Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2008/73 Esas 2008/78 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2008/ 73
Karar No: 2008 / 78
Karar Tarihi: 01.05.2008

(647 S. K. m. 6) (765 S. K. m. 29, 59) (YCGK 16.04.1996 T. 1996/9-73 E. 1996/84 K.)

Daire ile askeri mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; askeri mahkemece, sanık hakkında atılı suçtan sonuç olarak tayin edilen adli para cezasının ertelenmeme gerekçelerinin hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.

Daire; askeri mahkemenin gösterdiği ertelememe gerekçelerinin hukuka uygun olmadığını kabul ederek, mahkumiyet hükmünü bozarken,

Askeri mahkeme; sonuç cezanın ertelenmemesi için gösterdiği gerekçelerin yerinde ve hukuka uygun olduğunu ileri sürerek önceki mahkumiyet hükmünde direnmiştir.

Dava dosyasının incelenmesi sırasında; sanık hakkında atılı suçtan tesis olunan mahkumiyet hükmünde (Sonuç cezanın ertelenmemesi aşamasına kadar), usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden herhangi bir hukuka aykırı durumun bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın; eylemin az vahim hal olarak kabul edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi haklı ve isabetli görülmemiştir.

Askeri mahkemece, ilk mahkumiyet hükmünde gösterilen Sanığın fiilden sonraki olumsuz davranışı (Kısmen inkar etmesi), kastının yoğunluğu, olumsuz kişiliği (Döverken aynı zamanda hakaret etmesi) şeklindeki ertelememe gerekçesine; direnmeye ilişkin mahkumiyet hükmünde ... Sübjektif veya manevi şart ise suçlunun geçmişteki hali ile ahlaki eğilimlerine göre cezanın ertelenmesinin ileride cürüm işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat getirilmesidir. Dava konusu olayda sanık hakkında mahkememizde bu kanaat oluşmamıştır. Suç tarihinde 36 yaşında ve 15 yıllık rütbeli asker olan sanık astına acımasızca tokat atmış ve hakaret etmiş. Mağduru kulağından yaralamıştır. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın yaşı, rütbesi, mesleki tecrübesi ve mağdurdaki yaralanma dikkate alınarak sanığın, cezanın ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde kanaat hasıl olmadığından ... şeklinde gerekçeler ilave edilmiş ise de;

Bu gerekçelerden;

Suçun işleniş biçimine, zararın veya tehlikenin önemine, kastın yoğunluğuna, suçun sebep ve saikine ilişkin olanlar, sanık hakkında lehe kanun değerlendirmesi sonucu uygulanması gereken 765 sayılı TCK'nın 29/Son maddesine göre temel cezanın belirlenmesine ilişkin olup, askeri mahkemece alt sınırdan uzaklaşılarak temel ceza belirlenirken Sanığın şiddetli bir şekilde mağduru dövmesi ve kulağından yaralaması, hırsını alamayıp, ittirerek küfür etmesi ve suça iten saik (Alay komutanının kendisini ikaz edeceği) şeklinde, daha önce teşdit gerekçesi olarak gösterildiği için, YCGK'nın 16.4.1996/73-84 tarihli, Esas ve Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, ayrıca ertelememe gerekçesi yapılamayacağından,

Sanığın suçunu kısmen inkar etmesi ise yasal bir hakkını kullanması olup, yerleşmiş uygulamaya göre 765 sayılı TCK'nm 59'uncu maddesine göre yapılan takdiri indirim sırasında dikkate alınması gereken bu hususun (Askeri mahkemece sanığın sabıkası olmadığı gerekçesiyle takdiri indirim yapıldıktan sonra) cezanın ertelenmesi aşamasında, sanığın suç işleme eğilimini belirlemede dikkate alınması hukuka uygun olmadığından, keza sanığın suçunu kısmen inkar etmesi ileride suç işlemekten çekinmeyeceğini de göstermeyeceğinden,

Askeri mahkemenin, adli para cezasını ertelememek için gösterdiği söz konusu gerekçelerin, 647 sayılı Kanun'un 6/1'inci maddesinde öngörülen kriterlere uygun olmadığı sonucuna varılmakla, ertelememeye ilişkin sanığın temyiz sebeplerinin kabulü ile direnmeye ilişkin mahkumiyet hükmünün bu yönden bozulmasına karar verilmiştir.

647 sayılı Kanun hükümlerinin sanığın lehine olduğu değerlendirildikten sonra, 5252 sayılı Kanun'un 9/3'üncü maddesi dikkate alınarak takdiri indirimin 765 sayılı TCK'nın 59'uncu maddesine göre yapılması gerektiğine, keza bozmadan sonra yeniden hüküm kurulurken 5728 sayılı Kanun'un 562'nci maddesiyle değişik, 5271 sayılı CMK'nın 231/5-14'üncü madde ve fıkralarında düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından sanığın yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy