Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2009/77 Esas 2009/72 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2009/ 77
Karar No: 2009 / 72
Karar Tarihi: 21.05.2009

(2709 S. K. m. 174) (5271 S. K. m. 231) (647 S. K. m. 4, 5, 6) (5237 S. K. m. 7, 51) (1632 S. K. Ek m. 10) (765 S. K. m. 55, 404, 491, 516, 522) (2253 S. K. m. 12, 38) (3682 S. K. m. 8)

Uyuşmazlık; sanık hakkında düzenlenen adli sicil ve arşiv kaydında yer alan ertelenmiş mahkûmiyet hükümlerinin, 5271 sayılı CMK'nın 231'inci maddesinin 6'ncı fıkrasının (a) bendi kapsamında, temyize konu edilen suçlardan daha önce işlenmiş suç olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.

Daire; sabıka kaydında belirtilen kararların getirtilerek, sanığın temyiz incelemesine konu suçları işlediği tarihte, adli sicil kaydındaki mahkûmiyetlerinin silinmesi şartlarının oluşup oluşmadığı belirlendikten sonra, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğine karar vermişken,

Başsavcılık; sanık hakkında suç tarihi itibarıyla geçerli olan ve silinme koşulları bulunmayan bir mahkûmiyet hükmünün varlığı karşısında, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine imkân bulunmadığını öne sürerek, Daire ilamına süresinde itiraz etmiştir.

Dosya içeriğine göre, mahkûmiyet hükümlerinde itiraz konusu husus dışında usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden hukuka aykırılığın bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23'üncü maddesiyle, CMK'nın 231'inci maddesinin başlığı Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklinde değiştirilmek ve maddeye 5 ila 14'üncü fıkralar eklenmek suretiyle, başlangıçta, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardan dolayı hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarıyla sınırlı olarak uygulamaya konulmuştur.

5560 sayılı Kanunla ilgili TBMM Adalet Komisyonu Raporunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda, Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanundaki düzenlemesi itibarıyla, erteleme, bir koşullu atıfet kurumu niteliği taşımakta idi. Buna göre, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi hâlinde, Mahkûmiyet vaki olmamış sayılmakta idi. Keza, erteleme, sadece hapis cezası açısından değil, Ertelemenin bölünmezliği kuralı gereğince, diğer bütün ceza hukuku yaptırımları bakımından da, kural olarak, aynı sonucu doğurmakta idi. Buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sisteminde ise, erteleme, sadece hapis cezasına özgü bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu bakımdan, yeni sistemde artık Ertelemenin bölünmezliği kuralından söz etmek mümkün değildir. Hapis cezası açısından bir infaz rejimi olarak kabul edilen ertelemede, hükümlü, denetim süresi zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemediği ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, hakkında hükmolunan Hapis cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Şayet hakkında hapis cezasının yanı sıra ya da sadece adli para cezasına veya güvenlik tedbirlerine hükmedilmişse, adli para cezası ve güvenlik tedbirleri bakımından erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durum, ertelemeyi hükümlü açısından, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu sistemindeki düzenlemeye nazaran daha ağır sonuçlar doğuran bir kurum hâline getirmiştir. Bu nedenle kurumlar arasındaki dengeli geçişi sağlamak amacıyla, Türk Ceza Hukukuna ilişkin yeni mevzuatımızda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, bir kurum olarak düzenlenmesi bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. şeklinde gerekçelere yer verilmiştir (Dönem: 23, Yasama Yılı: 2, TBMM S. Sayısı: 56).

TBMM Adalet Komisyonu Raporundaki gerekçeden; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, cezaların ertelenmesi ile ilgili mülga 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesindeki düzenlemeden, 5275 sayılı TCK'nın 51'inci maddesindeki düzenlemeye dengeli geçişi sağlamak amacıyla, Türk Ceza Hukuku mevzuatında (Kısmen mülga 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesine benzer şekilde) bir atıfet kurumu olarak ele alınıp düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Daha sonra, 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Sağlamak Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun un 562'nci maddesiyle, CMK'nın 231'inci maddesinin 5 ve 14'üncü fıkralarında değişiklik yapılarak, T.C. Anayasasının 174'üncü maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar dışında kalan bir suçtan dolayı hükmolunan, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalan yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi olanağı sağlanmak suretiyle, bu kurumun uygulama alanı genişletilmiştir.

5728 sayılı Kanunun TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında verilen bir önerge üzerine, Kanun'un 562'nci (Tasarının 611 'inci) maddesi oylanarak kabul edilmiş, önerge olarak verilen madde gerekçesi de Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine işlerlik kazandırmak ve müessesenin uygulanmayacağı suçları belirlemek ... şeklinde kabul edilmiştir (TBMM'nin 51'inci Birleşiminin İkinci Oturumuna ait 17.01.2008 tarihli tutanak).

Görüldüğü üzere, 5728 sayılı Kanun'un 562'nci maddesinin gerekçesinden de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, Türk Ceza Hukuku mevzuatında ilk kez düzenlenme amacının muhafaza edildiği, ancak bu kurumun uygulanmasına işlerlik kazandırılmak (Uygulama alanını genişletilmek) istendiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, 01.03.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanun'un 1'inci maddesiyle ASCK'ya eklenen Ek 10'uncu maddede, Bu Kanunda yazılı suçlarla ilgili ... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin beş ila ondördüncü fıkraları uygulanmaz hükmüne yer verilmiş ise de; temyiz incelemesine konu suçların 31.01.2005 tarihinde işlenmiş olması nedeniyle, TCK'nın 7/2'nci maddesi hükmü dikkate alınarak, sanık hakkında CMK'nın 231/5-14'üncü madde ve fıkraları uyarınca inceleme yapılması mümkün görülmektedir.

Ancak, sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan yararlanabilmesi için, CMK'nın 231/6'ncı maddesinde öngörülen;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşullarının, sanık hakkında oluşması gerekmektedir.

Öte yandan, CMK'nın 231/6'ncı maddesinin (a) bendinde yer alan ilk koşuldan, bu kurumun, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunmayan, diğer bir deyişle, ilk defa suç işleyen sanıklar hakkında uygulanabileceği sonucu çıkmaktadır.

Adli Sicil Genel Müdürlüğü arşiv kayıtları esas alınarak, resmi bir belge olarak düzenlenen ve içeriğindeki bilgiler konusunda kuşku bulunmayan, 20.06.2005 tarihli adli sicil ve arşiv kaydına göre, 10.09.1981 doğumlu olan sanığın daha önce;

02.05.1994 tarihinde işlediği hırsızlık suçundan dolayı, İstanbul 2'nci Çocuk Mahkemesinin 15.10.1996 tarihli ve 1994/1078-547 Esas -Karar sayılı hükmü ile; 765 sayılı TCK'nın 491/4, 522, 2253 sayılı Kanun'un 12/2, 647 sayılı Kanun'un 4/1 ve 6'ncı maddeleri gereğince, 1.050.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verildiği, hükmün 22.10.1996 tarihinde kesinleştiği,

07.12.1998 tarihinde işlediği uyuşturucu madde bulundurmak/kullanmak suçundan dolayı, Üsküdar 2'nci Asliye Ceza Mahkemesinin 04.06.1999 tarihli ve 1999/1656-549 Esas - Karar sayılı hükmü ile; 765 sayılı TCK'nın 404/2, 55/3 ve 647 sayılı Kanun'un 4/1-2'nci maddeleri gereğince, 2.400.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün 11.06.1999 tarihinde kesinleştiği,

24.02.2000 tarihinde işlediği mala zarar verme suçundan dolayı, Üsküdar 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesinin 28.09.2004 tarihli ve 2004/790-783 Esas - Karar sayılı hükmü ile; 765 sayılı TCK'nın 516/1, 522/1 ve 647 sayılı Kanun'un 4'üncü maddeleri gereğince, 395.465.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün 28.03.2005 tarihinde kesinleştiği,

hususu, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlaşılmaktadır.

Sanığın 24.02.2000 tarihinde işlediği mala zarar verme suçundan tesis olunan mahkûmiyet hükmünün, temyiz incelemesine konu edilen suçların işlenme tarihinden (31.01.2005) sonra, 28.03.2005 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında, adli sicil ve arşiv kaydında yer alan bu mahkûmiyet hükmünün, 5271 sayılı Kanun'un 231/6'ncı madde ve fıkrasının (a) bendinde yer alan Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması koşulu (Objektif koşulun) yönünden değerlendirmeye alınması mümkün görülmemektedir.

Mülga 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesinde; koşullarının bulunması hâlinde, işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar (Bir yıl dahil) ağır hapis veya iki yıla kadar (İki yıl dahil) hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkûm olan sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenebileceği, mülga 765 sayılı TCK'nın 95'inci maddesinin 2'nci fıkrasında ise, bu durumda deneme süresinin beş yıl olacağı düzenlenmiştir.

15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 48'inci maddesiyle yürürlükten kaldırılan 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 38/1 'inci maddesine göre; koşullarının bulunması hâlinde, işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya 3 yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezalardan biriyle mahkûm olan ve 15 yaşını doldurmayan sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenebileceği, cezası ertelenen küçüğün, anılan maddenin 2'nci fıkrasına göre bir yıldan üç yıla kadar deneme süresine tabi tutulacağı düzenlenmiştir.

Öte yandan, mülga 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 8'inci maddesinin 02.10.2003 tarihli ve 4778 sayılı Kanun'un 31'inci maddesi ile değiştirilmesinden önceki ilk hâlinde (Adli sicil kaydında yer alan suç işlendiğinde yürürlükte bulunan 8/1-d maddesi); 1'inci fıkranın (b) bendindeki silinmesi mümkün bulunan suçlardan birini işleyen ve suçu işlediği zaman 15 yaşını doldurup da 18 yaşını doldurmamış küçüklerden olan hükümlünün cezasının, cezanın ertelenmemiş olması kaydı ile cezanın çekildiği veya ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren üç yıl içinde evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya daha ağır bir cezaya mahkûm olunmadığı takdirde adli sicilden çıkarılması mümkün iken,

02.10.2003 tarihli ve 4778 sayılı Kanun'un 31'inci maddesi ile değişik 8/1'inci maddesinin e bendine göre; beş yıl veya daha az ağır hapis veya hapis veya ağır para cezasına mahkûm olan ve suçu işlediği zaman onsekiz yaşını doldurmamış olan küçüklerden olan hükümlünün cezasının, koşullarının bulunması hâlinde, adli sicilden çıkarılması mümkün kılınmıştır.

Ancak, ertelenmiş olan bir cezanın adli sicilden çıkarılmasını düzenleyen, 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 8/2'nci maddesinin gerek 4778 sayılı Kanun'un 31'inci maddesi ile değiştirilmesinden önceki ve gerekse sonraki hâlinde, hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı tarihte adli sicilden çıkarılmanın mümkün olduğu hükmüne yer verilmiş, bu konuda suça veya hükümlünün suçu işlediği tarihteki yaşma göre, ayrıca bir farklılık gözetilmemiştir.

Yapılan açıklamalar ışığında, 02.05.1994 tarihinde işlendiği kabul edilen hırsızlık suçundan tesis olunan mahkûmiyet hükmü değerlendirildiğinde; 15 yaşından küçükken işlendiği kayıt altına alınan suçtan tesis olunan mahkûmiyet hükmünün, 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca ertelenmiş olması ve mülga 765 sayılı TCK'nın 95/2'nci maddesine göre 5 yıllık deneme süresi içinde iken yeniden suç işlemiş olması karşısında, İstanbul 2'nci Çocuk Mahkemesinin 15.10.1996 tarihli ve 1994/1078-547 Esas - Karar sayılı mahkûmiyet hükmünün getirtilerek, hükmedilen cezanın hangi kanun hükmüne göre ertelendiğinin, ayrıca, 07.12.1998 tarihinde işlendiği belirtilen uyuşturucu madde bulundurmak/kullanmak suçunun, ilk suç için öngörülen deneme süresi içinde işlenip işlenmediğinin, bu bağlamda, söz konusu suçun deneme süresi içinde işlenip işlenmediğine bağlı olarak, erteleme kararının kaldırılıp kaldırılmadığının ya da ertelenen mahkûmiyet hükmünün esasen vaki olmamış sayılıp sayılmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan; 07.12.1998 tarihinde işlendiği belirtilen uyuşturucu madde bulundurmak/kullanmak suçundan tesis olunan mahkûmiyet hükmünün infazına dair bir kayıt bulunmadığına ve 01.06.2005 tarihinden itibaren 5237 sayılı TCK hükümleri yürürlükte bulunduğuna göre, sanık hakkında tesis olunan mahkûmiyet hükmü yönünden lehe kanun değerlendirmesi bağlamında uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığının, uyarlama davasının sonucu olarak denetimli serbestlik tedbirine hükmedilip hükmedilmediğinin ya da hükmün infazı yapılmış ise, adli sicil kaydının silinmesi koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak, yapılan araştırmalar sonucunda söz konusu mahkûmiyet hükümlerinin CMK'nın 231/6'ncı maddesinin (a) bendinde yer alan objektif koşul kapsamında tartışılması gerektiğinden, Askeri Yargıtay Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy