Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 2006/112 Esas 2006/115 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2006/ 112
Karar No: 2006 / 115
Karar Tarihi: 11.05.2006

(5237 S. K. m. 257) (765 S. K. m. 230)

Daire ile Başsavcılık arasında oluşan ve çözümü gereken uyuşmazlık, sanığın iddia konusu eylemlerinin suç oluşturup oluşturmadığıdır.

Temmuz 1999-21.9.2001 tarihleri arasında İstanbul Boğaz Komutanlığı bağlısı İkmal Destek Komutanı sanık (Em.) Dz.İkm.Bnb. A.G.H.'nin, Deniz İkmal Teşkilleri esasına göre, 6 aylık periyotta; yılda en az iki kez depolarda fiilî sayım yapılmasını sağlamaması; İkmal Grup Komutanlığı ile birlikte kullandıkları bölgede yer alan İkmal Destek Komutanlığına ait yağ sahasının, İkmal Grup Komutanlığının Kasım 2000'de depolarını boşaltmasından sonra, bu alanın tamamen kendi kontrollerine geçmesi; Deniz Birlikleri Komutanlığınca silahlı nöbetçilerin buradan çekilmesi nedeniyle, yağ sahasının fizikî emniyetinin sağlanması; hırsızlık ve sabotaja karşı güvenlik oluşturması için bölgeye silahlı nöbetçi koydurmaması; 23, 26 Mart 2001 tarihlerinde mal sorumlusu işçi Y.O.'nun belirtilen yağ sahasına gittiğinde hırsızlık yapıldığından kuşkulanarak yaptığı incelemede (iki günde toplam) 8 varil kalibratör 40, 6 varil süper şarz 40 ve 1 varil R 68 Marka yağın çalındığını fark edip, durumu diğer ilgili amirleri yanında sanığa da bildirmesine karşın, silâhlı nöbetçi tahsis etmemek suretiyle, memuriyet görevini ihmal suçunu işlediği iddiasıyla, 765 sayılı TCK'nın 230/1'inci maddesinin 5 kez; 230/2'nci maddesinin ise, bir kez uygulanarak cezalandırılması ve hırsızlık nedeniyle oluşan hazine zararının kendisinden tahsili (diğer sanıklarla birlikte müteselsilen) istemiyle açılan davada,

"... Sanık Dz.İkm.Bnb. A.G.H. ve (aynı eylemle ilişkilendirilen) diğer iki Dz.İkm.Bnb. sanıklar, N.O. ve T.D. hakkında, birlikte 24 ve 26 Mart 2001 tarihlerinde meydana gelen hırsızlık olayından haberdar olmalarına rağmen, işlem yapmamak sureti ile memuriyet görevini ihmal ettiklerinden bahisle, cezalandırılmaları istemiyle dava açılmış ise de, 24 ve 26 Mart 2001 tarihlerinden iki kez gerçekleştiği öne sürülen hırsızlık olayı bir iddiadan öteye geçmediğinden, sanıklar hakkında bu suçtan beraat kararı verilmiştir." gerekçesiyle verilen 6.5.2003 gün ve 2003/109-253 E.K. sayılı beraat hükmü, (I.hüküm) temyiz edilmeksizin kesinleştiği, diğer iki eylemde hazine zararı bulunmadığından, bir görevi ihmal suçundan TCK'nın 230/1'inci maddesine göre uygulama yapıldığı hâlde (I ve II. hükümlerde), 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesi nedeniyle, II. hükmün, lehe kanun değerlendirilmesine olanak sağlanması nedeniyle bozulması üzerine, askerî mahkemece, ".birliğe ait ambarlarda sayım yapılmasını sağlamamak, birliğe ait yağ muhafaza sahasına silahlı nöbetçi koydurmamak ve bu konulardaki kontrol ve denetim görevini yerine getirmemek suretiyle, memuriyet görevini ihmal ettiği..." hükme esas alınmakla birlikte, bir taraftan, "hazine zararı olmadığı için, önceki kararlarında 765 sayılı TCK' nın 230/1'inci maddesi uygulandığına yer verilirken," diğer taraftan, "5237 sayılı TCK'nın 257/2'nci maddesindeki suçun oluşumu için hazine zararının varlığının gerekliliğine işaret edilerek, ancak, bilirkişi raporunun birliğin açığına ilişkin olduğu, daha önce kesinleşen kararlarında yer alan tanık ifadeleri ve suçüstü belgeleri ışığında, birliği komutanlığından yağın çalındığının kabul görmesi sebebiyle, en azından Devlete ait iken çalınan bu yağların yakalanmaması durumunda, irada alınması da mümkün olamayacağı için, bu meblağda hazine zararı ortaya çıkacağından, eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 257/2'nci maddesindeki memuriyet görevini ihmal suçunu oluşturduğuna..." ilişkin gerekçeye dayanılması ve 5237 sayılı TCK'nın 257/2'nci maddesine göre hüküm kurulması, suçüstü belgesine (yakalama tutanağına) konu hırsızlığın, 3.1.2002 tarihinde, sanığın 21.9.2001 tarihinde görevden ayrılmasından sonraya ait olup, dava konusu olmaması; 24, 26 Mart 2001 tarihindeki meydana geldiği ileri sürülen hırsızlığın ise, askerî mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde iddiadan ibaret kalması; sanık hakkında verilen beraat kararının kesinleşmesi karşısında, yerinde görülmemiş, incelemeye esas; iddiaya konu; periyodik sayımı gereken ambarlarda sayım yapılmasını sağlamak ve birliğinin sorumluluğuna bırakılan yağ sahasının emniyeti için silahlı nöbetçi ihdas etmek görevlerini savsama eylemlerinde dosya içeriğine göre hazine zararı meydana gelmediği (mal sorumlusu ve saymanı sanıklar hakkında da bu eylemler nedeniyle verilen ve kesinleşen mahkûmiyet hükümleri 765 sayılı TCK'nın 230/1'inci maddesine göredir.) anlaşılmaktadır.

Kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız kazanç sağlanması koşullarından birinin gerçekleşmesi halinde, ancak 5237 sayılı TCK'nın 257/2'nci maddesinde düzenlenen memuriyet görevini ihmal/gecikme suçundan söz edilebilir. Anılan yasa maddesinin düzenleniş biçimi ve gerekçesine göre bu suçta sübjektif sınırlama ölçütünün terk edilmesi; objektif kıstasa göre somut zarar ve kazançtan söz edilmesi ve neden olunan kamu zararının, açıkça "kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olmak" şeklinde açıklanması karşısında, sayılan bu üç koşuldan herhangi birini ihlal ettiği ortaya konulamayan sanığın yargılanmasına esas; 765 sayılı TCK.'nın 230/1’ inci maddesi kapsamındaki iddiaya konu eylemleri, 5237 sayılı TCK'nın 257/2'nci maddesine göre suç sayılmadığı için beraatına karar verilmesi gerektiğinden, askerî mahkemece, 5237 sayılı TCK’nın 257/2'nci maddesine göre verilen ve Askerî Yargıtay 1'inci Dairesince düzeltilerek onanan mahkûmiyet kararının, Askerî Yargıtay Başsavcılığının itirazının kabulü ile kaldırılmasına ve mahkûmiyet hükmünün esas (sübut) yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy