Komutanlığının birliğini tanıması ve aylık olarak birliklerde meydana gelen değişimin takip edilmesinde kullanıldığını, evrakın, miadında gönderilmemesi durumunda personelin özlük haklarında kayıp yaratacak nitelikte olmadığını, bununla birlikte, MY 75-1 (B) TSK Karargah Hizmetleri Yönergesinin 3'üncü bölüm 1'inci maddesi gereğince, resmi evrak tanımına girdiğini beyan etmiştir.

Memur veya memur sayılanların (kamu görevlilerinin) işledikleri resmi evrakta (belgede) sahtecilik suçlan, 765 sayılı TCK'nın 339, 340 ve 341'inci maddeleri ile yaptırım altına alınmışken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.'nın 204 ve 205'inci maddeleri ile yeniden düzenlenmiştir.

Yerleşik Askeri Yargıtay kararlarında, 5237 sayılı TCK'nın 204 ila 206'ncı (765 sayılı TCK'nın 339 ila 349'uncu) maddelerinde düzenlenen sahtekarlık cürümlerinin, askeri bir hizmete veya tevdi edilen askeri bir vazifeye ilişkin olması halinde, öncelikle özel kanun olan ASCK.'nın 134'üncü maddesine göre uygulama yapılması gerektiği kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 07.06.2007 tarihli, 2007/65-71; 04.11.2004 tarihli, 2004/168-147; 22.02.2001 tarihli, 2001/23-18 ve 22.02.1990 tarihli, 1990/23-29 Esas ve Karar sayılı kararları bu doğrultudadır).

ASCK.'nın Hakikate muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita edenler başlıklı 134'üncü maddesiyle, hizmete veya tevdi edilen bir vazifeye müteallik olarak kasten hakikate muhalif rapor veya takrir veya layiha ve sair resmi evrak tanzim eden ve veren veyahut bunların hakikate muhalif olduğunu bilerek mafevklere (üst ve amirlere) takdime delalet eden asker kişilerin eylemleri yaptıran altına alınmıştır.

Ancak, ASCK.'nın 134'üncü maddesinde yazılı suçun oluşabilmesi, maddede belirtilen belgelerin yetki yönünden sahih, kapsam yönünden gerçek dışı olması ve tanzim edenin hizmet veya görevine dahil bulunması unsurlarının gerçekleşmesine bağlıdır.

Yine söz konusu maddede yer alan suçun oluşabilmesi için, askeri hizmete ilişkin bir konuda üst ve amirlerini kandırma şuur ve iradesiyle hareket edilerek, bu kişilere hakikate aykırı bilgiler içeren rapor, belge, takrir veya layiha sunulması ya da gerçeğe aykırı olduğu bilinmesine karşın bu nitelikteki evrakın üst ve amirlere takdimine neden olunması; ayrıca, suça konu belgelerin ikna ve iğfal kabiliyetini haiz olması gerekmektedir.

Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; Görev Tanım Kılavuzuna göre, Tabur Personel Subayı olarak, personel ile ilgili miatlı evrakı zamanında göndermekle görevli olan sanığın, hizmete veya tevdi edilen bir vazifeye ilişkin olan söz konusu belgeleri, Tabur Komutanlarının yerine imza atmak suretiyle sahte olarak düzenlediği, bu belgeleri, amirini kandırma şuur ve iradesiyle hareket ederek Tabur Komutanına takdim ettiği, bununla birlikte, söz konusu belgelerin ve eklerinin içerik itibarıyla doğru olduğu, Yzb. M. M.'ye takdir verilmiş gibi gösterilmesinin ise beşeri bir hatadan (yanlış işaretlemeden) kaynaklandığı, buna göre, Hakikate muhalif belge unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanığın eyleminin, ASCK.'nın 134'üncü maddesinde düzenlenen suçu oluşturmadığı sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy