Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2006/137 Esas 2006/142 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2006/ 137
Karar No: 2006 / 142
Karar Tarihi: 22.06.2006

(5237 S. K. m. 32) (765 S. K. m. 47)

1- 14.6.2001-7.11.2001 tarihleri arasındaki firar suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin usule aykırılık itirazı:

"7.6.2001 tarihli sevk yazısıyla, 10.6.2001 günü Çorlu As. Hastanesine sevk edilen sanığın, (1) günlük yol süresi sonunda 12.6.2001 günü hastaneye katılması gerekirken, 9.11.2001 günü birliğine döndüğü... böylece 7.6.2001-9.11.2001 tarihleri arasında firar suçunu işlediği..." iddiasına yer verilen iddianameye göre, sorgu ve savunması saptanan sanığın, "...birliği tarafından 10.6.2001 tarihinde Çorlu As. Hastanesine şevkinden sonra, bu hastaneye 12.6.2001 tarihinde müracaat edip, aynı gün birliğine geri gönderildiği, 1 günlük yol süresi sonunda katılması gereken biriliğine katılmadığı..., gıyabi tutuklu iken, 7.11.2001 tarihinde yakalandığı, 9.11.2001 tarihinde gıyabi tutuklama müzakeresinin vicahiye çevrildiği..., bu suretle, 14.6.2001-7.11.2001 tarihleri arasında" firar suçunu işlediği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. İçerikleri ortaya konulan iddia ve kabulün, tarih, eylemin işlemiş biçimi ve niteliği ile uygulanan (uygulanması istenen) yasa maddeleri bakımından örtüşmesi karşısında, sanığın ayrıca ek savunmasının tespitini gerektirir bir durumdan söz edilemeyeceği cihette, usule aykırılık bulunmadığını kabul eden 1'inci Daire kararına yönelik Başsavcılığın itirazının reddine karar verilmiştir.

2- Tüm mahkûmiyet hükümleri bakımından 765 sayılı TCK'nın 47'inci maddesine göre, cezası indirilen sanığın ruhsal durumunun, 5237 sayılı TCK'nın 32'nci maddesine uyup uymadığının tespiti yönünden, noksan soruşturma bulunup bulunmadığına yönelik itiraz;

765 sayılı TCK'nın 46/1'inci maddesi, "Fiili işlediği zaman şuurunun veya harekâtının serbestisini tamamen kaldıracak surette akıl hastalığına duçar olan kimseye ceza verilmez." Hükmünü;

47/1'inci maddesi, "Fiilli işlediği zaman şuurunun veya harekatının serbestisini ehemmiyetli derecede azaltacak surette akli maluliyete müptela olan kimseye verilecek ceza... indirilir." Hükmünü içermekte iken,

1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın "Akıl hastalığı" başlığını taşıyan 32'nci maddesinin (1) fıkrasıyla; "Akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine hükmolunur."

(2). Fıkrasıyla, "Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte, işlediği fiille ilgili olarak davranışları yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye (nin)... cezası ... indirilebilir. Mahkûm olunan ceza süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir." şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.

İki yasanın karşılaştırmasında; 765 sayılı TCK'da tam akıl hastalığının, cezasızlık nedeni sayılıp muhafaza ve tedavi altına alınmayı gerektirmesi; kısmî akıl hastalığının ise, sadece cezada indirim nedeni sayılmasına karşılık, akıl hastalığı, bu başlık altında 5237 sayılı TCK'da aynı madde içerisinde düzenlenmiştir. Yeni düzenlemede, sadece güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı; faile ceza verilmeyeceği öngörülen durumlar; fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalma olarak belirtildiği, bunlardan ikincisinde, yani; fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmasında cezada indirimin ve bunun yanında, ceza süresine eşdeğer; akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirinin alternatif olarak uygulanması seçeneği getirilmiştir. İkinci fıkra, "birinci fıkrada yazılı olmamakla birlikte" şeklindeki ön şartla, tümü akıl hastalığını düzenleyen madde içerisinde; davranışlarını yönlendirme yeteneğinde "azalma" "önemli derecede azalma" gibi ölçütlere yer verildiği görülmektedir. 5237 sayılı TCK'nın 32'nci maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi; kişinin akıl hastası olup olmadığının tespiti ile, hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceğini, davranışlarını ne surette etkilediğini genel olarak belirleme, tıbbi bir konudur. İnceleme konusu dava dosyasında Çanakkale Deniz Hastanesi Sağlık Kurulunun 9.12.2003/1763 (4) gün ve sayılı "Nevrotik Adaptasyon Bozukluğu" tanısıyla 5 firar suçu bakımından da; "...suç tarihlerinde regresif ve çocuksu davrandığı, gerçeği değerlendirmekte güçlük çektiği savunmalarının zayıfladığı ve aynı davranışları anlamsızca tekrarladığı, bu sebeple, sanığın suç tarihlerinde, suçu işleyiş tarzından, olayları yer, zaman ve kişi belirtmekte güçlük çekmesinden amaca yönelik davranmamasından, dosyada yer alan ifadelerinden olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurmakta zorlanmasından dolayı, suçu işlediği tarihlerde şuur ve hareket serbestisini kısmen etkileyecek bir ruhsal hastalık tablosu içerisinde olduğu kanaatiyle, sanığın TCK'nın 47'nci maddesinden istifade edeceği" kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklandığı biçimde 765 sayılı TCK'nın 47'nci maddesinde belirtilen akıl hastalığının, 5237 sayılı TCK'nın 32'nci maddesinin hangi fıkrasına uyduğunu saptamanın, ancak, TCK'nın 47'nci maddesinden yararlandırılması gereken failin klinik bulgularının yer aldığı adli raporun, yine, öncelikle tıbbi bir değerlendirme ile mümkün olabileceği açıktır. Bu konuda tıbbi görüş alınmaksızın yasada ve gerekçesinde açıkça yer almayan; 765 sayılı TCK'nın 47'nci maddesi hükmünün, 5237 sayılı TCK'nın 32/1'inci maddesiyle ifade edildiği yargısına varmak olası değildir.

Bu bağlamda; 1'inci Dairenin sanığın akıl hastalığının, 5237 sayılı TCK'nın 32/1'inci maddesine uyup cezasızlık nedeni olduğu; güvenlik tedbirlerine karar verilmesi gerektiğine dair bozma kararına yönelik Başsavcılığın itirazının, çok sayıda benzer durumla karşılaşılması olasılığı dikkate alındığında, farklı yorum ve sonuçlara engel olmak ve uygulamada birliği sağlamak amacıyla, prensibe ilişkin bu konuda dosyanın GATA Profesörler Kuruluna gönderilerek, 765 sayılı TCK'nın 47'nci maddesinden yararlandırılan sanığın akıl hastalığının, 5237 sayılı TCK'nın 32'nci maddesinin hangi fıkrasına uyduğunun tespiti gerektiği noktasında kabulüne, Daire kararının buna ilişkin bozma nedeninin kaldırılarak, hükümlerin bu yönden noksan soruşturma nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy