Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2008/21 Esas 2008/21 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2008/ 21
Karar No: 2008 / 21
Karar Tarihi: 21.02.2008

(5237 S. K. m. 21) (5271 S. K. m. 212, 231) (477 S. K. m. 47) (647 S. K. m. 6) (353 S. K. m. 221)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı amiri tehdit suçunun sübuta erip ermediği ve buna bağlı olarak sanığın odadan çıkarılırken söylediği Beni niye dışarı çıkartıyorsunuz, ben o... çocuğumuyum sözlerinin 477 sayılı Kanun'un 47'nci maddesi kapsamında amire saygısızlık suçunu oluşturup oluşturmadığı konularına ilişkin ise de;

İtiraz aşamasında, 8.2.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 562'nci maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231'inci maddesinin 5 ve 14'üncü fıkralarında değişiklik yapılarak Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulama alanının genişletilmesi ve dava dosyasının da bu kapsamda görülmesi üzerine, Kurulda, bu değişikliğe göre dava dosyasının mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi açısından, Askeri Yargıtay’ca hiçbir inceleme yapılmaksızın hükmün öncelikle bu yönden bozulması gerektiğine dair görüş ileri sürmesi karşısında, bu konuda yapılan inceleme ve müzakere sonucunda;

5728 sayılı Kanun'un 562'nci maddesiyle değişik, 5271 sayılı CMK'nın 231'inci maddesinin 5-14 fıkralarında düzenlenen Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin; Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, mülga 647 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesinde düzenlenen Cezaların ertelenmesi müessesesine kısmen benzediği, madde içeriği ve sonuçları itibarıyla kişi özgürlüğü ile doğrudan ilişkili bulunduğundan, maddi ceza hukukunu da ilgilendiren bir müessese olduğu, bu nedenle CMK'nın 231'inci maddesinin 14'üncü fıkrasında belirtilen suçların haricinde kalan bir suçtan dolayı, 8.2.2008 tarihinden önce askeri mahkemelerce tesis olunan, sonuç olarak iki yıl veya daha az hapis veya adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerinin temyiz edilmesi halinde, Askeri Yargıtay’ca yapılacak temyiz incelemesinin her yönden (Görev, usul, sübut, vasıf, takdir, uygulama yönlerinden) yapılması gerektiği, örneğin; askeri mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gereken bir davada görevsizlik dışında bir hüküm kurulmuşsa, usul hukukuna ilişkin mutlak bozma sebebi sayılan kurallara aykırı davranılmışsa, mahkumiyet için yeterli delil olmadığı veya zamanaşımı söz konusu olduğu halde mahkumiyet kararı verilmişse, suç vasfı yanlış belirlenmişse ya da ceza tayin edilirken sanığın kişiliğine ve dosya içeriğine uygun düşmeyecek şekilde ve derecede ceza tayin edilmişse, Askeri Yargıtay’ca hükmün öncelikle bu yönlerden bozulacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, temyiz incelemesi sırasında, CMK'nın 231'inci maddesinde yapılan söz konusu değişiklikten önce kurulmuş olan iki yıl veya daha az hapis ya da adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerinde usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden bir isabetsizliğin görülmemesi halinde, bu aşamada gündeme gelen Hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunun takdir ve değerlendirilmesinin, hüküm mahkemesince yapılabilmesi bakımından, hükmün bozulması gerekeceği sonucuna varıldığından, ileri sürülen söz konusu usul meselesi; işin esasına girilmeden, hükmün CMK'nın 231'inci maddesinde yapılan değişiklik karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunun mahkemesince teemmülü bakımından, hükmün öncelikle bu yönden bozulması gerektiğine ilişkin görüşler nedeniyle aşıldıktan sonra sürdürülen incelemede;

Daire; sanığa atılı amiri tehdit suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğunu kabul ederek mahkumiyet hükmünü onadıktan sonra; olayın oluş şeklini dikkate alarak silahla bölük komutanının odasına giren sanığın, tehdit teşkil eden Ya sen beni vur, ya ben seni vuracağım sözlerinin devamı mahiyetinde söylediği, Sen de kurtul ben de kurtulayım, bana niye farklı davranıyorsun, ben o... çocuğumuyum şeklindeki sözlerin ise, öfkeyle söylenmiş sözler olduğunu, ayrı ve özel bir kasıtla söylenmediğini, eylemin bir bütün halinde amiri tehdit suçunu oluşturduğunu kabul edip, amire hakaret suçundan hüküm kurulmaması gerektiğine işaret ederek, bu suçtan kurulan beraat hükmünü de onamıştır.

Başsavcılık ise; sanığın savunmasının aksi ispatlanamadığından, amiri tehdit suçundan kurulan mahkumiyet için yeterli ve kesin delil bulunmadığını, bu konuda ciddi bir şüphenin halen varlığını sürdürdüğünü; sanığın olayın devamında söylediği, mağdur ve tanık beyanlarıyla doğrulanan Beni niye dışarı çıkartıyorsunuz, ben orospu çocuğumuyum şeklindeki sözlerin ise, 477 sayılı Kanun'un 47'nci maddesi kapsamında amire saygısızlık disiplin suçunu oluşturup, disiplin mahkemesinin görevine girdiğini ileri sürerek Daire kararına süresinde itiraz etmiştir.

Dosyadaki delil durumuna göre; olay öncesi sanığın, ertesi günle ilgili çarşı izni talebinin, Bölük Komutanı J.Ütğm. Ç.B. tarafından kabul edilmeyip, davranışlarını düzeltmesi, disiplinli olması konusunda uyarılarak odadan çıkması istendiğinde, odadan çıkan ve Bölük Komutanı'nın bu davranışına sinirlenen sanığın, temin ettiği yarım dolduruştaki bir G-3 piyade tüfeği ile 10 dakika kadar sonra tekrar Bölük Komutanı'nın odasına girdiği sabit olmakla birlikte, bu aşamadan sonrasıyla ilgili olarak sanık ve Bölük Komutanı farklı anlatımlarda bulunmuşlardır.

Sanık; hazırlık ifadesinde, silahın ortasından tutarak odaya girdiğini, namlu kendisine, dipçik Bölük Komutanı'na dönük vaziyette silahı masaya bırakıp Artık dayanamıyorum, komutanım beni vurun, siz de kurulun ben de kurtulayım dediğini, bu sırada odaya giren Uzm. J.Çvş. Ş.A.'nın masanın üzerindeki silahı aldığını ve kendisini dışarı çıkardığını, bu arada sinir krizine girip hastaneye kaldırıldığını beyan etmiş; istinabe suretiyle saptanan sorgu ve savunmalarında da, olayı özetleyerek benzer şekilde anlatmıştır.

Mağdur J.Ütğm. Ç.B.; hazırlık ifadesinde, odayı terk eden sanığın 10 dakika sonra kapıyı çalmadan elinde G-3 piyade tüfeği ile içeri girdiğini, bu sırada telefonla görüştüğünü, aceleyle telefonu kapatıp ayağa kalktığını, sanığın da yanma kadar yaklaşıp tüfeği elinde çapraz tutuşta tutarken Ya sen beni vur, ya ben seni vuracağım diye bağırdığını, sanığa yaklaşıp tüfeği elinden alarak, namlu odanın kapısını dipçik de kendisini gösterecek şekilde masanın üzerine bıraktığını, tüfeğe dolu şarjörün takılı olduğunu, elinden silahı aldıktan sonra sanığın 1-2 adım gerileyerek Ya sen beni vur, ya ben seni vuracağım, sen de kurtul ben de kurtulayım, bana niye farklı davranıyorsun, ben o ... çocuğumuyum şeklinde bağırarak el kol hareketleri yapmaya başladığını, kendisi masanın başında ayakta beklerken, kapıda gördüğü Uzm. J.Çvş. Ş.A., J.Komd.Er M.S. ve J.Bçvş. T.E.'ye sanığı alıp sakinleştirmelerini söylediğini, Uzm. J.Çvş. Ş.A.'nın silahı masanın üzerinden alıp, J.Komd. Er M.S.'ye verdiğini, bu sırada sanığın bağırmaya, tuhaf hareketler yapmaya devam ettiğini, Uzm. J.Çvş. Ş.A. ile J.Bçvş. T.E.'nin sanığı alıp götürdüklerini anlatmış,

İstinabe suretiyle saptanan 13.7.2004 tarihli yeminli ifadesinde; sanık içeri girdiğinde silah kalça seviyesinde yere paralel ve namlusu kendisini gösterir şekilde olduğunu, bu sırada telefonla konuştuğu için aceleyle telefonu kapatıp ayağa kalktığını, bu arada sanığın, kendisinin yanına kadar yaklaşıp, tüfeği de elinde çapraz tutuşa yakın bir vaziyette tutarak Ya sen beni vur ya ben seni vuracağım, sen de kurtul, ben de kurtulayım, bana niye farklı davranıyorsun, ben o ... çocuğumuyum? şeklinde bağırıp, bulunduğu yerde el kol hareketleri yapmaya başladığını, elinden silahı alıp namlu kapıyı dipçik kendisini gösterir halde masanın üzerine koyduğunu, silahın yarım dolduruşta olduğunu, kısa süre içinde Uzm. J.Çvş. Ş.A., J.Komd.Er M.S. ve J.Bçvş. T.E.'nin odaya geldiğini, onlara sanığı alıp sakinleştirmelerini söylediğini, Uzm. J.Çvş. Ş.A.'nın masanın üzerinde bulunan silahı alıp J.Komd. Er M.S.'ye verdiğini, sanığın yine bağırmaya devam ettiğini beyan etmiştir.

Tanık Uzm. J.Çvş. Ş.A.; birlik ifadesinde; 8.11.2003 günü saat 12.00 civarında sanığı elinde silahla bölük komutanı odasına doğru giderken gördüğünü, silahı ne yapacağı sorusuna cevap vermeyince hareketlerinden şüphelendiğini, Bölük Komutanı'na zarar verebileceği düşüncesiyle hemen içeri girdiğini, silahın masanın üzerinde şarjör takılı, namlu kapıyı, dipçik de Bölük Komutanını gösterir vaziyette durduğunu, Bölük komutanının da ayakta telefonla konuştuğunu gördüğünü, sanığın Bana niye farklı davranıyorsunuz, beni vurunda kurtulayım diye bağırdığını, masanın üstünden silahı alıp kapının dışında duran J.Komd.Er M.S.'ye vererek silahlığa götürmesini söylediğini, silahta dolu şarjör takılı olduğunu, namluyu kontrol etmediğini, sanığı alıp idari işlem odasına götürdüğünü, bu sırada sanığın sinir krizi geçirdiğini beyan etmiş,

İstinabe yolu ile saptanan, ancak tanıklar toplu dinlendiği için değerlendirmeye alınmayan yeminli ifadesinde, olayı hazırlık ifadesine benzer şekilde anlatmış;

Aynı tanık istinabe yolu ile saptanan 13.7.2004 tarihli yeminli ifadesinde de; olay günü Bölük İdari Kışıma girerken, sanığı elinde silahla kapıda gördüğünü, İdari Kısma girince sanığın kendisine ait silahı olmadığı aklına geldiği için, herhangi bir olay çıkmasın düşüncesiyle hemen Bölük Komutanı'nın odasına girdiğini, içeri girdiğinde silahın masanın üstünde, namlusu kapıyı, dipçiği Bölük Komutanını gösterir halde durduğunu ve dolu şarjörün takılı olduğunu gördüğünü, sanığı tutup dışarı çıkardığını, bu sırada sanığın Beni niye dışarı çıkartıyorsunuz, ben o ... çocuğumuyum? diyerek bağırdığını, silahı da masanın üstünden alıp askere verdiğini beyan etmiştir. İstinabe mahkemesince Tanığın hazırlık ifadesi okundu. Benzer mahiyette olduğu görüldü denilmekle yetinilmiştir.

Tanıklar J.Bçvş. T.E. ve J.Komd. Er M.S. ise; aşamalardaki tüm ifadelerinde, Bölük Komutanı'nın odasına girmediklerini, orada cereyan eden olayı görmediklerini söylemişlerdir.

Görüldüğü üzere mağdur J.Ütğm. Ç.B. ifadelerinde; sanığın, silahla odasına girdiğinde kendisinin telefonla konuştuğunu, telefonu bırakıp ayağa kalkarak sanığın elinden silahı alıp masaya kendisinin koyduğunu iddia ederken, sanık tüm savunmalarında ısrarla silahı masanın üzerine kendisinin koyarak Artık dayanamıyorum, komutanım beni vurun, siz de kurtulun ben de kurtulayım dediğini ileri sürmektedir. Tanık Uzm. J.Çvş. Ş.A. ise birlik ifadesinde, odaya girdiğinde silahın, masanın üzerinde namlu kapıyı gösterir halde durduğunu ve Bölük Komutanı'nın ayakta telefonla konuştuğunu gördüğünü, sanığın da Bana niye farklı davranıyorsunuz beni vurunda kurtulayım diye bağırdığını duyduğunu anlatarak sanığın savunmasını doğrular şekilde ifade verdiği, istinabe mahkemesince alınan 13.7.2004 tarihli yeminli ifadesi ise, yetersiz ve hazırlık ifadesinden farklı olduğu halde çelişkinin giderilmediği görülmektedir.

İddia konusu olayın tek görgü tanığı olan Uzm. J.Çvş. Ş.A.'nın, olayı hatırlayamaması halinde hazırlık ifadesi de okunmak suretiyle, özellikle silahı masanın üzerine kimin koyduğunun tespiti önem arz ettiğinden, odaya girdiğinde Bölük Komutanı'nın telefonla konuşup konuşmadığı, sanığın Bölük Komutanı'na karşı hangi sözleri söylediği ya da bağırdığı konularında ayrıntılı yeminli ifadesi alınmadan (Tanığın yeminli ifadesinde sanığın savunmasını doğrulaması halinde, 5237 sayılı TCK'nın 21/1'inci maddesinde Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilinerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. şeklindeki kastın tanımı dikkate alındığında, sanığa atılı amiri tehdit suçunun manevi unsurunun oluştuğundan bahsedilemeyeceğinden) sanık hakkında amiri tehdit suçundan noksan soruşturmayla mahkumiyet hükmü kurulduğu; keza sanığın, olayın devamında söylediği iddia olunan ve tanık tarafından doğrulanan Bana niye farklı davranıyorsunuz, beni vurunda kurtulayım (ya da beni niye dışarı çıkartıyorsunuz), ben o ... çocuğumuyum şeklindeki sözlerin, 477 sayılı Kanun'un 47'nci maddesi kapsamında amire saygısızlık disiplin suçunu oluşturup oluşturmaması da, amiri tehdit suçunun oluşup oluşmamasına bağlı olduğu, sonucuna varıldığından, Askeri Yargıtay Başsavcılığının itirazının kabulüyle, Askeri Yargıtay 4'üncü Dairesinin, mahkumiyet ve beraat hükümlerinin onanmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, amire tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmünün sanığın temyizine atfen ve resen, amire hakaret suçundan verilen beraat hükmünün de askeri savcının temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun'un 221/1'inci maddesi gereğince ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy