Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2006/85 Esas 2006/89 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2006/ 85
Karar No: 2006 / 89
Karar Tarihi: 13.04.2006

(353 S. K. m. 173/1, 207/3-G) (1632 S. K. m. 30/1-B, 131/1) (5237 S. K. m. 62) (765 S. K. m. 59/2,80)

Sanık (Em.) Hv.Uçb.Kd.Bçvş. H.G.A.'nın, 121'inci Filo Kantin Astsubayı olarak mal alımı, satımı ve muhasebesinden sorumlu olarak görev yaparken, bizzat kendisi tarafından bilgisayarda tanzim edilen dokümanlarda (bilançolarda), kasten oynamalar yapıp gerçek miktarı gizlediği, ancak ilgili personelin hesaplarında kesinti yapılması için tanzim ettiği; Vakıfbank ve Oyakbank’a verdiği belgelerde gerçek toplamı gösterdiği, böylece, personel maaşlarından sözü edilen bankalar aracılığı ile kesilip kantin hesabına yatan para miktarının, birlikte kalan çizelgeden fazla olduğu, Ağustos 2003-Mart 2004 tarihleri arasında sanık Astsubayın açıklandığı gibi, oluşan 9.807.250.000 TL'lik farkı mal edinmek suretiyle, ihtilasen zimmet suçunu işlediği iddiasına konu davada, askerî mahkemece verilen, aşamalarda usulden ve noksan soruşturmadan bozulan hükümlerde direnilerek, mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

Öncelikle;

İhtilasen zimmet suçundan, ASCK'nın 131/1, TCK'nın 80, 59/2 ve ASCK'nın 30/1-B maddeleri uyarınca on bir ay yirmi gün ağır hapis cezası ile, TSK' dan çıkarılmasına karar verilen sanık hakkında, 8.12.2005 tarihinde direnme ile: aynı suçtan ASCK'nın 131/1, 765 sayılı TCK' nın 80, 5237 sayılı TCK'nın 62 ve ASCK'nın 30/1-B, maddeleri uyarınca on bir ay yirmi gün hapis cezası ile, TSK’ dan çıkarılmasına karar verilmeleri nedeniyle, iki hüküm farklı ise de, direnmenin, usule aykırılık ve noksan soruşturmaya yönelik olması, anılan farklılıkların, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın uygulanmasından kaynaklanması, sanığın ceza miktarının aynı olması karşısında, incelemeye esas kararın direnme niteliğini kaybetmeyeceğine; incelemenin Daireler Kurulunda yapılması gerektiğine karar verilmiştir.

Temyiz incelemesine kurulumuzca devamla;

Direnme ile kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin gerekçeli karar incelendiğinde, iddia kısmında; iddianame ve esas hakkındaki mütalaaya, sorgu ve savunma bölümünde; sanığın aşamalardaki beyanlarına ve müdafiinin savunmasına yer verilmiştir. "Yazılı deliler; tüm dosya kapsamı", "sözlü deliller; olayla ilgili tanıklar M.K., S.B. ve A.K. beyanlarda bulunmuşlardır" şeklinde yazıldıktan sonra, "Delillerin değerlendirilmesi ve kabul" bölümünde, sanığın kantin subayı olduğu", bu görevi nedeniyle askerî hizmeti sırasında, sorumluluğundaki kantin parasını, bilgisayardaki Excel programında oynamalar yapmak suretiyle mal edindiği, ihtilasen zimmet suçunu işlediği kabul edilmiş, "sanığa isnat olunan suç kendi kısmi ikrarından, tanık beyanlarından ve dosyadaki belgelerden anlaşılarak sübuta ermiştir" şeklindeki gerekçeye yer verildiği görülmüştür.

Sübut delili kabul edilen kısmi ikrara, sorgu ve savunma ile delillerin değerlendirilmesi bölümünde yer verilmekle birlikte, "tüm dosya kapsamı" şeklindeki soyut nitelikte yazılı delillerin ne olduğu, değerlendirme bölümünde de açıklanıp tartışılmadığı gibi, ismi yazılı 3 tanığın görevlerinin ne olduğu, olayla ilgili hangi bilgiye sahip oldukları ve kimin hangi beyanının hükme esas alındığı anlaşılamamaktadır.

"Sanık mahkûm olursa, hükmün gerekçesinde mahkemece, suçun kanuni unsurları olarak sabit ve gerçekleşmiş sayılan vaka’lar gösterilir. Eğer delil başka vaka’lardan çıkarılmış ise, bunlar da hükümde gösterilir." biçimindeki 353 sayılı Yasanın 173/1'inci maddesindeki emredici kural, hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlara ilişkin olması nedeniyle, bu bağlamda ele alınmalıdır. Yoksa, dosya içeriği incelendiğinde, askerî mahkemenin vardığı sonuca ulaşmak, bundan yoksun olan gerekçeyi yasal anlamda geçerli hale getirmez. "Hükmün gerekçeden yoksun olması," 353 sayılı Yasanın 207/3-G maddesine göre mutlak bozma nedenleri arasında sayılmakta olup, anılan hüküm, yukarıda açıklanan 173/1'inci maddesi ile birlikte değerlendirilmelidir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy