Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2008/176 Esas 2008/184 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2008/ 176
Karar No: 2008 / 184
Karar Tarihi: 13.11.2008

(1632 S. K. m. 87)

Daire ile askeri mahkeme arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın birlik içinde cep telefonu bulundurma eylemini, emre itaatsizlikte ısrar kastı altında gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkindir.

Daire; ağabeyine ait cep telefonunu birlik hudutları dahilinde asgari 5 gün süreyle bulunduran ve bu süre boyunca telefonu teslim hususunda üst ya da amirlerine herhangi bir müracaatta bulunmayan sanığın, askeri hizmete ilişkin bir talep ve yasağa bilerek ve isteyerek riayet etmeyerek, emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediğini kabul etmiş ve sanık hakkında tesis olunan beraat hükmünün bozulmasına karar vermiş iken;

Askeri mahkeme; telefonu ağabeyinin unutması neticesinde temellük ettikten sonra, hafta sonu çarşıya çıktığı zaman kargoya vermek üzere, bu süreye kadar muhafaza etmek için komutanlarına vermek amacını taşıdığını beyan eden ve haberdar olduğu emir doğrultusunda davranışta bulunmayı isteyen sanığın, suç işleme kastı altında hareket etmediği değerlendirmesiyle, önceki beraat hükmünde direnmiştir.

ASCK'nın 87/inci maddesinin birinci cümlesinde yazılı emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşumu için;

1) Hizmete ilişkin bir emrin varlığı,

2) Emrin hiç yapılmamış olması,

3) Suçun genel kasıtla işlenmiş olması gerekmektedir.

Davaya konu olan ve sıralı komutanlıklarca yayımlanan kışla, Karargah ve kurumlarda cep telefonu bulundurulmasını ve kullanılmasını yasaklayan emirler, telefonun sadece basit bir haberleşme vasıtası olarak kullanılmasından ziyade; emniyet, istihbarata karşı koyma, sabotaj, saldırı ve kazaları önleme, disiplin ve moral konuları Esas alınmak suretiyle ve bu konularda doğabilecek zaaf ve tehlikeleri önlemek amacıyla düzenlenmiş bulunduğundan, bu konuda verilmiş bulunan ve somutlaştırılan emirlerin hizmete ilişkin olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Cep telefonu bulundurmayacağım şeklinde düzenleme içeren Tek Er İçin Emniyet ve Kaza Önleme Özel Talimatının 21.9.2006 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, sanığın da bu emirden haberdar olduğunu, aşamalardaki sorgu ve savunmalarında beyan ettiği anlaşılmaktadır.

Sadece soruşturma sırasında ifadesine başvurulan ve cep telefonunun sahibi olduğu anlaşılan sanığın ağabeyi H.G.'nin, cep telefonunun çalınmasına ilişkin suç duyurusunda bulunduğu sırada, 17.10.2006 tarihinde Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca şikayetçi sıfatıyla tespit edilen ifadesinde; çalınan cep telefonunun fiilen kardeşi tarafından kullanıldığını, söz konusu telefonu kardeşine ödünç verdiğini beyan ettiği görülmektedir.

Sanık, askeri savcı tarafından tespit edilen ifadesinde; ziyaretçi görüş yerinde oturdukları sırada ağabeyinin bankın üzerinde unuttuğu cep telefonunu, ailesinin gitmesi nedeniyle, bir sonraki hafta sonu göndermek üzere kapalı vaziyette dolabında muhafaza ettiği sırada çaldırdığını, telefon bulundurmanın yasak olduğunu bildiği için, yanlış anlaşılması kaygısıyla bu durumu komutanlarına söyleyemediğini beyan etmiş, askeri mahkeme huzurunda tespit edilen sorgu ve savunmasında; önceki ifadesinden farklı olarak, telefonu komutanlarına vermek istediğini, ancak varlığını unuttuğu için veremediğini, ayrıca ağabeyinin cumartesi günü ziyaretine geldiğini belirtmiştir.

Bu itibarla, amirin bir şeyi yapmak veya yasak etmek arzu ve iradesinden (Emrinden) haberdar olan sanığın, emre karşı geldiğini bilmesine rağmen, aksi yönde hareket ederek, ağabeyinin unuttuğunu beyan ettiği cep telefonunu, daha ilk aşamada nizamiyedeki görevlilere bildirmesi mümkün iken, cep telefonunu birlik içine getirmesi ve dolabında bir süre bulundurmaya devam etmesi şeklinde gelişen olayda, sanığın kışla içerisinde emre aykırı olarak cep telefonu bulundurduğu iddiasının sübuta erdiği hususunda kuşku bulunmamaktadır.

Cezai sorumluluğun söz konusu olabilmesi için kural olarak genel kastın bulunmasının yeterli olduğu, faili harekete geçiren his veya menfaatin (Saikin) kanun metninde unsur, ağırlatıcı ya da hafifletici sebep olarak açıkça belirtilmediği sürece dikkate alınmayacağı, öğretide ve uygulamada kabul edilmektedir.

Sanığın, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, kendisini cep telefonunu kışla içine sokmaya ve çalınıncaya kadar dolabında bulundurmaya yönelten saiki farklı anlatmasına rağmen, atılı suç emrin hiç yapılmaması suretiyle oluştuğuna göre, telefonun kışlaya ne amaçla getirildiği, sanık üzerinde hangi saikle ve ne kadar süreyle kaldığı önemli değildir.

Bu itibarla, birlik içinde cep telefonu bulundurulmasını yasaklayan emri tebellüğ eden sanığın, izin almaksızın cep telefonunu birlik içinde bir süre muhafaza etmesi karşısında, suç işleme kastıyla hareket ettiğinin kabulü gerektiğinden, Askeri savcının temyiz sebepleri doğrultusunda, Askeri mahkemenin direnerek tesis ettiği beraat hükmünün sübut yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy