Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2008/5 Esas 2008/5 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2008/ 5
Karar No: 2008 / 5
Karar Tarihi: 03.01.2008

(1632 S. K. m. 82) (5237 S. K. m. 106) (765 S. K. m. 191) (AYDK. 13.01.2000 T. 2000/30 E. 2000/16 K.) (YCGK. 03.05.1993 T. 1993/4-102 E. 1993/129 K.) (YCGK. 05.04.1993 T. 1991/4-348 E. 1993/70 K.) (YCGK. 01.03.1993 T. 1992/2-355 E. 1993/39 K.) (YCGK. 18.02.1991 T. 1990/4-368 E. 1991/36 K.)

Dosya içeriğinden; sanığın, 24.7.2005 günü saat 22.45 civarında, aynı gece için yazılan 00.00-02.00 nöbetinin değiştirilmesi istemini kabul etmeyen Uzm. J.Çvş. B.U. ile önce tartıştığı, ardından her ikisinin birbirini ittirdiği, gürültü üzerine olay yerinde gelen tanıklar Er H.T., Er S.Ş. ve Er T.K.'nın araya girip kendilerini ayırdığı sırada sanığın, Sen benim anama küfür edemezsin, orospu çocuğu, dünya anamı sinkaf etse de ben seni öldüreceğim şeklindeki sözleri söylediği, maddi olay olarak sübut bulmakta, Esasen bu konuda ihtilaf da bulunmamaktadır.

Sanığın; mağduru itmek suretiyle işlediği üste fiilen taarruz suçundan kurulan mahkumiyet hükmüyle, mağdura hitaben ...Orospu çocuğu... demek suretiyle işlediği üste hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin Daire kararına itiraz edilmemiştir.

Yukarıda aşamaları açıklanan dava nedeniyle Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın olayın sonunda sarfettiği Dünya anamı sinkaf etse de ben seni öldüreceğim şeklindeki sözlerin, üstü tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı konusuna ilişkindir.

Daire; iddia konusu sözlerin ASCK'nın 82/2'nci maddesinin birinci cümlesi kapsamına giren üstü tehdit suçunu oluşturduğunu kabul ederken,

Başsavcılık; iddia konusu sözlerin, üste fiilen taarruz suçu ile organik bütünlük içinde fevren söylendiğini, olayın oluş şekline göre, bu sözlerin mağdurda ciddi bir korku ve endişe yaratacak boyuta ve ağırlığa ulaşmadığını, üstü tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığını, ileri sürerek Daire kararına itiraz etmiştir.

Amir veya üstü tehdit suçu; ASCK'nın 82/2'nci madde fıkrasında Amir veya üstünü herhangi bir suretle tehdit edenlere, altı aydan iki seneye kadar hapis cezası verilir. ... şeklinde düzenlenmiş olup, suç tarihi (24.7.2005 tarihli) itibariyle, bu suçun unsurlarının belirlenmesi için 5237 sayılı TCK'nın ilgili hükmünün incelenmesi gerekmektedir.

Tehdit suçu; 5237 sayılı TCK'nın 106/1'inci madde ve fıkrasında Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ... şeklinde tarif edilmiştir.

5237 sayılı TCK'nın 106'ncı maddesinin gerekçesinde;

Maddeyle, tehdit bizatihi suç haline getirilmiş bulunmaktadır... Burada tehdidin koruduğu değer, kişilerin huzur ve sükunudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile, insanın kendisine özgü sulh ve sükununa karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.

Suçun oluşması bakımından tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi, önemli değildir. Tehdidin objektif olarak ciddi bir mahiyet arz etmesi gerekir. Yani istenilenin yerine getirilmemesi halinde tehdit konusu kötülüğün gerçekleşeceği ihtimali objektif olarak mevcut olmalıdır. Sarf edilen sözler, gerçekleştirilen davranış muhatap alınan kişi üzerinde ciddi bir korku yaratma açısından sonuç almaya elverişli, yeterli ve uygun değilse, tehdidin oluştuğu ileri sürülemez. Failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddi şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerekir. Objektif olarak ciddi bir mahiyet arz eden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olması şart değildir. Failin de kendisinin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirilebilecek imkan ve iktidara sahip olduğu kanaatini karşı tarafta uyandırdığını bilmesi gerekir.

Tehdit halinde kişi, tehdit konusu tecavüzün ileride vuku bulacağı beyanıyla korkutularak, belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır, mecbur edilmektedir. ... şeklinde bu suçun unsurlarına ve nasıl oluşacağına dair açıklamalar yapılmıştır.

Mülga 765 sayılı TCK'nın 191/1’inci maddesinde Bir kimse kanunda yazılı hallerin haricinde başkasına, ağır veya haksız bir zarara uğratacağını bildirerek tehdit ederse... şeklinde tarif edilen tehdit suçunun uygulaması ile ilgili olarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.2.1991/368-36 tarihli, Esas ve Karar sayılı kararında ...Tehdit mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir. Ani oluşan kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde bu koşullar gerçekleşmediğinden tehdit suçu oluşmayacaktır. Söylenmesi için sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan, ancak kızgınlık anında rastgele sarf edilen sözlerde bu nitelik bulunmamaktadır. Bu itibarla, sanığın basit bir tartışma sırasında söylediği Seni öldüreceğim, buraya gömeceğim sözleri tehdit suçunu oluşturmamaktadır denilmiş, daha sonra 1.3.1993/355-39; 5.4.1993/4-348, 70; 3.5.1993/4-102, 129 ve 7.11.1995/4-293, 322 tarihli, Esas ve Karar sayılı kararlarında da aynı görüş tekrarlanmıştır.

Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 13.1.2000/30-16 tarihli, Esas ve Karar sayılı kararında, sanık erin, mağdur asteğmene üste fiilen taarruzda bulunduğu sırada söylediği Seni sürdüreceğim şeklindeki sözlerin, mağdurda, ciddi bir korku ve endişe yaratması imkansız olduğu gibi, bu sözleri bilinçli olarak söylediğinden de bahsedilemeyeceği kabul edilmiştir.

Askeri Yargıtay 3'üncü Dairesinin 14.9.2006/1217-1210 tarihli, Esas ve Karar sayılı kararında da, sanığın, üstü durumundaki uzman çavuşa karşı üste fiilen taarruzda bulunup, olay yerinden uzaklaştırılmaya çalışılırken söylediği Bu iş burada bitmez, seninle görüşürüz şeklindeki sözlerinin, tehdit kastıyla söylendiği kabul edilemeyeceği gibi, mağdur üzerinde bir korku meydana getirmeyeceğinden, üstü tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmiştir.

İnceleme konusu somut olayda, sanığın; mağduru itmek suretiyle işlediği üste fiilen taarruz suçunun, olay yeri yakınında bulunan askerlerin araya girerek, sona erdirilmesini müteakip, kendisinin mağdurdan uzaklaştırıldığı sırada, hakaret teşkil eden sözlerinin devamı olarak söylediği Dünya anamı sinkaf etse de seni öldüreceğim şeklindeki sözlerin, olayın cereyan tarzı ile yukarıda açıklanan TCK'nın 106'ncı maddesinin gerekçesi ile Yargıtay ve Askeri Yargıtay Kararları birlikte dikkate alındığında; olayın bütünlüğü içerisinde sanığın sarf ettiği bu sözlerin fevren söylenen sözler olarak değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca tehdit suçunun oluşması için aranan tehdit sonucu mağdurun Karar verme ve hareket etme hürriyetinin ihlali'nin de söz konusu olmadığı, sanığın, olayın cereyan tarzı içerisinde son olarak fevren söylediği ... Seni öldüreceğim ... şeklindeki sözün, objektif ölçülere göre, sanığın bu sözünü fiilen gerçekleştireceğine dair, mağdur üzerinde ciddi bir korku ve endişe yaratmaya elverişli ve yeterli olmadığı, nitekim olayı müteakip mağdurun; tanık S.Ş.'nin beyanına göre, tanıklara hitaben Bunu buradan götürün, yoksa öldüreceğim, tanık H.T.'nin beyanına göre, sanığa hitaben Siktir git lan şeklinde sözler sarf etmiş olmasından da, sanığın ... Seni öldüreceğim şeklindeki sözünün, mağdur üzerinde ciddi, korku ve endişe yaratacak bir tehdit olarak algılanmadığını açıkça gösterdiği sonucuna ulaşıldığından, sanığa atılı üstü tehdit suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı kabul edilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy