Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2006/186 Esas 2006/184 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2006/ 186
Karar No: 2006 / 184
Karar Tarihi: 28.12.2006

(353 S. K. m. 9) (1632 S. K. m. 87) (2803 S. K. m. 4, 7, 15)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan ve Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; silâh kazalarını önlemeye yönelik emre mülkî görev sırasında aykırı hareket eden sanığın eyleminin hangi suçu oluşturduğu ve buna bağlı olarak yargılamanın askerî mahkemenin mi, yoksa adlî mahkemenin mi görevine girdiğidir.

Daire; silah kazalarını önlemeye yönelik emre aykırı hareketin jandarmanın mülkî görevi sırasında meydana geldiği saptamasıyla suç nitelendirmesi yapmaksızın, eylem nedeniyle yargılama görevinin adlî mahkemeye ait olduğunu kabul ederken;

Başsavcılık; sanığa tebliğ edilmiş olan emrin jandarmanın tüm görevleri ve hizmet koşullarında geçerli olduğunu, eylemin askeri suç niteliğinde olan emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturduğu ve yargılama görevinin askeri mahkemeye ait olduğunu ileri sürmektedir.
Dava dosyasındaki delillere göre; somut olayın, 22.1.2005 tarihinde 00.00-05.00 saatleri arasında araçla ve yanında iki asker olduğu hâlde "önleyici kolluk devriyesi" olarak görevlendirilen Uzm. J.Çvş. Ü.E.'nin, saat 02.30 sıralarında kendisine zimmetli MP-5 tabancasını araçta bırakarak içkili gazinoyu kontrol amacıyla araçtan ayrılması, araçta kalan devriye personeli olan diğer sanığın tabancayı kurcalayarak ateş almasına ve hasar meydana gelmesine neden olması şeklinde geliştiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Ayrıca, "zatî ve mirî tabancamı görev esnasında sadece kılıfında taşıyacağım" ve "zatî ve mirî tabancamı evde ve çalışma yerinde açıkta bırakmayacağım" şeklinde hüküm içeren emirlerin olay öncesinde sanığa tebliğ edildiği, rütbeli personelin kadro silâhı olan MP-5 tabancanın taşınma şeklinin de emir gereğince tüm personele tatbiki olarak gösterilmek suretiyle anlatıldığı görülmektedir.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle Jandarma personelinin statüsü, sorumluluk alanındaki görevlerinin niteliği, bu görevlerin yerine getirilmesi sırasında işlenen suçlar ve tâbi olunan yargı yerleri açısından yasal düzenlemeleri incelemek gerekmektedir.

2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun 4'üncü maddesi; "Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin bir parçası olup, Silâhlı Kuvvetlerle ilgili görevleri, eğitim ve öğretim bakımından Genelkurmay Başkanlığına, emniyet ve asayiş işleriyle diğer hizmetlerin ifası yönünden İçişleri Bakanlığına bağlıdır..." hükmünü içermektedir.

Aynı Kanunun 7'nci maddesinde; Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri;

a) Mülkî görevleri; emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumlarının dış korumalarını yapmak

b) Adlî görevleri; işlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adlî hizmetleri yerine getirmek,

c) Askerî görevleri; askerî kanun ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkanlığınca verilen görevleri yapmak,

d) Diğer görevleri; yukarıda belirtilen görevlerin dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak, şeklinde sayılmıştır.

Jandarma personeli tarafından işlenen suçlar nedeniyle yapılacak soruşturmaların usulü ve tâbi olunan yargı yerleri konusu ise, 2803 sayılı Kanunun 15'inci maddesinde düzenlenmiş olup; bu maddenin (c) bendinde; Jandarma personelinin askerî yargıya tabi suçlan nedeniyle 353 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılarak, haklarında ASCK ve TCK hükümlerinin tatbik olunacağı, aynı maddenin (d) bendinde; Jandarma personelinin mülkî hizmetten doğan veya bu tür hizmeti yaparken işledikleri suçlar nedeniyle adlî yargıya tabi oldukları, haklarında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, askerî mahkemelerin genel olarak görevlerini düzenleyen 353 sayılı Kanunun 9'uncu maddesi ise, "Askerî mahkemeler, kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askerî olan suçlan ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara bakmakla görevlidirler." hükmünü içermektedir.

Dava konusu olayda Jandarma personeli olan sanığın ihlal ettiği emirlerin amacının, olası silâh kazalarını önlemek ve böylece yalnız askerî hizmet ve görevlerin değil, mülkî, adlî ve diğer görevlerin de sağlıklı ve amaca uygun bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak olduğu kuşkusuzdur. Silahın personele teslimiyle birlikte, silah ve onu kullanacak olan personel arasında askerî hizmet ilişkisi kendiliğinden doğmaktadır. Personele silâh teslimiyle ortaya çıkan askerî hizmet ilişkisi, Jandarma personeli açısından yalnız askerî hizmet ve görev alanıyla sınırlı olmayıp, bu ilişki Jandarmanın mülkî, adlî ve diğer görevlerine öncelik ve süreklilik arz eder niteliktedir.

Silahla personel arasındaki ilişkinin askerî hizmet ilişkisi niteliğinde bulunması karşısında, Jandarmanın tüm hizmet ve görevleri sırasında silah kazalarını önlemek amacıyla verilen ve niteliği itibarıyla askerî hizmete ilişkin bulunan emirlere aykırı davranışlar da, ASCK'nın 87'nci maddesinde düzenlenen emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturduğundan, emre itaatsizlikte ısrar suçu ise unsurları ve cezası ASCK'da yazılı ve yalnızca asker kişilerin işleyebileceği ve bu nedenle "sırf askerî suç" olarak nitelendirilen bir suç olup, 353 sayılı Kanunun 9'uncu maddesi gereğince bu suç nedeniyle yargılama yapma görevinin Askerî Mahkemeye ait olduğu kuşkusuzdur.

Jandarma personeli olan sanığın eylemi, önleyici kolluk devriyesi şeklindeki mülkî (idarî) görev sırasında gerçekleşmiş olsa da; emrin doğrudan mülkî görevle ilgili olmaması, emrin mülkî, adlî ve diğer görevlere takaddüm eden (önce gelen) ve tüm görevler sırasında da söz konusu olan askerî hizmet ilişkisinden kaynaklanmış olması, belirtilen eylemin askerî suç nitelisinde bulunan emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturması karşısında, eylem ve atılı suç nedeniyle sanık hakkında yargılama yapma görevinin askerî mahkemeye ait olduğu sonucuna varıldığından, Başsavcılık itirazının kabulü ile Dairenin mahkûmiyet hükmünün görev yönünden bozulmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, diğer yönlerden temyiz incelemesine devam olunmak üzere dava dosyasının Daireye iadesine karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy