Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2007/138 Esas 2007/136 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2007/ 138
Karar No: 2007 / 136
Karar Tarihi: 27.12.2007

(1632 S. K. m. 132) (5237 S. K. m. 43) (765 S. K. m. 80)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın sabit görülen eylemleri nedeniyle hakkında zincirleme suç hükmünün mü uygulanacağına, yoksa eylemlerinin, üstünün eşyasını çalmak ve 2 ayrı arkadaşının eşyasını çalmak şeklinde 3 ayrı suçu mu oluşturduğuna ilişkindir.

Daire; somut olayda sanığın fiilinin tek olduğu, mağdurların eşyalarının, bulunduğu sivil eşya deposundan birden fazla mağdura ait olsa da tek bir fiille alındığı sonucuna ulaşıldığından, eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 43'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında belirtilen zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kabul ederken;

Başsavcılık; sanığın sabit görülen eylemlerinin üstünün eşyasını çalmak ve 2 ayrı arkadaşının eşyasını çalmak şeklinde 3 ayrı suçu oluşturduğunu ileri sürerek Daire kararına itiraz etmiştir.

İtiraz üzerine yapılan incelemede; dosya içerisindeki beyan ve belgelere göre; 27.10.2005 tarihinde alınan bir duyum üzerine, birlik komutanlığınca çanta deposunda arama yapıldığı, sanığa ait kilitli çantalarda birçok eşyanın bulunduğu, bu eşyalar arasında; daha önce bölükte kaybolduğu bilinen Ord. Çvş. U.Ö.'ye ait 1 adet spor ayakkabısı,

Ord. Er O.G.G.'ye ait 1 adet spor ayakkabısı, Ord. Er S.Ö.'ye ait 1 adet mont ile daha kime ait olduğu bilinmeyen, ancak bir kişiye ait olmayacak kadar çok çeşit ve fazla miktarda eşyanın olduğunun tespit edildiği; ilk ifadesinde, bu eşyaların terhisli Er O.D.'ye ait olduğunu beyan eden sanığın bu ifadesinin doğru olmadığının belirlendiği, bir başkasının sanığın çantasına bu eşyaları koymasının çantanın kilitli olması nedeniyle mümkün olmadığı maddi vakıa olarak anlaşılmış olup, esasen olayın sübutuna yönelik bir uyuşmazlık da bulunmadığından sanığın sabit görülen eylemlerinin, zincirleme suçu mu, yoksa 3 ayrı suçu mu oluşturacağının irdelenmesine geçilmiştir.

765 sayılı TCK'nın 80'inci maddesinde; Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün birkaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır. şeklinde müteselsil suç kavramı düzenlenmiş iken; dava konusu suçun işlendiği tarihten önce 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 43'üncü maddesinde; (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. ... hükmü getirilerek Müteselsil suç yerine Zincirleme suç kavramı benimsenmiştir. Zincirleme suç; aynı suçun aynı suç işleme kararı kapsamında birden fazla işlenmiş olması halidir. Zincirleme suçtan söz edebilmek için aynı suçun müteaddit defa aynı kişiye karşı işlenmesi gerekir. Maddenin ikinci fıkrasında; ... (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükümleri uygulanır. hükmü getirilerek bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenen suçlardan dolayı sorumlulukla ilgili aynı neviden fikri içtima hükmüne yer verilmiştir.

Zincirleme suç ile aynı neviden fikri içtima birbirinden farklı kavramlar olup bu kavramlar arasındaki tek müştereklik cezada yapılabilecek artırım oranlarının aynı olmasından ibarettir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, ifadelerine başvurulan;

Mağdur Ord. Çvş. U.Ö.'nün; M.A. K. nın üzerine tarafından kilit takılmış çantasından çıkan Adidas marka, spor ayakkabısının kendisine ait olduğunu, 20.10.2005 Perşembe günü akşamı koğuş botluğundaki 203 nolu bölümden alınmış olduğunu fark ettiğini, ayakkabının kendisine ait olduğunun bütün bölük personeli tarafından bilindiğini, o cins ayakkabının başka kimsede olmadığı için karıştırılmasının mümkün olmadığını, zaten botlukta kendi isminin ve numarasının yazılı olduğu bölümde olduğunu;

Mağdur Ord. Er S.Ö.'nün; çalınan montunun depoda askıda diğer eşyalarının yanında olduğunu;

Mağdur O.G.G. nin; çalınan spor ayakkabısının üzerinde isminin olmadığını, ancak kendisine ait numaranın yazılı olduğunu, esasen eşya deposunda herkesin eşyasının, üzerinde numara yazılı bir şekilde muhafaza edildiğini;

İfade ettikleri görülmekte olup, bu anlatımlardan, mağdurlara ait eşyaların muhafaza edildiği depoda tüm personele ayrı bir bölümün tahsis edildiğinin ve bu bölümlere sahibinin numarasının işlendiğinin anlaşılması karşısında sanığın, sivil eşya deposundan aldığı eşyaların tek bir kişiye ait olmadığını, her üç eşyanın da ayrı kişilere ait olduğunu bildiği anlaşılmaktadır.

Oluşa göre; sanığın, mağdurlar Ord. Çvş. U.Ö. ve erler S.Ö. ve O.G.G.'ye yönelik eylemlerinin tek bir fiille gerçekleştirilmesi söz konusu olamaz. Zira eylemin tek fiil olabilmesi için, tek bir davranışın olması gerekmektedir. Oysa, sanığın, girmiş olduğu sivil eşya deposunda, herkese ayrı ayrı tahsis edilmiş ve ayrı ayrı numaralandırılmış bölümlerde bulunan ve farklı kişilere ait olan eşyalara karşı ayrı hareketlerle gerçekleştirdiği bu eylemlerinin tek bir fiil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle, sanığın, sivil eşya deposunda ayrı bölümlerde bulunan ve bulundukları yerlerden gizlice aldığı söz konusu eşyaların farklı kişilere ait olduğunu bilerek eylemlerini gerçekleştirdiği ve her üç mağdura yönelik eylemlerinin bağımsız birer suç oluşturduğu sonucuna varıldığından, Başsavcılığın yerinde görülen itirazının kabulü ile mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy