Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2009/30 Esas 2009/28 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2009/ 30
Karar No: 2009 / 28
Karar Tarihi: 05.03.2009

(1632 S. K. m. 66) (5237 S. K. m. 62) (5271 S. K. m. 231)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mütemadi (Kesintisiz) suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda karar verilirken, CMK'nın 231/6'ncı madde ve fıkrasının (a) bendinde öngörülen objektif koşul kapsamında, daha önce mahkûm olunan hükmün kesinleşme tarihinin değerlendirilmesinde, mütemadi suçun başlangıç ve bitim tarihlerinden hangisinin ölçüt olarak kabul edileceğine ilişkindir.

Daire; CMK'nın 231/6'ncı madde ve fıkrasının (a) bendine göre yapılacak değerlendirmede, Daha önce kavramı ile suçun başlangıç tarihinin esas alınması ve bu durumda, inceleme konusu suçu işlemeye başladığı tarih itibariyle kasıtlı bir suçtan henüz kesinleşmiş mahkûmiyeti bulunmayan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanıp uygulanmayacağının mahkemesince takdir edilmesi gerektiği görüşüyle, mahkûmiyet hükmünün uygulama yönünden bozulmasına karar vermiş iken,

Başsavcılık; mütemadi suçlar temadinin sona erdiği tarihte tamamlandığından, bu tarihin esas alınıp, CMK'nın 231/6'ncı madde ve fıkrasının (a) bendi kapsamında, hükümlünün daha önce kesinleşmiş bir mahkûmiyetinin bulunup bulunmadığına bakılması gerektiğinden, daha önce kasıtlı suçtan mahkûmiyeti bulunan hükümlü hakkındaki Daire ilamının kaldırılması görüş ve düşüncesiyle, Daire ilamına süresinde itiraz etmiştir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, 19.12.2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23'üncü maddesiyle, CMK'nın 231'inci maddesinin başlığı Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklinde değiştirilmek ve maddeye 5 ila 14'üncü fıkralar eklenmek suretiyle, başlangıçta, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan dolayı hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarıyla sınırlı olarak uygulamaya konulmuştur.

5560 sayılı Kanunla ilgili TBMM Adalet Komisyonu Raporunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanundaki düzenlemesi itibarıyla, erteleme, bir koşullu atıfet kurumu niteliği taşımakta idi. Buna göre, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi hâlinde, Mahkûmiyet vakî olmamış sayılmakta idi. Keza, erteleme, sadece hapis cezası açısından değil, Ertelemenin bölünmezliği kuralı gereğince, diğer bütün ceza hukuku yaptırımları bakımından da, kural olarak, aynı sonucu doğurmakta idi. Buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sisteminde ise, erteleme, sadece hapis cezasına özgü bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu bakımdan, yeni sistemde artık Ertelemenin bölünmezliği kuralından söz etmek mümkün değildir. Hapis cezası açısından bir infaz rejimi olarak kabul edilen ertelemede, hükümlü, denetim süresi zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemediği ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, hakkında hükmolunan Hapis cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Şayet hakkında hapis cezasının yanı sıra ya da sadece adli para cezasına veya güvenlik tedbirlerine hükmedilmişse, adli para cezası ve güvenlik tedbirleri bakımından erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durum, ertelemeyi hükümlü açısından, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu sistemindeki düzenlemeye nazaran daha ağır sonuçlar doğuran bir kurum hâline getirmiştir. Bu nedenle kurumlar arasındaki dengeli geçişi sağlamak amacıyla, Türk Ceza Hukukuna ilişkin yeni mevzuatımızda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, bir kurum olarak düzenlenmesi bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. şeklinde gerekçelere yer verilmiştir (Dönem: 23, Yasama Yılı: 2, TBMM S. Sayısı: 56).

TBMM Adalet Komisyonu Raporundaki gerekçeden; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, cezaların ertelenmesi ile ilgili mülga 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesindeki düzenlemeden, 5275 sayılı TCK'nın 51'inci maddesindeki düzenlemeye dengeli geçişi sağlamak amacıyla; Türk Ceza Hukuku mevzuatında (Kısmen mülga 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesine benzer şekilde) bir atıfet kurumu olarak ele alınıp düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Daha sonra, 08.02.2008 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Sağlamak Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 562 nci maddesiyle, CMK'nın 231'inci maddesinin 5 ve 14'üncü fıkralarında değişiklik yapılarak, T.C. Anayasası'nın 174'üncü maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar dışında kalan bir suçtan dolayı hükmolunan, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi olanağı sağlanmak suretiyle bu kurumun uygulama alanı genişletilmiştir.

5728 sayılı Kanun'un TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, 17.01.2008 günü saat 15.29'da başlayan ikinci oturumda verilen bir önerge üzerine Kanun'un 562'nci (Tasarının 61 1'inci) maddesi oylanarak kabul edilmiş, önerge olarak verilen madde gerekçesi de Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine işlerlik kazandırmak ve müessesenin uygulanmayacağı suçlan belirlemek ... şeklinde kabul edilmiştir (TBMM'nin 51'inci Birleşiminin İkinci Oturumuna ait 17.01.2008 tarihli tutanak).

Görüldüğü üzere, 5728 sayılı Kanun'un 562'nci maddesinin gerekçesinden, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, Türk Ceza Hukuku mevzuatında ilk kez düzenlenme amacının muhafaza edildiği, ancak bu kurumun uygulanmasına işlerlik kazandırmak (Uygulama alanının genişletilmek) istendiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, 01.03.2008 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanun'un 1'inci maddesiyle ASCK'ya eklenen Ek 10'uncu maddede, Bu Kanunda yazılı suçlarla ilgili ... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231'inci maddesinin beş ila ondördüncü fıkraları uygulanmaz hükmüne yer verilmiş ise de; itiraz incelemesine konu edilen firar suçunun 01.07.2006 - 06.04.2007 tarihleri arasında işlenmiş olması nedeniyle, TCK'nın 7/2'nci maddesi hükmü dikkate alınarak, hükümlü hakkında CMK'nın 231/5-14'üncü madde ve fıkraları uyarınca inceleme yapılması mümkün görülmektedir.

Ancak, hükümlünün, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan yararlanabilmesi için CMK'nın 231/6'ncı maddesinde öngörülen;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlemesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi

koşullarının, hükümlü hakkında oluşması gerekmektedir.

Bu bağlamda, CMK'nın 231/6'ncı maddesinin (a) bendinde yer alan ilk koşuldan, bu kurumun, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunmayan, diğer bir deyişle, ilk defa suç işleyen hükümlüler hakkında uygulanabileceği sonucu çıkmaktadır.

İtiraz incelemesine konu edilen ve sanığın 01.07.2006 - 06.04.2007 tarihleri arasında işlediği kabul edilen firar suçunun, mütemadi (Kesintisiz) bir suç olduğu ve bu nitelikte olan suçlarda, suçun temadinin sona erdiği (Kesintinin başladığı) tarihte tamamlanmış olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Diğer taraftan, CMK'nın 231/6'ncı maddesinin (a) bendinde Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması şeklinde tanımlanan koşuldaki mahkûmiyet ile Kesinleşmiş mahkûmiyet kararının işaret edildiği hususunda da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Nitekim, CMK'nın 231'inci maddesinin 6'ncı fıkrasının (a) bendinin gerekçesinde bu husus, Mahkûmiyetin kesinleşmiş olması aranacaktır. şeklinde ifade edilmiştir (Cumhur ŞAHİN-İzzet ÖZGENÇ, Türk Ceza Hukuku Mevzuatı, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı yayını, Mart 2007, B.l, s. 615).

Diğer taraftan, dava dosyasında bulunan, onaylı gerekçeli karar içeriğinden, hükümlünün;

24.03.2003 - 13.05.2006 tarihleri arasında işlediği firar suçundan dolayı, 5'inci Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 29.06.2006 tarihli ve 2006/1665-939 Esas - Karar sayılı hükmü ile; ASCK'nın 66/1-a ve 5237 sayılı TCK'nın 62'nci maddeleri gereğince, on ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı tefhim olunan bu hükmün 07.07.2006 tarihi itibarıyla 02.08.2006 tarihinde kesinleştirildiği, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlaşılmaktadır.

Somut olayda, 24.03.2003 - 13.05.2006 tarihleri arasında işlenen ve mahkûmiyet hükmü 07.07.2006 tarihinde kesinleşen firar suçunun, CMK'nın 231'inci maddesinin 6'ncı fıkrasının (a) bendi kapsamında, itiraza konu edilen ve 01.07.2006-06.04.2007 tarihleri arasında işlendiği sabit olan firar suçundan önce işlenip işlenmediğinin, diğer bir deyişle hükümlünün firar suçundan önce işlenen kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Mütemadi (Kesintisiz) suçların temel özelliği, hareketin neden olduğu neticenin belirli bir süre devam etmesidir. Diğer bir ifadeyle, kesintisiz suçta devam eden, sona ermeyen şey sonucun kendisidir ve söz konusu sonuç devam ettikçe suç da işlenmektedir (İÇEL K. - SOKULLU - AKINCI F. - ÖZGENÇ İ. - SÖZÜER A. - MAHMUTOĞLU F. S. -ÜNVER Y.; Suç Teorisi, Eylül 2000, B. 2, s. 69). Diğer taraftan, mütemadi olan bir suç, failin hareket ve neticeyi devam ettirmek iktidarının ortadan kalkması ile sona erer (DÖNMEZER S. - ERMAN S.; Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C.l, Şubat 1987, İstanbul, B.10, s. 377).

Öte yandan, mütemadi (Kesintisiz) suçlarda, eylemin gerçekleştirilmesi ile işlenmeye başlanan suç, kesintinin olduğu tarihte işlenmiş kabul edilmektedir.

Mütemadi suça ilişkin yapılan açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; firar suçunu işleyen ve bu suçtan tesis olunan mahkûmiyet kararı yüzüne karşı tefhim olunduktan sonra, temyiz incelemesine konu edilen firar suçunu işlemeye başlayan hükümlü hakkında, bu süreçte firar suçundan tesis olunan mahkûmiyet hükmünün kesinleştirildiği, ancak, firar suçunu işlemekte olan hükümlünün, kesintiye uğratma iktidarına sahip olduğu hâlde, bu suçunu işlemeye devam ettiği görülmektedir.

Bu itibarla, mahkûmiyet kararının, CMK'nın 231'inci maddesinin 6'ncı fıkrasının (a) bendi kapsamında değerlendirilebilmesi için, itiraza konu edilen suçun temadisinin sona erdiği (Kesintinin olduğu) tarihten önce kesinleşmiş olmasının yeterli kabul edilmesi gerekmektedir.

Nitekim, 5237 sayılı TCK'nın 66/6'ncı madde ve fıkrasında kesintisiz suçlarda zamanaşımının kesintinin başladığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağı öngörülmüştür. Keza, 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunun uygulanması sırasında da, kesintisiz suçların 23.04.1999 tarihinden sonra da devam etmesi (Kesintinin bu tarihten sonra gerçekleşmesi) hâlinde, suç kesintinin başladığı tarihte tamamlanmış sayıldığından, bu durumdaki sanık veya hükümlüler hakkında söz konusu Yasanın lehe hükümlerinin uygulanmaması, Askerî Yargıtay'ın yerleşmiş bir uygulamasıdır.

Bu nedenlerle, itiraz incelemesine konu edilen ve mütemadi (Kesintisiz) suç niteliğini taşıyan firar suçu, temadinin sona erdiği 06.04.2007 tarihinde tamamlandığından, bu tarihin esas alınıp, sanığın daha önce kesinleşmiş bir mahkûmiyetinin bulunup bulunmadığına bakılmasının gerektiği sonucuna varılmakla, 06.04.2007 tarihi esas alınarak, sanığın 24.03.2003 - 13.05.2006 tarihleri arasında işlediği önceki firar suçundan dolayı aynı Askerî Mahkemenin 29.06.2006 tarihli ve 2006/1665-939 Esas ve Karar sayılı ilamı ile tesis edilen mahkûmiyet hükmünün 07.07.2006 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, sanığın kesinleşmiş önceki mahkûmiyetinin, itiraz incelemesine konu edilen firar suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesine, CMK'nın 231/6'ncı madde ve fıkrasının (a) bendinde Sanığın önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması şeklinde öngörülen objektif koşul nedeniyle engel teşkil ettiği anlaşıldığından, Askerî Yargıtay Başsavcılığının itirazının kabulüyle, Askerî Yargıtay 2'nci Dairesinin 24.12.2008 tarihli ve 2008/2829-2755 Esas ve Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, sanığın sebepsiz temyizinin reddine ve Askerî Mahkemece tesis olunan mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir (Askerî Yargıtay Daireler Kurulunun 03.07.2008 tarihli ve 2008/142-134 E.K. sayılı, 10.07.2008 tarihli ve 2008/110-136 E.K. sayılı, 17.07.2008 tarihli ve 2008/150-150 E.K. sayılı, 16.10.2008 tarihli ve 2008/180-166 E.K. sayılı, 16.10.2008 tarihli ve 2008/174-165 E.K. sayılı kararları da aynı doğrultuda bulunmaktadır). (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy