Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2007/122 Esas 2007/121 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2007/ 122
Karar No: 2007 / 121
Karar Tarihi: 22.11.2007

(1632 S. K. m. 79, 136) (5237 S. K. m. 2, 21) (AYDK 22.02.2001 T. 2001/19 E. 2001/22 K.)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın sabit görülen eyleminin mazarratı mucip nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçunu oluşturup oluşturmadığı konusuna ilişkindir.

Sanığın Nevşehir J.Komd. Tb. l.J. Komd. Bl. K.lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken, 16.1.2006 günü çelik yelekli olarak 2 no.lu mevzide nöbet tuttuğu sırada, nöbetinin bitimine kısa süre kala silahını tam dolduruşa getirip kendisine tevcih ederek bir el ateş ettiği, silahtan çıkan merminin sanığın üzerindeki çelik yeleğe saplanıp kaldığı, dosya içerisindeki belge ve beyanlardan maddi olgu olarak anlaşılmakta, bu konuda bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.

Daire, iddia konusu olayda sanığın, suç işleme kastıyla hareket ettiğinin şüpheden arındırılmış kesin delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle hükmü bozarken,

Başsavcılık, intihar kastıyla ateş ettiği kabul edilse dahi sanığın, nöbet talimatına aykırı olarak tüfeğini atışa hazır hale getirip göğüs bölgesine ateş etmesi eyleminin, olayı müteakip nöbet hizmetinin aksaması ve kıt'a disiplininin zarar görmesi nedeniyle atılı suçu oluşturduğunu ileri sürerek Daire kararına itiraz etmiştir.

Sanık, birlik ifadesinde ... nişanlanmayı düşündüğüm kız arkadaşımla telefonda tartıştım. Telefon görüşmesi esnasında kız arkadaşım benimle nişanlanmaktan vazgeçtiğini söylemesi neticesinde kendimi psikolojik olarak çok kötü hissettim ... girdiğim psikolojik bunalım sonucunda nöbet kulübesinde nöbetimin bitimine kısa bir süre kala silahını vücuduma dayayarak ateş ettim ... şeklinde beyanda bulunurken, istinabe yoluyla alınan sorgu ve savunmasındaki; 20.10.2006 tarihli oturumda ... psikolojim bozuktu, kendimi yaralamak için nöbet tuttuğum tüfekle karın boşluğuma 1 el ateş ettim, göbeğime sıktım, ancak şarjörden ve can yeleğinden kurşun geçmedi ben yaralanmadım, 10.11.2006 tarihli oturumda okunan (Hazırlık) ifadem doğrudur ... olay günü ben nöbetçiydim, kız arkadaşımla telefonda tartıştım, telefon görüşmesi sırasında kız arkadaşım benimle nişanlanmaktan vazgeçtiğini söyledi, bu nedenle moralim bozulmuştu,... silahı kendime sıktım, mermi can yeleğine geldiği için yaralanmadım ... şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Tanık Er R. A.K. aşamalardaki ifadelerinde; silah sesi üzerine olay yerine gittiğinde, nöbet kulübesinin kapısının kapalı olduğunu, kapıyı açıp içeri girdiğinde, sanığın yerde yattığını, silahının yanında ve emniyetinin açık olduğunu, camın önündeki betonda da iki adet bayan fotoğrafı bulunduğunu gördüğünü beyan etmiştir.

Birlik komutanlığınca olayla ilgili olarak düzenlenen, dosyanın 21'inci sırasındaki tutanakta; sanığın intihara teşebbüs ettiği, 22'nci sırasındaki faks mesajı formunda sanığın intihara teşebbüs etmek maksadıyla tüfeğin namlusunu göğsüne dayamak suretiyle bir el ateş ettiği belirtilmiş, dosyanın 36'ncı sırasındaki Ödetmeye Esas Birim Fiyat Tutanağında ise sadece çelik yeleğin %75 oranında hasar gördüğü izah edilmiştir. İstinabe mahkemesince hastanede psikiyatri uzmanına muayene ettirilen sanığa Anksiyete Bozukluğu tanısı konmuştur.

Görüldüğü üzere, sanığın silahı vücudunun neresine tevcih ettiğine dair dosyada açık ve kesin bir tespit bulunmamasına rağmen silahtan çıkan merminin sanığın üzerindeki çelik yeleğe saplanıp kalması nedeniyle tüfeği vücudunun hayati tehlike taşıyan karın ya da göğüs gibi bir bölgesine tevcih ettiği anlaşılmaktadır.

Sanığın birbiriyle uyumlu ilk ve son ifadeleri, askerlikle ilgili bir şikayetinin olmaması, disiplinli davranışları ve görevini başarı ile yapması nedeniyle Kasım, Aralık 2005 ve Ocak 2006 tarihlerinde kendisine üç adet takdirname verilmesi, birlik komutanlığınca olayın; sanığın anlattığı şekilde intihara yönelik olarak cereyan ettiği şeklinde üst makamlara bildirilmesi, fezleke ve idari tahkikat raporunda da aynı hususların tekrar edilmesi, olayın, iki saatlik nöbet hizmetinin bitmesine beş dakika kala meydana gelmesi ve tanık anlatımına göre olaydan sonra sanığın nöbet kulübesinde bulunuş şekli birlikte değerlendirildiğinde, sanığın telefonda tartıştığı kız arkadaşının kendisiyle nişanlanmaktan vazgeçtiğini söylemesi üzerine bunalıma girerek, nöbet tüfeğini tam dolduruşa getirip, intihar amacıyla silahı vücudunun hayati tehlike arz eden bölgesine tevcih ederek tetik düşürdüğü anlaşılmaktadır. Nitekim olaydan sonra sanığın yerde yatıyor halde bulunması da, bu intihar amacıyla ateş ettiğini doğrulamaktadır.

Silahtan çıkan merminin önce sanığın üzerindeki şarjöre isabet ettiğine dair dosyada bir tespit bulunmadığı gibi; askeri mahkemece hükme esas alınan sanığın bu konudaki beyanları da dosya içeriği ve kendisinin diğer beyanları ile çelişmektedir. Diğer taraftan sanığın, çelik yeleğin kendisini mutlaka koruyacağı düşüncesiyle hareket ettiğini söylemek de mümkün değildir. Çünkü tüfekten çıkan merminin az bir ihtimalde olsa çelik yeleği delip geçme ihtimali bulunduğu gibi, merminin geliş istikametine göre çelik yeleğe çarpıp yön değiştirerek vücudunun başka bölgelerine isabet etme olasılığı da vardır. Gerekçeli hükümde örnek olarak gösterilen Askeri Yargıtay Daireler Kurulu ve Daire kararlarındaki olaylarla incelenen bu dava dosyasındaki olay arasında benzerlik de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle askeri mahkemenin atılı suçun unsurlarının oluştuğuna dair kabul ve gerekçeleri isabetli bulunmamıştır.

Başsavcılığın itiraz tebliğnamesinde, intihar amacıyla ateş ettiği kabul edilse dahi sanığın, bu aşamaya kadar olan eylemlerinin atılı suçu oluşturacağı ileri sürülerek, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 22.2.2001/19-21 ve 37üncü Dairesinin 27.2.2007/402-401 tarihli, Esas ve Karar sayılı kararları örnek gösterilmiş ise de;

Sanığın, nöbetinin bitimine çok az bir zaman kala, silahını tam dolduruş vaziyetine getirip, kendi vücudunun hayati tehlike arz eden bölgesine tevcih ederek tetiği çektiği sırada asıl amacının (Kastının), nöbet talimatına aykırı hareket etmek değil, intihara yönelik olduğunda kuşku bulunmaması, intihara teşebbüs fiillerinin ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmemesi, TCK'nın 21/1 'inci maddesinde, kastın ... suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. şeklinde tanımlanması karşısında, sanığın iddia konusu olayda (TCK'nın 2/3'üncü maddesine aykırı düşen geniş yorumla) ASCK'nın 136/1 -B, C maddesini kasten ihlal ettiğinden bahsedilemeyeceği gibi, intihara yönelik olarak kasten icra ettiği bu fiil ile ASCK'nın 136/1-B, C maddesindeki suçu tekasülen işlediğinin de kabul edilemeyeceği, böyle bir kabulün kendi içerisinde çelişki yaratacağı sonucuna varıldığından, keza, itirazda örnek olarak gösterilen Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararında failin, vücudunun hayati tehlike arz etmeyen bölgesine (ayağına) ateş etmesi nedeniyle inceleme konusu olayla benzerlik göstermediği, aksine Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 17.11.1988/145-144; 16.5.1996/58-70; Askeri Yargıtay 1'inci Dairesinin 3.3.2004/161-168; 30.3.2005/370-366; 3'üncü Dairesinin 10.7.2007/ 1636-1630 ve 4'üncü Dairesinin 24.10.2001/799-800 tarihli, esas ve karar sayılı kararlarında, nöbet esnasındaki intihar girişimi eylemlerinin ASCK'nın 79/1 veya 136/1-B, C maddelerinde düzenlenen suçlardan birini oluşturmayacağının kabul edildiği dikkate alınarak, hukuka uygun bulunan Daire kararına karşı, Başsavcılıkça yapılan itirazın reddine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy