Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2007/25 Esas 2007/29 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2007/ 25
Karar No: 2007 / 29
Karar Tarihi: 12.04.2007

(1632 S. K. m. 12, 87, 162) (211 S. K. m. 6, 7, 13)

Daire ile askeri mahkeme arasındaki uyuşmazlığın konusu, sanığa yüklenen emre itaatsizlikte ısrar suçunun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığına ilişkindir.

Daire; verilen emrin, birlik dışındaki tüm hâl ve tavırları karşılayacak şekilde bilgilendirme, tavsiye ve tedbirleri kapsayan bir emir niteliğinde olduğunu ve dolayısıyla emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşmadığını, eylemin disiplin tecavüzü kapsamında kaldığını kabul ederek, mahkûmiyet hükmünün esastan bozulmasına karar vermiş iken,

Askeri mahkeme, personelin guruplar hâlinde dolaşması yönünde emir veren komutanın bu emrinin bir hizmet emri olarak değerlendirilmesi gerektiğinden müsnet suçun oluştuğunun kabulü ile önceki mahkûmiyet hükmünde direnilmesine karar vermiştir.

Dava dosyasındaki delillerden; 18 Haziran-2 Temmuz 2004 tarihleri arasında Varna'da devam eden Cooperative Partner 04 tatbikatına katılan TCG Tayfun Komutanlığında görevli olan sanığa, geminin 2'nci Komutanı Ütğm. T.A. tarafından okunmak suretiyle tebliğ edilen; Personel izinde bulunduğu süre zarfında tek başına dolaşmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır şeklindeki emre rağmen, sanığın, 20.6.2004 günü gemiden üç uzmanla birlikte dışarıya çıktığı, ancak daha sonra uzman onbaşılardan C.Y.'nin gemiye gelerek ikinci Komutan T.A.'ya sanık Top. Uzm.Onb. Ş.S.'nin beraberce markette alış veriş yaparken yanlarından uzaklaştığını ve izini kaybettirdiğini rapor ettiği ve bilahare aynı gün sanık Top. Uzm. Onb. Ş.S.'nin gemiye tek başına geri döndüğü anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle sanığa tebliğ edilen emrin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının ve buna bağlı olarak böyle bir emre aykırı davranışın yaptırımının ne olduğunun açıklığa kavuşturulması gerekmekte, bunun için de konu ile ilgili temel kavramların yasal düzenlemeler yönünden incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

ASCK'nın 87'nci maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için verilen emrin hizmete ilişkin olması gerekmektedir.

Hizmete ilişkin olma kavramı; ASCK'nın 12'nci maddesine göre;

1) Malûm ve muayyen olan askeri vazife ile;

2) Bir amir tarafından emredilen askeri vazife; Hizmet olarak kabul edilmiş;

Vazife ise; İç Hizmet Kanununun 7'nci maddesinde; Hizmetin icap ettiği şeyi yapmak ve men ettiği şeyi yapmamak biçiminde tanımlanmıştır.

TSK İç Hizmet Kanununun 6'ncı maddesinde Hizmet; Kanunlarla nizamlarda yapılması veya yapılmaması yazılmış olan hususlarla, amir tarafından yazı ile veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir şeklinde açıklanmıştır.

Şu hâlde, ASCK'nın uygulanmasında amaçlanan hizmeti; kanunlarda ve nizamlarda yapılması veya yapılmaması açıkça gösterilmiş olan hükümlerle; kanunlarda ve nizamlarda yapılması veya yapılmaması yetkili amirlerin takdirine bırakılan ahvalde, amirlerin bu takdirlerine dayanarak yapılmasını veya yapılmamasını istediği hususlardır şeklinde tanımlamak mümkün olacaktır.

Diğer yandan, İç Hizmet Kanununun 13'üncü maddesinde; Disiplin; Kanunlara nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet demektir. Askerliğin temeli disiplindir. Disiplinin muhafazası ve idamesi için hususi kanunlarla cebri ve hususi kanun ve nizamlarla idari tedbirler alınır hükmü yer almıştır.

Amir, konusu suç teşkil etmeyen, yasa ve diğer nizamlarla düzenlenmemiş konularda, kendisi düzenleme yapıp, emir verebilir. Bu emirlere riayet edilmesi askeri disiplinin bir gereğidir. Ancak bu emirler askeri hizmete ilişkin olmadığı sürece Emre itaatsizlikte ısrar suçuna konu olamaz. Uyulması zorunlu, idari ve disipline taallûk eden bu düzenlemeler askeri vazifeye ilişkin olmadığı ahvalde, bu emirlerin ihlâl edilmesi hâlinde, disiplin tecavüzü olarak yaptırıma bağlanması mümkün bulunmaktadır. Amirin bu tür emirlerinin emre itaatsizlikte ısrar suçuna konu olabilmesi için emrin mutlaka Hizmete ilişkin olma unsurunu taşıması gerekir...

Öte yandan, askerlerin görev yapmakta olduğu karakol, kışla, karargâh gibi yerlerin işgal etmekte olduğu coğrafyanın (arazi parçasının) ve bu yerlerin özelliklerine bakılarak birlik ve karargâh sınırları dışı da olsa, bu bölgede askerlerin görev (hizmet) hâlinde bulunmadıkları hâllerde de ne şekilde hareket edeceklerinin önceden yayınlanan emirlerle düzenlenebileceğinin ve bu emirlerin tavsiye niteliğinde olmayıp bağlayıcı nitelikte olduğunun kabul edilmesi hâlinde; Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin bir kısmında görülen bölücü ve yıkıcı mahiyetteki kanlı terör olayları nedeniyle ilân edilen ve sınırları tespit edilen Olağanüstü Hâl Bölgesinde, askerlerin izinde iken can güvenliklerinin sağlanması bakımından hangi güzergâhlarda ne şekilde seyahat etmeleri gerektiği konularında yayınlanan emirlerin de askeri vazifeye (hizmete) ilişkin bağlayıcı birer emir niteliğinde olduğunun ve buna uymamanın emre itaatsizlikte ısrar suçuna vücut vereceğinin kabul edilmesi gerekecektir. Hâlbuki, Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarıyla bu tür emirlerin muhatapları açısından askeri bir vazifenin yapılmasından ziyade kendileri bakımından alınmış bir tedbir ve yol gösterme niteliğinde bulundukları ve hizmete ilişkin olmadıkları için de bunlara aykırı hareket etmenin emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturamayacağı kabul edilmiş bulunmaktadır.

Uyulması zorunlu, idari ve disipline taalluk eden bu düzenlemelerin, askeri bir hizmete ilişkin olmaması durumunda, bu emirlerin ihlâl edilmesi hâlinde, eylemin, ASCK'nın 162/A maddesinde, Askeri terbiyeyi, disiplini bozan ve hiçbir Ceza Kanununun maddelerine uymayan fiiller ve tekâsüller şeklinde yapılan tarife uyan ve sıralı amirlerinin cezalandırma yetkisine giren Disiplin Tecavüzü olarak yaptırıma bağlanması mümkün bulunmaktadır.

Somut olayda; sanığa, geminin 2'nci Komutanı Ütğm. T.A. tarafından okunmak suretiyle tebliğ edilen; Personel izinde bulunduğu süre zarfında tek başına dolaşmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır''' şeklindeki emrin, izinde olan personelin, bulundukları liman şehri içerisinde dolaşmaları esnasındaki hâl, hareket, tarz ve davranışlarını düzenleyen, tavsiye ve tedbir niteliğinde bir emir olması nedeniyle, bu emre aykırı hareket edilmesi eyleminin emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturmayacağı, askeri bir vazifeye, dolayısıyla hizmete ilişkin bulunmayan söz konusu emre uyulmamasının, disiplin tecavüzü mahiyetinde olduğu sonucuna varıldığından, Askeri Yargıtay 3'üncü Dairesinin aynı yöndeki 21.2.2006 tarih ve 2006/262-262 sayılı; bozma ilâmına karşı, askeri mahkemece direnilmek suretiyle tesis edilen 23.5.2006 tarih ve 2006/873-258 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün, Esas (sübut) yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy