Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2010/10 Esas 2010/36 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 10
Karar No: 2010 / 36
Karar Tarihi: 08.04.2010

(353 S. K. m. 227) (AYDK. 31.05.2007 T. 2007/76 E. 2007/70 K.)

Daire ile Askeri Mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı asta müessir fiil suçunun sübutuna ilişkindir.

Daire; atılı suçun sübuta erdiğini kabul ederken;

Askeri Mahkemece; sanığın atılı suçu işlediğine dair şüpheden arınmış yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle direnilmek suretiyle beraatine karar verilmiştir.

353 sayılı Kanun'un Davaya yeniden bakacak askeri mahkemenin yetkisi başlıklı 227'nci maddesinin 1 ve 2'nci fıkraları;

Askeri Yargıtay Dairelerince verilen bozma kararlarına askeri mahkemelerin, direnme hakları vardır.

Ancak, direnme üzerine Askeri Yargıtay Daireler Kurulunca verilen kararlara uymak zorunludur.

hükmünü içermektedir.

Somut olayda, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 31.5.2007 tarihli, 2007/76-70 Esas ve Karar sayılı kararı ile; sanığın, atılı suçu işlemediğini, mağdurdaki yaralanmanın bizzat kendisi tarafından yapıldığını belirtmesine ve olay yerinde bulunan tek görgü tanığı Astsb. S.E.'nin de aynı doğrultuda beyanda bulunmasına rağmen, diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; kendisi hakkında Yzb. O.D. tarafından düzenlenen raporda yer alan bilgilerle mağdur arasında irtibat kuran sanığın, tanık astsubayla birlikte olay yerine gidip görevlileri ve nöbetçiyi olay yerinden uzaklaştırdıktan sonra rapor ve fotoğraflarda belirtilen şekilde mağduru yaralamak suretiyle asta müessir fiil suçunu işlediği, atılı suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kabul edilerek, sanık hakkında direnilmek suretiyle verilen beraat hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

Askeri Mahkemece, yeniden yapılan yargılamada, 01.11.2007 tarihli duruşmada Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun bozma kararma uyulmasına karar verildiği; ancak sanık ve müdafiinin kovuşturmanın genişletilmesine yönelik talepleri dikkate alınarak, Por.Üçvş. M.S., A/K Kd.Çvş. H.Ö. ve Y/S Üçvş. K.L.'nin tanık sıfatıyla ifadelerin tespit edildiği ve olayın meydana geldiği TCG Kemalreis K. lığında keşif yapılmasına karar verildiği, TCG Kemalreis Gemisi'nin planlı seyirde olması nedeniyle eş gemi (aynı özelliklere sahip) olan TCG Oruçreis Gemisi'nde keşif yapıldığı, keşif sırasında mağdurun ve tanık Shh.Uzm.Çvş. K.D.'nin yeniden ifadelerinin tespit edildiği, bu şekilde dosyaya dahil edilen delillerin önceki delillerle birlikte değerlendirilmesi suretiyle, sanığın atılı suçu işlediğine dair şüphenin yenilemediği ve atılı suçun şüpheli kaldığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği, bu kararın Dairece sübut yönünden bozulması üzerine, Daireler Kurulunun bozma kararından sonra dosyaya giren yeni delillerle birlikte atılı suçun şüpheli kaldığı gerekçesiyle, beraat kararında direnildiği görülmektedir.

Dava konusu maddi olayın sübutuna ilişkin Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 31.05.2007 tarihli, 2007/76-70 Esas ve Karar sayılı kararında;

Aşamalarda toplanan delillerin bir bütün halinde irdelenmesinden; mağdur Astsb. C.H.'nin, 10.08.2005 tarihinde amiri olan Yzb. O.D.'ye bir dilekçe vererek gemi komutanı sanık hakkında şikayetçi olduğu, Yzb. O.D.'nin mağdurun dilekçesi konusunda sanığı bilgilendirerek, bir usul hatası yapılmaması için nasıl davranması gerektiğini sorduğu, sanığın, planlı faaliyetleri nedeniyle akşam görüşebileceklerini söylediği, ancak bu görüşme gerçekleşmeden sanığın mağduru çağırtarak, Sen beni nasıl şikayet edersin? dediği, mağdurun da, Siz bana hakaret ettiniz, ben de dava etme hakkımı kullanıyorum. şeklinde cevap vermesi üzerine sanığın, çakı, fener gibi malzemeleri üzerinde taşıdığı gerekçesiyle mağdurun nezarete kapatılmasını emrettiği, mağdurun gemi revirinde nezaret altında iken değişik eylemlere ilişkin savunması alınarak disiplin cezalan verildiği, sanığın aynı akşam Yzb. O.D.'yi çağırarak astlarına engel olamadığını, onlara amirlik yapamadığını, olayların bundan kaynaklandığını söylediği, Yzb. O.D.'nin de, personelinin verdiği dilekçeyi kanuna ve usule uygun ise işleme koymaktan çekinmeyeceğini, kendisine karşı bir tutumunun olmadığını, hatta özel yaşantısı hakkında bilgisi olduğunu, bunu şimdiye kadar hiçbir yerde açıklamadığını, kendisi hakkındaki ithamın haksız olduğunu söylediği, sanığın, özel yaşantısına ilişkin bilgilerin neler olduğunu sorduktan sonra Yüzbaşı'dan bunları bir rapor halinde yazmasını istediği, Yzb. O.D.'nin sanığın istediği raporu yazarak, 11.8.2005 tarihinde saat 09.00 sıralarında kendisine verdiği, kısa bir süre sonra sanığın gemi kıdemli astsubayı S.E.'yi çağırarak mağduru görmek istediğini söylediği, Astsb S.E.'nin disiplin cezalarının infaz edildiği revire giderek revir görevlileri Tbp.Utğm. E.T. ve Shh.Uzm.Çvş. K.D. ile mağdurun cezasının infaz edildiği odanın kapısında nöbetçi olan Astsb. A.B.'nin revirden ayrılmalarını sağladıktan sonra sanıkla tanığın birlikte revire gittikleri, bir süre sonra revirden ayrılırken Astsb. S.E.'nin, Cem başını duvara vurdu, doktor çağırın. dediği ve oradan uzaklaştıkları, bunun üzerine mağdurun yanma giren Astsb. A.B.'nin sanığın dudağının kanadığını, üzerinde ve yerde kan izlerinin bulunduğunu gördüğü, mağdurun da sanık tarafından dövüldüğünü belirttiği, daha sonra revire gelen Tbp.Utğm. E.T'ye de aynı şeyleri söyleyerek rapor düzenlemesini istediği, Tbp.Utğm. E.T. tarafından Dz.6'da yer alan raporun düzenlendiği, raporda, Sol orta lateral alt dudakta şişlik, ödem, hiperemi, 0,5x0,7 cm uzunluğunda, düzgün sınırlı olmayan, yüzeyel, sürür gerektirmeyecek laserasyon, ayrıca kafa arkasında 2x2 cm boyutunda, sol arka hatta ağrılı şişlik mevcut olduğunun belirtildiği, Tbp.Utğm. E.T. tarafından mağdurun fotoğrafının da çekildiği, revirden çıkan sanığın, Yzb. O.D.'yi yanına çağırdığı ve düzenlediği raporun imzasız olduğunu söyleyerek imzalattığı, bu sırada Yüzbaşı'nın, sanığın sağ elinin yüzük parmağı üzerinde taze bir yara olduğunu gördüğü, Tbp.Utğm. E.T.'nin yeminli ifadesinde, olaydan sonra sanığı köprü üstünde gördüğünü ve yüzük parmağının kemik çıkıntısının olduğu yerin biraz altında, 12-24 saat içerisinde oluşmuş küçük, taze bir yara izi olduğunu beyan ettiği, Astsb. S.C.'nin de yeminli ifadesinde, 12.8.2005 tarihinde sanığın sağ elinin yüzük parmağının üst kısmında çizik halinde bir yara gördüğünü beyan ettiği, mağdur tarafından olayın ertesi günü çekilen ve yaralanma durumunu gösteren fotoğraftaki (Dz.65), özellikle alt dudağın iç kısmındaki yaralanmanın, sanığın ve tanık Astsb. S.E.'nin ileri sürdükleri gibi, mağdurun kafasını açık olan dolap kapağının kenarına vurması sonucu değil, mağdurun, diğer delillerle doğrulanan ifadesinde belirttiği gibi sanığın yumruğu ile mağdura vurması sonucunda meydana geldiğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkemece, bağlayıcı nitelikteki Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun bozma kararından sonra yeniden yapılan yargılamada, bozma kararma uyulmasına karar verilmesine rağmen, sanık ve müdafiinin talepleri dikkate alınarak TCG Oruçreis Gemisi'nde yapılan keşif sırasında, mağdurun Askeri Mahkeme huzurundaki ifadesinde, ... Komutan bana vurduktan sonra, Git elini yüzünü yıka diyerek beni lavaboya gönderdi, lavabonun aynasından baktığımda, Komutanın elinin kanadığını ve kanayan elini açık olan elbise dolabının kapağına sürdüğünü gördüm ... şeklindeki beyanı ile ilgili olarak, bahsedilen lavaboda bulunan aynadan bakıldığında dolabın kapağının görülemediği tespit edilmiş ise de; mağdurun Askeri Savcı tarafından tespit edilen ifadesinde (Dz.81), ... Ben odada bulunan lavaboda yüzümü yıkadım. Bu sırada Komutan bana yumruk vurduğunda kanayan elini dolabın kapağına sildi ... şeklinde, keşif sırasında sorulduğunda da ... Lavabonun olduğu bölüme geçtim, bu esnada sanığın elini benim başımı yasladığım yere sürmeye çalıştığını gördüm, çünkü elinde bir kan vardı, ... ben yüzümü yıkarken bunu gördüm, bir taraftan da yüzümü yıkarken sanığın arkamdan geleceğini düşündüğüm için lavabonun önünde ona da dönüktüm, ... ben ağzımı yıkamaya giderken lavabonun önünde sanığın elini sürdüğünü fark ettim ... Ağzımı yıkarken de ona dönük olduğum için sanığın elini dolaba sürme hareketine devam ettiğini gördüm ... şeklinde bayanda bulunmuş olması ve keşif sırasında lavabonun bulunduğu yerden bakıldığında dolap kapağının açık olması halinde görülebildiğinin tespit edilmesi;

Mağdurun olaydan sonra tayin olduğu TCG Gaziantep K.lığı emrinde görevli tanık Por.Üçvş. M.S. yeminli ifadesinde, 23.08.2007 tarihinde yaptıkları bir konuşma sırasında mağdurun kendisine, ... Bir dolaba kafa attım, adamın kanını alabandaya sürdüm, adamın hayatını bitirdim ... şeklinde ifade kullandığını beyan etmiş ise de; beyanın görgüye dayalı olmaması, olaydan iki yıl sonra gerçekleştiği iddia edilen bir konuşmaya dayanması ve aynı ifadenin, ... İlk zamanlarda komutanı C.Y. ile olan olayı anlatırken kendisine komutanın revirde vurduğunu ... söyledi... şeklinde çelişkiler içermesi;

Tanık A/K Kd.Çvş. H.Ö. yeminli ifadesinde, olay sırasında izinde olduğunu, izin dönüşü gemiye katıldığında Astsb. K.L. ile karşılaştığını ve kendisine, ... Komutan hak ettiğini bulacak, Cem Astsubay gitti, ancak dolaba kafa atması yetti ... şeklinde bir cümle sarf ettiğini beyan etmiş ise de; Y/S Üçvş. K.L.'nin aynı duruşmada tespit edilen yeminli ifadesinde, kendisinin Hüseyin Astsubay'a Cem Astsubay'ı kastederek Gitti, ancak dolaba kafa atması yetti demediğini beyan etmesi;

Karşısında, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun bozma kararından sonra yapılan keşfin ve tespit edilen tanık beyanlarının suçun sübutunu etkileyecek nitelikte olmadığı görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle; sanığın, atılı suçu işlemediğini, mağdurdaki yaralanmanın bizzat kendisi tarafından yapıldığını belirtmesine ve olay yerinde bulunan bir tanığın da aynı doğrultuda beyanda bulunmasına rağmen, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun önceki kararında kabul edildiği üzere; kendisi hakkında Yzb. O.D. tarafından düzenlenen raporda yer alan bilgilerle mağdur arasında irtibat kuran sanığın, tanık astsubayla birlikte olay yerine gidip görevlileri ve nöbetçiyi olay yerinden uzaklaştırdıktan sonra rapor ve fotoğraflarda belirtilen şekilde mağduru yaralamak suretiyle asta müessir fiil suçunu işlediği, Daireler Kurulu kararından sonra toplanan delillerin sübutu etkileyecek nitelikte olmadığı, dava dosyasında bulunan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesiyle atılı suçun unsurları itibarıyla oluştuğu sonucuna varıldığından; Askeri Mahkemece sanık hakkında direnilmek suretiyle verilen beraat hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy