Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2009/38 Esas 2009/46 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2009/ 38
Karar No: 2009 / 46
Karar Tarihi: 02.04.2009

(2709 S. K. m. 40) (353 S. K. m. 195, 202, 203, 204, 214, 251, 252, 253, 254, Ek. m. 1) (5530 S. K. m. 59, 61) (5271 S. K. m. 34, 231) (5275 S. K. m. 98, 99, 100, 101)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin istemin reddiyle, mahkûmiyet hükmünün aynen infazına dair duruşmasız işlere ait karara karşı, hükümlü tarafından bir haftalık süre dışında yapılan itirazın, süreye tabi olup olmadığına ilişkindir.

Daire; 353 sayılı Kanun'un 254/1'inci maddesinde sınırlı biçimde gösterilen olasılıklar dışında, bir kısım hukuka aykırılıkların meydana gelmesi hâlinde, bir haftalık kanuni itiraz süresinin geçirildiğinden bahsedilmesinin ve devamında temeli açıkça hukuka aykırı olan karara infaz kabiliyeti tanınmasının adalet ilkeleriyle izah edilir tarafı bulunmadığına, ayrıca, kanunun ancak duruşma açılarak karar verebileceğini öngördüğü bir konu hakkında, evrak ve dosya üzerinden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair duruşmasız işlere ait kararın herhangi bir kanuni süreye bağlı kalınmaksızın incelenmesi gerektiğine karar vermişken,

Başsavcılık; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair infaza ilişkin olarak verilen kararın, 353 sayılı Kanun'un 254/5'inci maddesi gereğince bir haftalık itiraz süresine tabi olduğu ve hükümlünün süresinde olmayan itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve düşüncesiyle Daire ilamına süresinde itiraz etmiştir.

Bu çerçevede yapılan incelemede; hükümlünün Aralık 2005 ve Ocak 2006 tarihlerinde işlediği üstünün bir şeyini çalmak ve müteaddit arkadaşının bir şeyini çalmak suçlarından dolayı askeri mahkemece mahkûmiyetine hükmedildiği, hükümlerin süresinde temyiz edilmemek (Süresinde yapılmayan temyiz isteminin reddi kararına yapılan itirazın, Askeri Yargıtay 2'nci Dairesince reddine dair verilen kararla) suretiyle kesinleştiği, infaz aşamasında Askeri Savcının, CMK'nın 231'inci maddesindeki düzenlemenin hükümlü lehine olması sebebiyle, infaz yeri Cumhuriyet Başsavcılığının talebini de dikkate alarak, infazın durdurulup durdurulmayacağı hususunda 5275 sayılı Kanun'un 98'inci maddesi uyarınca karar verilmesi talebinde bulunması üzerine, Askeri Mahkemece duruşmasız işlere ait kararla, CMK'nın 231'inci maddesinden yararlanma şartlarını taşımayan hükümlü hakkındaki infazın durdurulması ve lehe hükümlerin uygulanması yönündeki taleplerin reddine, hükmün aynen infazına karar verildiği, bu kararın hükümlünün bildirmiş olduğu adreste, annesine 29.04.2008 tarihinde tebliğ edildiği, hükümlünün bu karara karşı, 16.05.2008 tarihinde PTT'ye vermiş olduğu dilekçe ile itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkemenin inceleme konusu duruşmasız işlere ait kararının son fıkrasında; Anayasa'nın 40 ve CMK'nın 34/2'nci maddelerine uygun olacak şekilde, başvurulabilecek kanun yolunun, süresinin, merciinin ve şekillerinin gösterildiği görülmektedir.

Kanun yolları, olağan ve olağanüstü kanun yollan olmak üzere iki ana başlık altında incelenmekte, 353 sayılı Kanun'un 195'inci maddesinde, olağan kanun yollarının, itiraz ve temyizden ibaret olduğu belirtilmektedir.

Olağan bir kanun yolu olan itiraz, 353 sayılı Kanun'un 202, 203 ve 204'üncü maddelerinde düzenlenmiş iken, 05.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 29.06.2006 tarihli ve 5530 sayılı Kanunla, 203'üncü madde yürürlükten kaldırılıp 202/2'nci maddeye, Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yapılacak itirazları en yakın Askeri Mahkeme inceler şeklinde bir fıkra eklenmiştir.

353 sayılı Kanunda köklü değişiklikler yapan 5530 sayılı Kanunla, Ceza Muhakemesi Kanununda bulunan hükümlerin tekrarına gerek görülmeyerek, 353 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlükten kaldırılması ve askeri yargıda uygulanmasına ihtiyaç bulunmayan hükümler hariç olmak üzere, Ceza Muhakemesi Kanununa atıf yapılması yolu tercih edilmiş, 5530 sayılı Kanun'un 61'inci maddesiyle değişik, 353 sayılı Kanun'un Ek-1'inci maddesi ile CMK'ya yapılan genel atıf nedeniyle bu Kanunun askeri yargıda da uygulanacağı kabul edilmiştir.

Sözü edilen yasal değişiklikler doğrultusunda, Askeri Yargıtayın itiraz mercii olarak bakacağı işler, temyiz isteminin reddi konusuna ilişkin 214'üncü madde ile cezaların yerine getirilmesi sırasında alınması gereken kararlara ilişkin bulunan 254'üncü madde olarak gösterilmiştir.

Daha önce 353 sayılı Kanun'un 251, 252 ve 253'üncü maddelerinde yer almışken, bu kez 5530 sayılı Kanun'un 62'nci maddesiyle yürürlükten kaldırılarak 254'üncü maddede yeniden düzenlenen Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama, Birden fazla hükümdeki cezaların toplanması ve Hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesi konularının, itiraz merci ile ilgili kural dışında, aynen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 98, 99 ve 100'üncü maddelerinde de düzenlendiği görülmektedir.

29.06.2006 tarihli ve 5530 sayılı Kanun'un 59'uncu maddesiyle yeniden düzenlenen, Cezaların yerine getirilmesi sırasında alınması gereken kararlar ve bu kararlara itiraz başlıklı 353 sayılı Kanun'un 254'üncü maddesinin 1'inci fıkrası; Cezaların yerine getirilmesi sırasında, hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran hâller nedeniyle geçirilmiş süreler ile hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesine, değişik hükümlerdeki cezaların toplanmasına ve mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksamaya ilişkin bir karar alınması gerekirse, hükmü veren askeri mahkemeden karar istenir. Bu kararlar duruşma yapılmaksızın verilir., 5'inci fıkrası; Bu kararların askeri mahkemelerden verilmesi hâllerinde, askeri savcı ve teşkilâtında askeri mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askeri kurum amiri ile hükümlü ve varsa müdafi bir hafta içinde itiraz edebilirler., son fıkrası; İtiraz üzerine Askeri Yargıtay karar verir. hükmünü içermektedir.

CMK'nın 231'inci maddesinde atıfet kurumu olarak ele alınıp düzenlenen ve Türk Ceza Hukuku mevzuatında ilk kez yer alan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumunun uygulama alanını genişleten 5728 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmiş ve infazı devam etmekte olan hükümlere nasıl uygulanacağı, Geçici 1'inci maddenin 2'nci fıkrasında Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 98 ila 10l'inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi hâlinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir. şeklinde düzenlenmiştir.

Bu maddede genel kanun olarak atıf yapılan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 98-101'inci maddelerinde düzenlenen konular, özel bir kanun olan 353 sayılı ASMKYUK'nın, 5530 sayılı Kanun'un 59'uncu maddesiyle değişik, Cezaların yerine getirilmesi sırasında alınması gereken kararlar ve bu kararlara itiraz başlığını taşıyan 254'üncü maddesinde özel olarak düzenlenmiştir.

Madde gerekçesinde, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK ve 5275 sayılı CGTİHK hükümleri dikkate alınmak suretiyle, 353 sayılı Kanun'un 251, 252 ve 253'üncü maddelerinin yürürlükten kaldırılarak, 254'üncü maddenin yeniden düzenlendiği belirtilmiştir.

353 sayılı ASMKYUK'nın 254/1'inci maddesi, 5275 sayılı CGTİHK'nın 98, 99 ve 100'üncü maddeleri dikkate alınmak suretiyle yeniden düzenlenirken; söz konusu maddelerin içerikleri tekrarlanmadan, 98'inci maddenin madde başlığı aynen alınarak, 99'uncu maddenin madde başlığı farklı bir ifade tarzıyla yazılarak, bu iki maddede düzenlenen hususlarla ilgili olarak askeri mahkemeden karar istenebileceği ifade edilmiştir. 100'üncü maddenin madde başlığında ve içeriğinde sadece hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesi hususu düzenlendiği hâlde, bununla yetinilmeyip, şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran hâller nedeniyle geçirilmiş sürelerin cezadan indirilmesi de 254/1'inci maddeye dahil edilmiştir. Bu nedenle, 353 sayılı ASMKYUK'nın 254/1'inci maddesinde ... mahkûmiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında duraksama ... şeklinde yer alan cümlenin, 5275 sayılı CGTİHK'nın aynı başlık altında düzenlenen 98'inci maddesinin 1 ve 2'inci fıkralarındaki durumların tamamını kapsadığının kabulü gerekir. Nitekim 353 sayılı ASMKYUK'nın 244/1'inci maddesindeki ... Bu Kanunda ve Askeri Ceza Kanununda aksine hüküm bulunmadığı takdirde cezalar ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun ilgili hükümleri uygulanır. hükmü de, bu kabul tarzının doğru olduğunu göstermektedir.

Kaldı ki, Askeri Mahkemece, duruşmasız işlere ait kararla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarının oluşmadığına karar verilirken, aynı zamanda mahkûmiyet hükmünün de aynen infazına karar verilmiş olması karşısında, tesis edilmiş olan bu kararın 353 sayılı Kanun'un 5530 sayılı Kanun'un 59'uncu maddesiyle değişik 254'üncü maddesi kapsamına giren ve cezanın yerine getirilmesi sırasında, çektirilecek cezaya ilişkin duraksamayı gidermeye yönelik olan bir karar niteliğinde bulunduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.

Öte yandan, itiraz muhakemesinde itiraz makamlarının kararlarının kesin olduğu kabul edilmektedir. Nitekim bu husus, 353 sayılı Kanun'un 204/Son maddesinde; itiraz üzerine verilecek kararların kesin olduğu şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Ancak, bu durum gerekiyorsa aynı konuda yeni bir karar istenilmesine ve durumuna göre istem olmaksızın (Resen) da karar verilmesine engel oluşturmamaktadır. Kaldı ki, Devlet ile fert arasındaki ceza ilişkisini belli şartlarla sona erdiren HAGB kurumunun kişi lehine uygulanıp uygulanmayacağı, hiç bir isteme ve zaman kısıntısına tabi olmadan mahkemece resen gözetilmelidir.

Ceza muhakemesinde koruyucu, düzenleyici ve hak düşürücü olmak üzere üç çeşit süreden söz etmek mümkündür. Kanunun bir işlemin yapılabileceği zamanı göstermek için sürenin yukarı haddini tayin etmesi hâlinde, hak düşürücü sürenin varlığı kabul edilmektedir.

Açıklanan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında itiraz süresi yönünden yapılan incelemede; itirazın süreye tabi tutulmuş olması ve itiraz üzerine verilecek kararların kesin olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, 353 sayılı Kanun'un 254/5'inci maddesinde düzenlenen Bir haftalık itiraz süresinin hak düşürücü nitelikte olduğunun kabulü gerekmektedir. Aksi görüşün kabulü hâlinde mahkeme kararları askıda kalacak, belirsizlik ve kaos yaratılacaktır.

Yargıtay CGK'nın 27.09.2005 tarihli ve 2005/63-108 E. K. sayılı kararında, gerçek failin iddianamede kimlik bilgileri belirtilen ancak hakkında hüküm tesis edilmeyen kişi mi, yoksa hakkında dava açılmadığı hâlde hüküm tesis edilen kişi mi olduğu ve hatta soruşturma evresinde failin vermiş olduğu kimliğin şahsi kimliği olup olmadığı hususlarının, ancak yeniden yapılacak yargılama ve araştırma ile netleşebileceği ve olaya uygulanacak normun CMK'nın 309/4'üncü maddesi (Kanun yararına bozma) olduğu belirtilerek, süresinde temyiz edilmeyen hükmün kesinleştiği kabul edilmiştir.

Diğer taraftan, başvurulabilecek kanun yolunun, süresinin, merciinin ve şekillerinin hukuka uygun şekilde gösterildiği ve hak düşürücü süreye bağlı kılındığı kabul edilen kararlarda, hak düşürücü sürenin geçirilip geçirilmediğinin, kararın içeriğinin incelenmesine geçilmeden önce ele alınması gerekmektedir.

Bu itibarla, Askeri Savcılığın talebi üzerine, Askeri Mahkemece infazın durdurulmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin taleplerin reddiyle, mahkûmiyet hükmünün aynen infazına ilişkin olarak verilen duruşmasız işlere dair karara karşı başvurulacak kanun yolunun, 5728 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmiş ve infazı devam etmekte olan hükümlere nasıl uygulanacağına ilişkin, aynı Kanun'un Geçici 1'inci maddesinin 2'nci fıkrası aracılığıyla, özel bir kanun olan 353 sayılı ASMKYUK'nın 5530 sayılı Kanun'un 59'uncu maddesiyle değişik, Cezaların yerine getirilmesi sırasında alınması gereken kararlar ve bu kararlara itiraz başlığını taşıyan 254'üncü maddesine göre İtiraz olduğu ve bir haftalık hak düşürücü başvuru süresine tabi olduğu anlaşıldığından, Askeri Yargıtay Başsavcılığının itirazının kabulüne, Daire ilamının kaldırılmasına, hükümlünün itirazının süre yönünden reddine karar verilmiştir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 12.02.2009 tarihli ve 2009/13-15 E. K. sayılı kararında da bu kabul tarzı benimsenmiştir). (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy