Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2009/125 Esas 2009/129 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2009/ 125
Karar No: 2009 / 129
Karar Tarihi: 24.12.2009

(5271 S. K. m. 231) (5728 S. K. Geç. m. 1) (5275 S. K. m. 98, 99, 100, 101)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; daha önce kasıtlı suçtan mahkûmiyeti bulunan hükümlü hakkında CMK'nın 231'inci maddesi yönünden değerlendirme yapılmak üzere duruşma açılması hâlinde, taraf teşkili yapılmaması, hükümlünün ve müdafiin duruşmaya çağrılmaması ve beyanlarının tespit edilmemesinin usule aykırılık teşkil edip etmeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.

Daire; daha önce kasıtlı suçtan mahkûmiyeti bulunan hükümlü hakkında verilecek kararda, herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektiren bir durum olmamasına karşın, duruşma açılmış ise taraf teşkili yapılmaması, hükümlünün ve müdafiinin duruşmaya çağrılmaması ve beyanlarının tespit edilmemesinin, silahlarının eşitliği ilkesine aykırı ve adil yargılama hakkının ihlali niteliğinde olup savunma hakkının kısıtlandığını, bu durumun usule aykırı olduğunu kabul ederken;

Başsavcılık; daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunan hükümlü hakkında verilecek kararda herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılması gerekmediğinden, Askeri Mahkemece duruşma açılıp ancak taraf teşkili yapılmaksızın verilmiş olan kararın duruşmasız işlere ait karar niteliğinde olduğu, usule aykırılığın esasa etkili olmadığını ileri sürerek Daire kararına itiraz etmiştir.

CMK'nın 231/6'ncı maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlemesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekmektedir.

Diğer taraftan, 5728 sayılı Kanun'un Geçici 1/2'nci maddesinde; Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ila 101'inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi hâlinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir. hükmü yer almaktadır.

CMK'nın 231/6'ncı maddesinde belirtilen koşullar incelendiğinde, (a) bendinde sayılan koşulun, diğer bentlerde sayılan koşullardan farklı olarak, objektif nitelikte olduğu ve varlığı hâlinde, diğer koşulların aranmasını gerektirmeyen ön koşul niteliğini taşıdığı görülmektedir.

Her ne kadar, 5728 sayılı Kanun'un Geçici 1/2'nci maddesinde; hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili uyarlama yargılaması sırasında, duruşma açılıp açılmaması konusunda takdir hakkı tanınmış ise de; dosyada bulunan adli sicil kaydı ya da gerekçeli hükümlerden hükümlünün, dava konusu suçtan önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunduğunun saptanması hâlinde Askeri Mahkemece CMK'nın 231/6-a maddesince öngörülen objektif koşulun gerçekleşmemesi nedeniyle duruşma açılmaksızın karar verilmesi gerekmektedir.

Ancak, CMK'nın 231/6-a maddesi kapsamındaki değerlendirmenin, öncelikle bir araştırmanın sonucuna bağlı olduğu hâllerde usulüne uygun şekilde duruşma açılarak ve taraflar dinlendikten sonra yapılması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Somut olayda, hükümlünün, daha önce 12.08.1999-25.08.1999 tarihleri arasında işlediği izin tecavüzü suçundan dolayı mahkûm edildiği, hükmün taraflarca temyiz edilmemekle 22.02.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Daha önce işlediği kasıtlı suçtan mahkûmiyeti olduğu, bu nedenle objektif koşulu taşımadığı anlaşılan hükümlünün, CMK'nın 231'inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinden yararlanması mümkün olmayıp, bu yönde herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirir bir durum da söz konusu değildir.

Bu durumda, Askeri Mahkemece, duruşmasız işlere ait kararla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken; duruşma açılması, duruşma açıldığı hâlde hükümlünün ve müdafiinin duruşmaya çağrılmaması ve beyanlarının tespit edilmemesi suretiyle verilen kararın duruşmasız işlere ait karar niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Hükümlü hakkında verilecek karar duruşmasız işlere ait karar niteliğinde olduğundan, bu karara karşı başvurulabilecek yasa yolu da temyiz değil, itirazdır.

Hükümlünün daha önce kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun anlaşılması karşısında, uyarlama kararının herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkı kullanılmasını gerektirmediğinden, duruşma açılmasına gerek bulunmadığı, buna rağmen duruşma açılsa da verilen kararın, duruşmasız işlere ait karar niteliğinde olduğu ve yasa yolu bakımından temyize değil, itiraza tabi bulunduğu sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının kabulü ile Daire kararının kaldırılmasına, hükümlü müdafiinin itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy