Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2007/116 Esas 2007/118 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2007/ 116
Karar No: 2007 / 118
Karar Tarihi: 08.11.2007

(1632 S. K. m. 132) (5237 S. K. m. 43)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın sabit görülen eylemleri nedeniyle hakkında zincirleme suç hükmünün mü uygulanacağının, yoksa iki ayrı üstünün eşyasını çalmak suçundan mı cezalandırılmasının gerektiğine ilişkindir.

Daire, başka bir iş nedeniyle girdiği koğuştan aynı anda bir cep telefonu ve bir MP-3 çaları alan sanığın eyleminin tek fiil kabul edilmesinin ve sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini kabul ederken;

Başsavcılık; sanığın sabit görülen eylemlerinin iki ayrı üstünün eşyasını çalmak suçunu oluşturacağını, hükümlerin onanması gerektiğini ileri sürerek Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosya içerisindeki beyan ve belgelerden; 10.4.2006 tarihinde Uzm. Çvş. S.C.'nin telefonunu getirmek üzere uzman çavuşlar koğuşuna giden sanığın, bu cep telefonunu alırken, bir ranzaya asılı durumda bulunan ve Uzm. Çvş. H.D.'ye ait bir başka cep telefonu ile bir başka ranzanın üzerinde bulunan ve Uzm. Çvş. A.A.'ya ait Keysmart marka dijital MP-3 çaları da görüp, gizlice ve yararlanmak amacıyla alarak koğuştan ayrıldığı, Uzm. Çvş. S.C.'nin telefonunu verdikten sonra, çaldığı cep telefonu ile MP-3 çaları koğuşundaki kendi çantasına koyduğu, bir süre sonra koğuşa gelen Uzm. Çvş. H.D.'nin, cep telefonunun yerinde olmadığını görünce hemen nöbetçi uzman çavuşa haber verdiği, olayın hemen sonrası birlikte yapılan aramada sözü edilen eşyaların sanığın çantasında bulunduğu hususunun sübuta erdiği anlaşılmaktadır.

Esasen bu konuda uyuşmazlık bulunmadığından sanığın sübuta eren eylemlerinin, zincirleme suç mu, yoksa iki ayrı suç mu oluşturacağının irdelenmesine geçilmiştir.

5237 sayılı TCK'nın 43'üncü maddesinde;

(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle; 29/6/2005-5377 S.K./6. md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.

(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz şeklinde düzenleme yapılarak zincirleme suç kavramı benimsenmiştir.

Bu düzenlemeye göre; aynı suçun aynı suç işleme kararı kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı birden fazla işlenmesi halinde zincirleme suç söz konusu olacaktır. Bir suçun birden fazla fiille, aynı suç işleme kararı kapsamında olsa da değişik kişilere karşı işlenmesi halinde, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yasal olarak mümkün değildir.

Maddenin 2'nci fıkrasında ise; bir fiille, aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi durumunda da 1'inci fıkranın uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; oluşa göre, sanığın, mağdur uzman çavuşlar H.D. ve A.A.'ya yönelik eylemlerinin tek bir fiille gerçekleştirilmesi söz konusu değildir. Zira eylemin tek fiil olabilmesi için, tek bir davranışın olması gerekmektedir. Oysa, sanığın, girmiş olduğu koğuşta önce mağdur Uzm. Çvş. H.D.'ye ait ranzada asılı duran cep telefonunu gizice aldığı ve bu şekilde gerçekleştirdiği hırsızlık eyleminin ardından da mağdur Uzm. Çvş. A.A.'ya ait diğer bir ranzanın üzerinde duran MP-3 çaları gizlice aldığı gözetildiğinde, ayrı ranzalarda bulunan ve farklı kişilere ait olan eşyalara karşı ayrı hareketlerle gerçekleştirilen bu eylemlerin tek bir fiil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Yine, oluşa ve delillere göre, suç tarihinde uzman erbaş misafirhanesinde çaycı olarak görev yapan ve uzman çavuşlar koğuşunda, kendisini, telefonunu getirmesi için gönderen Uzm. Çvş. S.C.'nin dışında başka uzman çavuşların da kaldığını bilebilecek durumda olan sanığın bu koğuşta bulunan ayrı ranzaların üzerinden gizlice aldığı söz konusu eşyaların farklı kişilere ait olduğunu bilerek eylemlerini gerçekleştirdiği ve her iki mağdura yönelik eylemlerinin bağımsız birer üstünün eşyasını çalmak suçunu oluşturduğu sonucuna varıldığından, Başsavcılığın itirazına atfen ve resen, mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına dair Daire kararının kaldırılmasına, diğer yönlerden incelemeye devam edilmek üzere dava dosyasının Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy