Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2008/155 Esas 2008/174 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2008/ 155
Karar No: 2008 / 174
Karar Tarihi: 30.10.2008

(5237 S. K. m. 257) (5018 S. K. m. 71) (YCGK 18.10.2005 T. 2005/4-96 E. 2005/118 K.)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bölük astsubayı olarak görevli olan sanığın, tahakkuk ettirilen ancak, maaşların alındığı tarihte başka bir birliğe tertip edilmeleri sebebiyle dağıtamadığı ve ilgili birlikçe dağıtımını sağlamak için göndermeyi ihmal ettiği, erbaş ve erlerin harçlıklarını kasada bir süre tutmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemde, memuriyet görevini ihmal suçunun unsurlarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Daire; er-erbaş harçlıklarının saymanlığa geç iadesi nedeniyle hesaplanan faiz tutarının kamu zararı oluşturmadığı gibi, Hazine zararının da mevcut olmadığını, ayrıca kişilerin mağduriyetiyle sonuçlanmış bir olgu saptanamadığını belirterek, unsurları yönünden oluşmayan memuriyet görevini ihmal suçundan tesis olunan mahkumiyet hükmünün esastan bozulmasına karar vermiştir.

Başsavcılık ise; sanığın, erbaş ve erlerin harçlıklarını zamanında dağıtmayarak elinde tutmak suretiyle gerçekleştirdiği ihmali davranışı sonucunda, maaşlarını geç alan erbaş ve erlerin mağduriyetlerinin söz konusu olduğunu, ayrıca, Nisan 2005 ayına ait erbaş ve er maaşlarından dağıtılmayan kısmın, 15 gün içerisinde saymanlığa yatırılması gerekirken yatırılmaması nedeniyle, bilirkişi tarafından Hazine zararı olarak belirtilen miktarın kamu zararı niteliğinde olduğunu, bu nedenle sanığın eyleminin, memuriyet görevini ihmal suçunu oluşturduğunu ileri sürerek, Daire ilamına süresinde itiraz etmiştir.

Yapılan incelemede; birliğinde bölük astsubayı olarak görev yapan sanığın, bölük komutanı yurt dışına göreve gideceği için, onun tarafından bölükteki erbaş ve erlerin Nisan 2005 ayı harçlıklarının ödenmesi işi ile görevlendirildiği, Bosna'ya gidecek olan erbaş ve erlerin planlanan süreden önce gitmeleri nedeniyle, onlar gittikten sonra tahakkuk ettirilen 904,35 YTL paranın sanık tarafından çekilmesine rağmen, Bosna'da bulunan 72 erbaş ve ere ödeme yapılamadığı, bölük komutanının Haziran-Temmuz 2005 aylarında Genelkurmay Karargahında görevlendirilmesi ve görevlerinin yoğunluğu nedeniyle, bölük kasasında saklanan 904,35 YTL paranın Bosna'daki birliğe de gönderilemediği, paranın sanık tarafından bölük kasasında saklandığı hususunun tanıklar Bçvş. O.K., Bçvş. S.A.ve iznine giderken devir teslim yaptığı Üçvş. G.G.'nin beyanlarından anlaşıldığı, Bosna'ya gönderilen erbaş ve erlere, Nisan 2005 ayına ait harçlıklarının mükerrer olarak tahakkuk ettirilip ödeme yapıldığı, personelin şahsi dosyalarından Türkiye'deki Birliklerinde Nisan 2005 ayına ait harçlıklarının ödendiğinin belirlenmesi karşısında, Bosna'daki birlik mutemedi olan Bçvş. H.E.E.'nin sanığı aradığı ve paranın saymanlığa yatırıldığına ilişkin vezne alındısının gönderilmesini istediği, sanığın da kasada sakladığı 904,35 YTL parayı 7.9.2005 tarihinde Saymanlığa iade edip makbuzunu gönderdiği dosyada mevcut delillerden anlaşılmaktadır. Esasen, maddi vakanın bu şekilde meydana geldiği hususunda, yargılama makamları arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Memuriyet görevini ihmal (İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak) suçu, TCK'nın 257/2'nci maddesinde; Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına, neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi... cezalandırılır. şeklinde tarif edilmektedir.

Bu itibarla, memuriyet görevini ihmal suçunun oluşabilmesi için, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösteren kamu görevlisinin, görevindeki ihmali veya gecikmesi sonucu, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına ya da kişilere haksız kazanç sağlanmasına sebebiyet vermiş olması gerekmektedir.

Böylece memuriyet görevini ihmal suçu, tehlike suçu olmaktan çıkartılarak, zarar suçu haline getirilmiş, Kişilerin mağduriyeti, Kamunun zararı ve Haksız kazanç sağlama gibi somut unsurlar eklenerek suçun kapsamı daraltılmıştır.

Bu bağlamda, kamu görevlisi olan sanığın, öncelikle görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermiş olması gerekmektedir. Somut olayımızda, sanığın tahakkuk ettirilen Nisan 2005 ayı harçlıklarının başlangıçta ödenememesinde herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Zira, Nisan 2005 ayı harçlıkları, 6.5.2005 tarihinde alınmış olup, bu tarih itibarıyla yurt dışındaki birliğe tertip edilen 72 erbaş ve erin maaşının ödenmesi olanağı bulunmamaktadır.

Ancak, bu aşamadan sonra, harçlıkların dosyada mevcut ifadelerden 20 günlük periyotlarla kalktığı anlaşılan kurye uçağıyla dağıtılmak için ilgili birliğe gönderilmesi ya da bilirkişinin mütalaasında belirttiği şekilde (Mevzuata göre dağıtılmayan harçlıkların) 20.5.2005 tarihinde kadar ilgili saymanlığa yatırılması gerektiğinden, sanığın görevinin gereklerini yerine getirmede gecikip gecikmediğinin ya da ihmalinin bulunup bulunmadığının tartışılması, ön koşulun oluştuğunun kabulü halinde, maddi unsuru oluşturan diğer koşulların varlığının, manevi unsurla birlikte aranması gerekmektedir.

Somut olayda, Türkiye'deki birliklerinde tahakkuk ettirilen Nisan 2005 ayı harçlıklarını alamayan 72 erbaş ve erin, Yurt dışındaki birliklerinde Mayıs 2005 ayı harçlıkları tahakkuk ettirilirken, Nisan 2005 harçlıklarının da aynı bordroda Güzeşte gösterilmek suretiyle tahakkuk ettirildiği ve Mayıs 2005 harçlıklarıyla birlikte ödendiği anlaşılmaktadır.

Dosya içeriğinden bu harçlıkların ödendiği tarih tam olarak belirlenememekle birlikte, Türkiye'den kurye uçağıyla gönderilmiş olsaydı, birlik komutanı tarafından hangi tarihte ödenecek idiyse, aynı tarihlerde ödendiği sonucuna varılmaktadır.

Bu itibarla, mükerrer tahakkuk yapılması sebebiyle Nisan 2005 harçlıklarını zamanında aldıkları kabul edilen erbaş ve erlerin, sanığın görevinin gereklerini yerine getirmede gecikme göstermesi nedeniyle mağdur olduklarının söylenemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, bölük astsubayı olarak görevli olan sanığın, tahakkuk ettirilen ancak, maaşların alındığı tarihte başka bir birliğe tertip edilmeleri sebebiyle dağıtamadığı ve ilgili birlikçe dağıtımını sağlamak için göndermeyi ihmal ettiği, erbaş ve er harçlıklarını kasada bir süre tutması sonucunda, kişilere haksız bir kazanç sağlamadığı konusunda da tereddüt bulunmamaktadır.

Kamunun zarara uğraması konusuna gelince; madde gerekçesinde ekonomik bir zarar olduğu vurgulanan kavramla ilgili olarak yasal düzenleme içeren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 71'inci maddesinde, Mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması biçiminde tanımlanan kamu zararı, her somut olayda olayın kendine özgü özellikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay CGK'nın 18.10.2005 tarihli ve 4.MD.96-118 E.K. sayılı kararı da bu doğrultuda bulunmaktadır). Ancak, öğretide doğrudan doğruya uğranılan zararların dikkate alınması gerektiği yönünde görüşler bulunduğu da gözden uzak tutulmamalıdır. (D. TEZCAN-M. R. ERDEM-M. ÖNOK, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Ankara 2007, s. 705).

Dosya kapsamından Birliğin iş yoğunluğunun fazla olduğu, Birlikte görevli erbaş ve er sayısının yaklaşık 300 civarında değişkenlik gösterdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, sanığın harçlıkları aldığı 6.5.2005 tarihinden, saymanlığa iade ettiği 7.9.2005 tarihine kadar olan süreçte, Birlik Komutanının Yurt dışına görevli olarak gittiği ve geçici olarak başka birlikte görevlendirildiği, sanığın da yaklaşık 25 gün süreyle izinli ayrılması sebebiyle Birliğinden uzak kaldığı belirlenmiştir.

Ayrıca, dağıtılmak üzere teslim aldığı harçlıkların Yurt dışındaki birliğe tertip edilen erbaş ve erlere ödenmesi yönünde irade taşıyan sanığın, 72 erbaş ve erin harçlıklarını, bölük astsubaylığında bulunan kilitli kasanın ayrı bir bölmesinde ve zarfın içinde bütün olarak muhafaza ettiği, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde anlaşılmıştır.

Yapılan tüm bu açıklamalar karşısında, aşamalardaki beyanlarında ısrarla harçlıkların dağıtımını unuttuğunu ifade eden sanığın, memuriyet görevini ihmal kastıyla, 72 erbaş ve erin harçlıklarının dağıtılması için ilgili birliklerine göndermede geciktiği ya da ilgili saymanlığa geç yatırdığının kabulü mümkün görülmemiştir.

Bu itibarla, katılmış oldukları yeni birliklerinde tahakkuk ettirilen önceki aya ait maaşlarını da alan erbaş ve erlerin mağduriyetinin söz konusu olmadığı gibi, kişilere haksız kazanç sağlanmadığı, kaldı ki, somut olayda, sanığın suç işleme kastı ile hareket ettiğinin ortaya konulamadığı, bu itibarla, memuriyet görevini ihmal suçunun unsurlarının oluşmadığı belirlendiğinden, Daire ilamında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmış ve Askeri Yargıtay Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmiştir.(¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy