Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2008/58 Esas 2008/87 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2008/ 58
Karar No: 2008 / 87
Karar Tarihi: 15.05.2008

(5271 S. K. m. 52, 221, 222) (353 S. K. m. 61, 178, Ek m. 1) (1412 S. K. m. 54, 226)

Daire ile askeri mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;

1) Aynı birlikte görevli sanık için ayrı, tanıklar için ayrı talimat yazılması nedeniyle aynı oturumda dinlenilmemeleri konusunun savunma hakkını kısıtlayıp kısıtlamadığına,

2) İstinabe mahkemesince tanıkların CMK'nın 52/1'inci maddesine uygun şekilde dinlenildiğine dair duruşma tutanağında bir tespit bulunmamasına rağmen, usulüne uygun şekilde dinlenildiklerinin kabul edilip edilmeyeceğine,

3) 3.11.2004 tarihli ve 2004/327 sayılı talimat duruşma tutanağı ile ifadesi alınan tanık F.E.'nin askeri mahkemede ifadesi okunurken, 1.11.2004 tarihli ve 2004/329 Tal. sayılı istinabe tutanağıyla tespit edilen yeminli ifadesi okundu denilmesi nedeniyle bu konuda kuşku yaratılıp yaratılmadığına, ilişkindir.

Daire; aynı birlikte görevli sanık için ayrı, tanıklar için ayrı talimat yazılmak suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlandığı, tanıklar S.Ö., İ.Ö., O.B. ve R.K.'nın bir arada dinlendiği, tanık F.E.'nin istinabe mahkemesince alınan ifadesi okunurken kuşku yaratıldığı, gerekçeleriyle beraat hükmünü usul yönünden hukuka aykırılık nedeniyle bozarken,

Askeri mahkeme; ilk bozmadan sonra tanık ifadeleri gönderilerek sanıktan ne diyeceğinin sorulduğu, hakkında beraat kararı verilen sanığın savunma hakkının kısıtlandığından bahsedilemeyeceği, sanığın da böyle bir savunmasının bulunmadığı, tanıkların bir arada dinlenildiğine dair bir tespitin bulunmadığı, yorum yoluyla bu sonuca varıldığı, bu aşamadan sonra tanıkların tek tek ifadelerinin alınıp, bu ifadelere karşı sanıktan ne diyeceğinin sorulmasının yargı faaliyetine bir şey katmayıp, yargılamayı uzatacağı, bu usulü eksikliklerin esasa ve neticeye bir etkisi olmadığı gerekçeleriyle beraat hükmünde direnmiştir.

1- Sanığın savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığına ilişkin inceleme;

İlk başlangıçta aynı birlikte görevli olan sanık için ayrı, tanıklar için ayrı talimat yazılmak suretiyle, tanık beyanlarına karşı sanığın kendisini savunma ve tanıklara soru sorma imkanı ortadan kalktığı için savunma hakkının kısıtlandığının kabulü gerekir. Nitekim askeri mahkeme de ilk bozmadan sonra bunu kabul edip, tanık beyanlarını talimata eklemek suretiyle bu beyanlara karşı sanığın savunmasını almıştır. Askeri mahkemece, hakkında beraat kararı verdiği sanığın savunma hakkının kısıtlandığının düşünülemeyeceği ileri sürülmüş ise de; askeri savcı tarafından, sadece sanık lehine olan usul kurallarına aykırılık nedeniyle değil, sübuta yönelik sanık aleyhine de temyize gelindiğinden askeri mahkemenin bu görüşü hukuka uygun bulunmamıştır. Ancak direnmeye ilişkin beraat hükmünün aşağıda izah edildiği şekilde tanıkların usulüne uygun şekilde dinlenmemesi nedeni ile bozulmasından sonra, bozmaya karşı sanığın sorgu ve savunması alınırken duruşmadan bağışık tutulmasını talep etmesi ve devam eden duruşmaları takip etmemesi halinde yeniden dinlenecek tanık beyanlarına karşı ne diyeceğinin sorulmasına mevcut usul yasası yönünden gerek görülmemiştir.

Tanık F.E.'nin istinabe ifadesi okunurken, istinabe duruşma tutanağının tarih ve sayısının askeri mahkeme duruşma tutanağına yanlış yazılması ise maddi hata olarak değerlendirilip bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir.

2- Tanıkların usulüne uygun olarak dinlenip dinlenmediğine ilişkin inceleme;

Askeri mahkemece tanıklar İ.Ö., S.Ö., O.B. ve R.K.'nın dinlenmelerine dair yazılan talimat üzerine, Özalp Asliye Ceza Mahkemesince düzenlenen 1.11.2004 tarihli ve 2004/329 Tal. sayılı istinabe duruşma tutanağının, Belli gün ve saatte duruşmaya mahsus salonda celse açıldı. Tanık yoklaması yapıldı, tanıkların hazır olduğu anlaşıldı, başka gelen yok, açık yargılamaya devam olundu şeklinde başlayıp, ardından sırayla tanıklar S.Ö., İ.Ö., O.B. ve R.K.'nın kimliğinin ve ifadesinin tespit edildiği, tanık yoklamasından sonra tanıkların duruşma salonundan dışarı çıkarıldığına, keza sırası gelen tanığın duruşma salonuna alındığına dair bir tespitin duruşma tutanağında yer almadığı görülmektedir.

353 sayılı Kanun'un mülga 178'nci maddesinin Tutanak duruşmada geçen bütün vakaları ... kapsar; ve duruşmada yargılama usulünün esaslı kurallarına uyulduğunu da açıkça gösterir. hükmünü, mülga CMUK'un 226/1'inci maddesinin Tutanak kısaca duruşmanın cereyanı ile neticelerini ve muamele usulünün esaslı merasimine riayet olunduğunu vuzuhla gösterir. hükmünü, CMK'nın 222/1'inci maddesi ise Duruşmanın nasıl yapıldığı kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı sahtecilik iddiası yöneltilebilir. hükmünü içerdiği dikkate alındığında, tanıkların yukarıda izah edildiği şekilde dinlenilmeleri; gerek 1.11.2004 tarihinde yürürlükte olan 353 sayılı Kanun'un 61'inci maddesinin atıfta bulunduğu CMUK'un 54/1'inci maddesindeki Her tanık, ayrı ayrı ve sonradan dinlenecek tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir. hükmüne, gerekse 5.10.2006 tarihinden itibaren yürürlükte olan 353 sayılı Kanun'un Ek-1'inci maddesindeki genel atıf nedeniyle yürürlükte olan CMK'nın aynı mahiyetteki 52/1'inci maddesi hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.

Nitekim benzer bir dava dosyasında Askeri Yargıtay Daireler Kurulu; 28.12.2006 tarihli, 2006/183-183 Esas ve Karar sayılı kararı; yazılan talimat üzerine ifadeleri istinabe suretiyle saptanan tanıkların ifadelerinin yer aldığı ... Duruşma tutanağı incelendiğinde; tanıkların duruşmaya gelip gelmediklerinin tespitinden sonra duruşma salonundan çıkarılıp, ifadelerinin; her birinin ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın tespit edildiğine dair bir kaydın duruşma tutanağında yer almadığı görülmektedir. ... CMK'nın 221 ve 222'nci maddelerinin amir hükümlerine göre, her bir tanığın ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında olmaksızın dinlenilmesi gerektiğine ilişkin olan usulün temel kuralına (CMK Md. 52) uyulduğunun duruşma tutanağında mutlaka belirtilmesi gerekmektedir. Zira, duruşmanın kanunda belirtilen usul ve kurallara uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusu ancak duruşma tutanağı ile ispat olunabilecektir. Bu itibarla, askeri mahkemenin, istinabe suretiyle dinlenmiş bulunan dört tanığın usulüne uygun olarak ayrı ayrı dinlenmiş olduğunu kabul ederek ... direnmesi yerinde görülmemiştir. şeklindedir.

Tebliğnamede de işaret edildiği üzere, tanıkların bir arada dinlenmeleri halinde birbirlerinden etkilenmeleri ya da çekinmeleri sebebiyle gerçeği anlatmamaları ihtimali bulunduğundan, aradan uzun zaman da geçse bu şekilde dinlenen tanıkların yeniden usulüne uygun şekilde dinlenilmeleri icap eder, tanıkların dinlenmesiyle ilgili söz konusu kural, kamu düzenine ilişkin bir usul hukuku düzenlemesi olduğundan, mutlaka uyulması gerekir. Bu tanıkların, mevcut adreslerinde bulunamaması halinde önceki ifadelerinin okunulması ile yetinilmesine, önceki ifadeleri yoksa tanıklıklarından vazgeçilmesine karar verilebileceği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, askeri mahkemenin; tanıklar İ.Ö., S.Ö., O.B. ve R.K.'nın, usulüne uygun şekilde dinlenildiklerine dair bir tespitin istinabe duruşma tutanağında yer almamasının, bu tanıkların usule aykırı olarak dinlenildiğini göstermeyeceğine ve bozma sebebi sayılmaması gerektiğine dair direnme gerekçeleri hukuka uygun ve isabetli bulunmadığından, sanık hakkında direnilmek suretiyle verilen 1.3.2007 tarihli, 2007/306-69 Esas ve Karar sayılı beraat hükmünün, askeri savcının temyizine atfen ve resen tebliğnamedeki görüş doğrultusunda bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy