Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2007/58 Esas 2007/57 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2007/ 58
Karar No: 2007 / 57
Karar Tarihi: 17.05.2007

(5237 S. K. m. 32) (765 S. K. m. 46, 47) (Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği m. 17)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın cezai ehliyetinin ve askerliğe elverişli olup olmadığının belirlenmesi açısından psikiyatri uzmanı bir bilirkişiye muayene ettirilmemiş olmasının noksan soruşturma niteliğinde bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Daire; sanığa ait adli sicil kaydındaki mahkumiyet hükümlerinin niteliği ile dava dosyası içeriğindeki bilgi ve belgeler karşısında sanığın cezai ehliyetinin ve askerliğe elverişli olup olmadığının belirlenmesi açısından psikiyatri uzmanı bir bilirkişiye muayene ettirilmemiş olmasının noksan soruşturma oluşturmadığını kabul ederken;

Başsavcılık; adli sicil kaydında yer alan mahkumiyet hükümleri yönünden TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinin 17/B-1 veya 17/D-1'inci maddesindeki kriterlere uymamakla birlikte, sanığın rahatsızlığının yönetmeliğin diğer maddelerinde belirtilen rahatsızlıklardan birine uyabileceği ve buna bağlı olarak askerliğe elverişsiz olabileceği, bu nedenle sanığın psikiyatri uzmanı bir bilirkişiye ön muayenesinin yaptırılması gerektiğini ileri sürerek Daire kararına itiraz etmiştir.

Uyuşmazlık konusunun çözümü açısından, sanığın cezai ehliyeti ve askerliğe elverişli olup olmadığının belirlenmesinde etkisi olabilecek nitelikteki delilerin gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Dosyada yer alan adli sicil kaydı sorgulamasına göre; sanık hakkında hırsızlık suçlarından para cezasına çevrilmiş 4 ayrı mahkumiyet hükmü bulunduğu, vak'a kanaat raporundaki açıklamaya göre, sanık hakkında müteaddit emre itaatsizlikte ısrar, üste mukavemet ve askeri eşyayı kasten tahrip suçlarından soruşturma dosyası düzenlendiği, atılı suçlardan 4.4.2006-23.5.2006 tarihleri arasında tutuklu kaldığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan; sanığın, birlik komutanlığınca saptanan ifadesinde; ceza evinden çıktığından ağır psikolojik çöküntü içinde bulunduğunu belirttiği, sorguda bu konuda bir beyanda bulunmamakla birlikte, hazırlık ifadesi okunduğunda doğru olduğunu açıkladığı görülmektedir.

765 sayılı TCK'nın 46'ncı maddesi; Fiili işlediği zaman şuurunun ve harekatının serbestisini tamamen ortadan kaldıracak surette akıl hastalığına duçar olan kimseye ceza verilemez. ...;

Aynı Kanunun 47'nci maddesi; Fiili işlediği zaman şuurunun ve harekatının serbestisini ehemmiyetli derecede azaltacak surette akli maluliyete müptela olan kimseye verilecek ceza aşağıda yazılı şekilde indirilir. ... hükümlerini içermekteyken;

5237 sayılı TCK'nın 32'nci maddesi;

(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.

(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis yerine yirmi beş, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkum olunan ceza, süresi aynı olmak koşulu ile, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir şeklinde düzenlenmiştir.

5237 sayılı TCK'da; akıl hastalıkları, tam veya kısmi akıl hastalığı şeklinde ayrıma tabi tutulmayıp, akıl hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerinde etkili olup olmadığı esası benimsenmiştir. Anılan Kanunun 32'nci maddesinin birinci fıkrasında; akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmeyeceği, ikinci fıkrasında ise; birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye verilecek cezanın öngörülen şekilde indirileceği belirtilmiştir.

TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinin 17/B-l maddesinde düzenlenen antisosyal kişilik bozukluğu tanısı için; en az biri askeri mahkeme tarafından verilmiş olmak şartı ile en az üç antisosyal eylemden dolayı almış oldukları hapis cezaları infaz edilmesine rağmen davranış bozukluğunun devam ettiğinin ve askerlikle uyumlarının bozulduğunun belirlenmesi; 17/D-l maddesinde düzenlenen ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu tanısı için; maddede yazılı suçlardan en az bir ağır hapis veya diğer antisosyal eylemlerinden dolayı mahkemeler tarafından en az üç hapis cezası alması, bu cezaların infazına rağmen ıslah olmaması gerekmekte olup, sanığın durumunun anılan madde kapsamında bulunmadığı açıkça ortadadır.

5237 sayılı TCK'nın 32'nci maddesinden yaralanabilmek için sanığın öncelikle akıl hastası olması gerekmekte olup, akıl hastalığının, algılama ve irade yeteneği üzerindeki etkilerine göre faile ya hiç ceza verilmemekte veya verilen ceza öngörülen ölçüde indirilmektedir.

Dava dosyasında, sanık hakkında, para cezasını içeren mahkumiyet hükümleri ile yargılanmakta olduğu bazı askeri suçlar bulunduğu görülmekle birlikte; sanığın akıl hastası olduğuna veya böyle bir suç nedeniyle tedavi gördüğüne ilişkin hiçbir bilgi ve belge bulunmayıp, bir süre tutuklu kalması nedeniyle psikolojik sorunlar yaşamasının doğal olması, bu yöndeki soyut beyanın akıl hastalığını çağrıştırır bir olgu olarak kabul edilmesine olanak bulunmaması karşısında; sanık hakkında, psikiyatri uzmanı bilirkişiye muayene ettirilmeden hüküm kurulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından; Başsavcılık itirazının reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy